Heybeme güzel şeyler doldurdum
Renk renk, ton ton boyadım anılarımı
Eski bir akrapolin halkıyla dolaştım
Adettendir, Kralı kestik hemen oracıkda.
Pekte birsey degismemis, anlıyacağanız..
Sonra denizin üstünde yürüdüm ben biraz
Şairlerle oturdum dost kırathanesinde
Kahve içtik en okkalısından
Hayal kurdum oralarda kalmaya dair
Sevdim her şehri, karış karış.
Bütün insanlığı sevdim.
Sarıldık birbirimize.
Heybemde güzel anılar tıka basa
Dünyanın yaşanır tarafını hatırlatacak
Bir tatlı huzur almaya gelip
Abartarak döndüm kürkçü dükkanına
Bu dünyada ben de vardım
Ben de yaşadım mutluluğunda.
Bırakıyorum kendimi şimdi yatağıma..
Yine gelirim umuduyla..
14 Eylül 2017 Perşembe
13 Eylül 2017 Çarşamba
VALİZE SIĞAR MI..
Bütün herşey bir valize sığar mı
Bir valiz ne kadar kırgınlık alır
Yürek bir valize girer mi mesela
Gitmek; ne kadar uzağa gitmektir
Kalmak daha mı güvenlidir
İnsanın zamanla kaybettiği şey
Cesareti mıdır?
Bütün bildiklerini valize koymasan
Gelmemiş olur mu
Yağmur ruhu da temizler mi?
Pislik ne kadar suyla temizlenir
Dünya yağmurla arınır mı kandan
Sevmek sahiplenmek mi
Kıyamam derken, kırmak mı
Kendimden ne kadar uzaklaştım acaba
En son hangi sokakta bıraktım
İlk ne zaman vazgeçtim
Ya da vazgeçtim
Sonra yaparım deyip ne kadar çok yapmadım
Görüşürüz dedim görüşmedim
Bunlarda suç mudur; susmak kadar
Böyle olması benim kararım mı
Şu topuklular sığmıyor valize
Çok giyerim ya kalsın onlar
Savaş boyalarım da kalsın, lütfen
İhtiyacım yok artık onlara
Bir valiz ne kadar hayal götürebilir ki
Bilemedim şimdi.
Uzaklar ne kadar uzaktır
Gitmek gitmek midir
Yada kalmak kalmak mıdır
Büyümek kaç yaşında olmaktı
Ne zaman büyümüştüm
Hayatın neresindeydim
Şimdi bu valize nasıl sığacağım ben
Ve yahut taşıyabilecekmiyim.
Yine bilemedim ben..
Bir valiz ne kadar kırgınlık alır
Yürek bir valize girer mi mesela
Gitmek; ne kadar uzağa gitmektir
Kalmak daha mı güvenlidir
İnsanın zamanla kaybettiği şey
Cesareti mıdır?
Bütün bildiklerini valize koymasan
Gelmemiş olur mu
Yağmur ruhu da temizler mi?
Pislik ne kadar suyla temizlenir
Dünya yağmurla arınır mı kandan
Sevmek sahiplenmek mi
Kıyamam derken, kırmak mı
Kendimden ne kadar uzaklaştım acaba
En son hangi sokakta bıraktım
İlk ne zaman vazgeçtim
Ya da vazgeçtim
Sonra yaparım deyip ne kadar çok yapmadım
Görüşürüz dedim görüşmedim
Bunlarda suç mudur; susmak kadar
Böyle olması benim kararım mı
Şu topuklular sığmıyor valize
Çok giyerim ya kalsın onlar
Savaş boyalarım da kalsın, lütfen
İhtiyacım yok artık onlara
Bir valiz ne kadar hayal götürebilir ki
Bilemedim şimdi.
Uzaklar ne kadar uzaktır
Gitmek gitmek midir
Yada kalmak kalmak mıdır
Büyümek kaç yaşında olmaktı
Ne zaman büyümüştüm
Hayatın neresindeydim
Şimdi bu valize nasıl sığacağım ben
Ve yahut taşıyabilecekmiyim.
Yine bilemedim ben..
12 Eylül 2017 Salı
MUTSUZLUK ORDUSU
Portekizli yazar José Saramago'nun kitabında birden olan beyaz körlük gibi bir vaka bizde de var hissi. Mutsuz, işini, meslegini sevmeyen, aidiyet hissetmeyen, yalnızlaşan, kendi ruhunun pisliğine bulanan milyonlarca mutsuz insan ordusu. O ruhlardaki açlık, doyumsuzluk.
Bu insanlar sokakta kaşları çatık, trafikte sabırsız, işte verimsiz, okulda umutsuz. Çığ gibi büyüyen bu mutsuzluğun karantinası da mümkün görünmüyor. Mutsuzluk sokaklarda kol geziyor.. sanki herkes birbirine bulaştırıyor. Koca bir ülke hüzün denizinde yüzüyor.. devlette gerekli hiç bir önlem almıyor gibi. Alınmış halinide görüncede insan bir ayrı tırsıyor ama, neyse..
Ve bu insanların dilinden; depresyon, stres kelimeleri de düşmüyor. Hiç kimse halinden hoşnut görünmüyor. Ben, dahil. Bu mutsuzluk, umutsuzluk herkese bulaşıyor. İnsanlar yavaş yavaş tükenıyor. Küçücük çocuklar bile şehir hayatının, okulun kendini yorduğundan bahsediyor. Gittikçe yitiriyor hazzını dünya. Bu kadar mutsuz bir yığınla sonumuz da hani pek iç açıcı görünmüyor. Bir şey yapmalı hey bir şey yapmalı!!!
