5 Şubat 2018 Pazartesi

BU BİR UMUT..

Aklın ortasında duruyorum Binbir türlü soruyla..
Elbet!
Herkes birgün herşeyi konuşacak
Kalmayacak etekte, yürekte tek bir söz. Bak bu bir umut.
Git yat şimdi.

4 Şubat 2018 Pazar

MASAL ANLAT BANA..

Bana masal anlat lütfen
Kaybettiğimden beri masallarımı
Uyuyamıyorum.. dolanıyorum gecenin, kendimin en ücra köşelerinde.. 
gecelerce masal anlat, şiir oku.. yatır dizlerine okşa saçlarımı, sar yaralarımı bir anne lüzumunda. Unutayım.
Tut elimi götür beni kalbin en düşsel kıyılarına
Ben artık hayata inanmıyor
Güzel umutlu şeyler yazamıyor
Eksiliyor, dağılıyor, toparlayamıyorum cümleleri
Harf harf dolandım dünyaya
Götür beni daya başımı karnına
Öp bin kere öp
Yaşımdan, umudumdan
Kırıldığım her yerden öp..
Binbir gece masal anlat bana
Unutayım herşeyi, kimliğimi.
İnanayım insanlığa ve kendime.



BU HEP BÖYLE Mİ..

Kimse hiç birşeyin hesabını ödemeyecek mi
Kırdığı kalbin, durduğu aklın
Vebali boynuna aşkların
Çaldığı hayatın..
Cevapsız onca sorunun cevabı olmayacak
Kimseye hiç birşey olmayacak mı şimdi yani.
Bu böyle devam edecek
Kum gibi kayıp gidecek zaman ayaklarımızın altından
Biz hiç birşey anlamadan
Görmeden.
Yerini bulmadan akan hüzün.
Bu hep böyle mi olacak
Sayın Tanrım.

GECE ÇOK AĞIR..

Gecenin koynunda ne çok sakladığı var hissediyorum lena
Soğuk boş yataklar
Yastığa saklanmış yaşlar
Balkonlarda tüten dumanlar
Çamaşır seren kadınlar
Yolda uyuyan yolcular
Ağlayan sancılı, aç bebekler
Tavana döşenmiş hayaller
Kadeh kaldırılmış mevzular
Sokaktaki kadınlar
Islak çarşaflı yataklar
Terk edeli hayli olmuş uykular
Müzik dinleyen aşıklar
Sözler karalayan insanlar
Kapıyı çarpıp gitmiş adamlar
Vurma diye basbas bağıran çığlıklar
Boş boş telefon karıştıran parmaklar
Sarhoş naraları
Korkmuş sinmiş çocuklar
Geçmiş hesabı bitmemiş insanlar
Yarın yeniden başlama kararı alanlar..
Duyuyorum hissediyorum lena
Gece çok ağır..
İlerlemiyor.

ŞİZOFRENİK KIRINTILAR..

Kelimelere dolanmış bir insan
Debelenen kendi çöplüğünde
Çözememiş hiç bir sorunu
Soruyu kavramış ya da kavramamış
Sizofrenik kırıntıları
Ütopik düşleri
Her bir zerresi örselenmiş
Kelime dağarcığı zayıf
Gece sokaklarda aramış yitik kimliğini
Üstesinden gelememiş hiç bir şeyin
Saçlarını yolmuş yoldurmamış hiç bir kimseye
Bulamamış hiç bir zaman doğru kelimeyi
Dolanmış dolanmış kuyruğuna
Savrulmuş kendi duvarlarına
İncinmiş ama kopmamış
Bir şekilde istiflemiş kendi sesini
Inim inim kendi gözlerinde
Seyre dalmış soluk benizli siluetini..


EVE DÖNÜŞ..

Bir bağlama protest bir ağrıyla inliyordu böyle olur mu diye diye
Bir minibüs dolusu işçi yorgun, uykulu ilerliyordu aynı kendilerine benzeyen aksak minübüste
Hani şu arada haberlere çıkan devrik minibüste işte
Bir genç kız iniyor içinden..
Bir genç kız olduğu tahmin ediyorum hızlı hızlı yüzünü kapatarak dönüyor köşede ki o eve
Utanıyor üzerinde ki kötü kıyafetlerden bir an önce eve girmek istiyor telaşı bu
Saflığı aşikar..
Çilek tarlalarını geçiyoruz
Öğleyi geçtiği için işçiler yok..
Ardım sıra taktığım gençliğin ilk hasatından kalma akıl yürütmeleriyle, düşünceleri ipe geçire geçire döndüm kürkçü dükkânı büyükşehire..
Belediye ekibinin ve kara yollarının nevai çeşit kaldırım ve yol çalışmaları eşliğinde
bu yoğun ilgi sebebiyle zar zor..



O SABAHLAR...

Sabah kahvesinin damaklarımda bıraktığı o muhteşem hazzı duyumsayarak
Hesaplaşmalar yüzleşmeler gecesinden kalma bitkinliğimi kahvede dinlendirerek başladığım güne..
Okuduğum son satırlardan kalma bir cümlenin beynimde tekrarları eşliğinde yürüyorum
Soğuk havayı yüzümü süre süre
Kaygının gaiplere karıştığı şu küçük an ve küçük adımlarla yürüyorum yarına. Hep bi birşey olmasını umarak.. kabağa dönüşmek, fareye dönüşmek gibi saçma beklentilerle karışıyorum sığıntısı olduğum yaşama..

Arzuhal

Kusursuz intiharlar yaratmak istiyorum hanfendi Manasız anlamlar kurgulamak belki  Anladığım kadarıyla anlaşılmak istiyorum Bu zor kaygan ze...