İnsanların az uğradığı, tenha yerler ne kadarda muazzam görünüyor.. İnsanlar dokundukları her yeri katlediyorlar. Arabayla Toroslar'dan aşağıya doğru iniyoruz, zemin kaygan bu sebepden yavaş yavaş ilerliyoruz. Yol sağlı sollu çam ağaçlarıyla çevrili.. yeşilin üzerinde bembeyaz kar, doğa nasılda ahankli duruyor. Bir kartpostal gibi.. İnsan bu büyüleyici resimde kaybolmak istiyor.
ve bu yolda trafiği durdurabilecek tek şey, onlarca keçi düşünebiliyor musunuz. Sadece keçiler için durduk yol boyunca, onların geçmesini bekledik. Etrafta bir kaç tane yörük çadırı ve yanakları al al yörük çocukları var. Yanaklarının al allığı yelden mi, sağlıklı beslenmeden mi bilmiyorum ama allıklı gibi durdukları kesin. Gözüme dağa doğru bir patika ilişiyor birden, içimden bir ses in burada ve dağa doğru koş kaybol diyor.. sen doğadan geldin, doğaya aitsin, git özüne dön diyor...
Herşeyden ne kadarda uzak; bir tane beton yok, kariyer planları yok, üstüne üstüne geliyormuş gibi olan insanlar yok diyorum. Arabanın penceresini açıp içime derin derin temiz oksijen çekiyorum. Resmen beni çarpıyor. Bütün hücrelerime doluyor. Vücudama gerçekten saf ve temiz oksijen doldurmayalı ne kadar olduysa. Evet, huzur huzur huzur bu.. soluduğum havadaki şey huzur olmalı diyorum. Anne karnıda böyle bir yer olmalı diye düşünüyorum. Ve aklıma livanelinin daha yeni okuduğum kitabından beynime kazanan şu sözler geliyor 'anne bende ki öyle bir huzursuzluk ki beni bir daha karnına soksan huzur bulamam' diyor. Acıyorum.
29 Temmuz 2017 Cumartesi
27 Temmuz 2017 Perşembe
UYANDIRMAYIN
Tazecik dalında kelimeler, buram buram bahar kokan..
Gidilmemiş yerler, el değmemiş kitaplar,
Yeni sözler lazım bize, daha önce hiç söylenmemiş
Sıyrılıp kurtulmak, replikleri belli bu hayattan.
Gün batımına kadeh kaldırmak gibi ihtiyaçları var bünyemizin
Aglamalıklı herşeyi yitirmek
Kalkma zamanı bize endeksli sabahlar..
Hikâyeler gerekli mutlu sonsuzlu
Papatyalar çimlerde bütün zerafetleriyle
Raks etsin gençler, kemanımla sana bir ses verebilseydim eğer ezgileriyle..
Uyandırmasın şimdi kimse bizi bu seraptan.. Rüzgar öpsün saçlarımızı..
Gidilmemiş yerler, el değmemiş kitaplar,
Yeni sözler lazım bize, daha önce hiç söylenmemiş
Sıyrılıp kurtulmak, replikleri belli bu hayattan.
Gün batımına kadeh kaldırmak gibi ihtiyaçları var bünyemizin
Aglamalıklı herşeyi yitirmek
Kalkma zamanı bize endeksli sabahlar..
Hikâyeler gerekli mutlu sonsuzlu
Papatyalar çimlerde bütün zerafetleriyle
Raks etsin gençler, kemanımla sana bir ses verebilseydim eğer ezgileriyle..
Uyandırmasın şimdi kimse bizi bu seraptan.. Rüzgar öpsün saçlarımızı..
26 Temmuz 2017 Çarşamba
SATIRLAR ARASI
Yürek bıraktım satırlara
Hançerlendim kelimelerce..
Acıdım, kanadım ama hepsinin gadasını da aldım..
Yanmayan yürek kör geldi
Söylemeyen diller yavan..
Söz sokaklarında gezdim başı boş..
Gördüm yürek bırakanları, yürek yiyenleri
Her sokak başında..
Yeni bir dünyaya inanlarla sancıdım
Hergün öldüm, öldüm de tanla doğdum
Kahramanlar seçtim kendime bir sürü
Intihar bile ettim onlarla
Gecelerin çığlıklarına ses verdim
Yürek bıraktım her satır başına
Anlamlar aradım avare
Vazgeçtim anlamaktan dünyayı
Bir kerede o beni anlasın istedim..
Hançerlendim kelimelerce..
Acıdım, kanadım ama hepsinin gadasını da aldım..
Yanmayan yürek kör geldi
Söylemeyen diller yavan..
Söz sokaklarında gezdim başı boş..
Gördüm yürek bırakanları, yürek yiyenleri
Her sokak başında..
Yeni bir dünyaya inanlarla sancıdım
Hergün öldüm, öldüm de tanla doğdum
Kahramanlar seçtim kendime bir sürü
Intihar bile ettim onlarla
Gecelerin çığlıklarına ses verdim
Yürek bıraktım her satır başına
Anlamlar aradım avare
Vazgeçtim anlamaktan dünyayı
Bir kerede o beni anlasın istedim..
Tüneldeki ışık
Şiir yazmak için herşey musait duruyor yer yuvarda. .
Gök denize, denizde göğe kesmiş...
Martılar inip inip kalkıyor, bir vals edasiyla..
Onları süzüyorum, dudaklarımda müphem bir çizgi...
Bir nefes yaşam çekip ciğerlerime
Başım göğe doğru kuş oluyorum bir an
sürmüyor tabi uzun.
Derhal icimdeki koasta yerimi alıp,
Gömülüyorum icimdeki karanlığa.
Gök denize, denizde göğe kesmiş...
Martılar inip inip kalkıyor, bir vals edasiyla..
Onları süzüyorum, dudaklarımda müphem bir çizgi...
Bir nefes yaşam çekip ciğerlerime
Başım göğe doğru kuş oluyorum bir an
sürmüyor tabi uzun.
Derhal icimdeki koasta yerimi alıp,
Gömülüyorum icimdeki karanlığa.
23 Temmuz 2017 Pazar
İLETİŞİMEMEK..
Basit düzlemde karışık ilişkiler. Aslında düzeneği basit insanların, olaylar sarmalı..Nasıl da karıştırıyorlar ilişkileri, sevmeleri, gelmeleri, gitmeleri.. ne istediklerini bilirken karşısındakini anlayamamaları mı, anlamak istememeleri mi desem acaba. Herkesin kendine müslümanlığı, bana dokunmayan bin yaşasın tavırları , pozitif ayrımcılık arzuları.. istemem koy cebine mevzuları. Laçkalaşan diyologları, replikleri belli hayatları aynı hatayı bir de ben yapayım ne olur ki durumları. Aşka cesaretsizlikleri, korkmaları yarından bugünden ve gelecekten hatta yapabileceklerinden. Sevgide, saygıda eksiklikleri çabucak vazgeçmeye eğilimleri. Aşkın, sevginin emek isteğini akıl edemez oluşları. Uçurtma gibi ellerinde tutup uçuşturdukları hayalleri.. hayatlarını kazanma arzularının yaşama arzularını artan oranda geçmeleri falan filan işte..
19 Temmuz 2017 Çarşamba
YORGUNLUĞUN NİRVANASI
Bazen düşüncelerimin yoğunluğunda kayboluyorum, herşeyi sıraya koymak ve bu sıralamaya uygun yaşamak yıldırıyor. Bu cenderede anlamlarım anlamlarını teker teker yitirirken, tüm benliğimle beraber bomboş düşüncelere takılıp kalıyorum. Neyi, neden, niçin yaptığımı unutuyorum.. Diyorum bir anlamı olmalı yaptığın şeylerin ama hatırlayamıyorum. Herşeyi unutuyorum yaşamayı unuttuğum gibi. Şaban geliyor aklıma, şu ünlü replikleriyle' ben buraya nasıl geldim.. yürüdüm geldim' diyor ya ona gülüyorum. Ben buraya yoruldum geldim galiba..
NEDEN AYNISI
Uzun cümleler kurmak istemiyorum; peki, iyi, aynen öyle neyine yetmiyor bu sevimsiz hayatın. Hevesimde değil artık hiç birşey.. ne düşünüldüğü, konuşulduğu umuru değil ruhumun..Yüreğimde akşam kalma bir yangınlık.. dolanıyorum olmam gereken yerlerde. Canıma batan 40'lardan kalma belkide insanlık tarihinin her döneminden kalma yasaklar. Bir gün daha fazla yaşamak değiştirmez bu dünyayı artık neredeyse eminim.. çağlar değişiyor, savaş stratejileri değişiyor, nesil de değişiyor diyorlar ya hani, bilmem kaç yüzbin yıldır Oğuzcum Ataycım kelimeler hala bazı anlamalara gelmiyor.. Hala umut insanlığın tepesinde gök yüzü gibi duruyor hiç bir yere gitmiyor. Kafanı kaldırıp bir nefes alıyorsun işte, tutunmak adına.. Tabi bununla birlikte kötülük de hiç bir yere gitmiyor aramızda, içimizde dolaşıp yuvarlanıp gidiyor.. Değişmeyen tek şey değişimin kendisi demişti halbuki hoca, herşey değişirken bu insanlığın kısır döngüsü neden ama neden hiç değişmiyor. Bir gün daha fazla kalmış olmak neden değişikli olmayacak, NEDEN.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Arzuhal
Kusursuz intiharlar yaratmak istiyorum hanfendi Manasız anlamlar kurgulamak belki Anladığım kadarıyla anlaşılmak istiyorum Bu zor kaygan ze...
-
Ve ölüm de var. Hatırlatır kendini bize. Bazı kayıplar insandan bişey söker alır. Bugün çocukluğumun bir anısı sanki alındı benden. Kendi ha...
-
Beni neden merak ediyorsunuz Ben bile beni merak etmezken.. Yok olmamak için Bu dünyada tekmişlik hissinden kurtulmak Çürümemek için, tu...
-
Ben bütün yapraklarımı atmışken Sonbaharı giyinip kuşanmışken Kendi karanlığımda boğulurken.. Yok olmakla burun buruna, gözgöze gelmişke...
-
Sesine değil soluğuna bile razı Aşkın gölgesine sığınmış garip bir sığınmacı kalbim Suya şiirler bıraktım Vurdumu kıyılarına Ben hep d...
-
En son neyi çok istemiştim Bütün tutkular nasıl bir fırtına sonrası terk etmişti beni.. Sesimde ne varlığı önemini yitirip Sustuklarıma n...
-
Harf harf düştü içimden hayat Uyum sağlayamadığım bu yaşamı kusuyorum sanırım..
-
Hayatı bıraktım durması gerektiği yerde.. bilmediğim denizlere yelken açtım temiz çarşaflı oteller akasyalar, sardunyalar Hayatı koydum mas...
-
Sen zaten kırık döküksün, yanmışsın.. Uyamamışsın dünyaya Nedir bu yaptığın kendine; çok tehlikeli kapat o türküleri Sürme türküleri can...