Bu insanlar sokakta kaşları çatık, trafikte sabırsız, işte verimsiz, okulda umutsuz. Çığ gibi büyüyen bu mutsuzluğun karantinası da mümkün görünmüyor. Mutsuzluk sokaklarda kol geziyor.. sanki herkes birbirine bulaştırıyor. Koca bir ülke hüzün denizinde yüzüyor.. devlette gerekli hiç bir önlem almıyor gibi. Alınmış halinide görüncede insan bir ayrı tırsıyor ama, neyse..
Ve bu insanların dilinden; depresyon, stres kelimeleri de düşmüyor. Hiç kimse halinden hoşnut görünmüyor. Ben, dahil. Bu mutsuzluk, umutsuzluk herkese bulaşıyor. İnsanlar yavaş yavaş tükenıyor. Küçücük çocuklar bile şehir hayatının, okulun kendini yorduğundan bahsediyor. Gittikçe yitiriyor hazzını dünya. Bu kadar mutsuz bir yığınla sonumuz da hani pek iç açıcı görünmüyor. Bir şey yapmalı hey bir şey yapmalı!!!
CANIM KENDİM..
Ruh hasta olunca yorgunlukta kronikleşiyor. En ufak hastalık bile yerle yeksan edebiliyor. Artık kendini çıkardığım düşünsel yolculukta yetmiyor. Beni de götür diyor beden. Yazı bekle diyorum ağustos böceği gibi.. umarım yazdan önce terk etmezsin beni diye mırıldanıyorum.
En çokta kendime ihtiyaç duyuyorum; kendime dert anlatıp, kendime çözüm buluyorum. Aslında ben herşeyi anlıyorum da kafama mukayet olamıyorum. Onun beni bırakmak üzre olduğunu çok hissediyorum ama öyle kolay kolay bırakmaz biliyorum.
Canım kendim sakin, tamam mı sakin.. bırak bakıyım o düşünceleri yere yavaşca. Sen iyisin tamam mı? Ben kötü olduğunda söylerim sana. Biliyorsun ben hereseyi söylerim sana. Hadi bakalım tekrar et; sen güçlüsün ve yaparsın, daha öncede yapmıştın. Tekrar et.
Nah! Yaparım. Yapamam tamam mı.. ooo baya sert oldu. Belki de yapmak istemiyorumdur. Hiç düşündün mü?
Şuan öyle geliyor sana. Sakin düşündüğünde böyle demiyeceksin.
Sanmıyorum ama umarım. Konuşmak istemiyorum şuan. Ok. Sustum.
En çokta kendime ihtiyaç duyuyorum; kendime dert anlatıp, kendime çözüm buluyorum. Aslında ben herşeyi anlıyorum da kafama mukayet olamıyorum. Onun beni bırakmak üzre olduğunu çok hissediyorum ama öyle kolay kolay bırakmaz biliyorum.
Canım kendim sakin, tamam mı sakin.. bırak bakıyım o düşünceleri yere yavaşca. Sen iyisin tamam mı? Ben kötü olduğunda söylerim sana. Biliyorsun ben hereseyi söylerim sana. Hadi bakalım tekrar et; sen güçlüsün ve yaparsın, daha öncede yapmıştın. Tekrar et.
Nah! Yaparım. Yapamam tamam mı.. ooo baya sert oldu. Belki de yapmak istemiyorumdur. Hiç düşündün mü?
Şuan öyle geliyor sana. Sakin düşündüğünde böyle demiyeceksin.
Sanmıyorum ama umarım. Konuşmak istemiyorum şuan. Ok. Sustum.
11 Eylül 2017 Pazartesi
ANNE GİTME
Gün gözünü dünyaya yeni açmış
Günahsız, sancısız bakıyor
Ocakta taşan kahve sesleniyor
Sigara kendisini yakıyor
Düşünceler uyanamamış
Planlar devre dışı
Kalp kendini aşmış
Beyin oyunlar oynar arsız
Kaybetmenin kabul edelimemişliği
Inkarlar sarar dört bir yanı
Tanrının gölgesine sığınıp
Arınma seansları
Annenin gidişinin derin yarası
Sokağa bırakılmış çocuk umutsuzluğu
Öğrenmedigin herşey
Annem hallederlerin devre atışı
Ve sigara yine yakar kendini
Mezarlığa ekilecek fesleğen
Kokusunu bırakır sabaha..
Günahsız, sancısız bakıyor
Ocakta taşan kahve sesleniyor
Sigara kendisini yakıyor
Düşünceler uyanamamış
Planlar devre dışı
Kalp kendini aşmış
Beyin oyunlar oynar arsız
Kaybetmenin kabul edelimemişliği
Inkarlar sarar dört bir yanı
Tanrının gölgesine sığınıp
Arınma seansları
Annenin gidişinin derin yarası
Sokağa bırakılmış çocuk umutsuzluğu
Öğrenmedigin herşey
Annem hallederlerin devre atışı
Ve sigara yine yakar kendini
Mezarlığa ekilecek fesleğen
Kokusunu bırakır sabaha..
10 Eylül 2017 Pazar
DOYAMADIĞIMSIN!
Doymak kelimesinin bir sana yetmediğini bilirim..
Zamanlarımı hep sende kaybederim ben
Aşkı senden bilirim, çok iyi bilirim.
Bir senden gidemem ben, müptelanım
Çekerim seni nefes diye..
Beş yaşında olurum huzurunda
Kalbim sığamayı verir kafesine
Uçar gider bastığın yere
Hiç bir alkol beceremez
Ben senin bakışında sarhoş olurum
Omuzunda silerim yaşam ağrılarımı
Yaşamla aram iyi değildir pek, bilirsin.
Ama senle yaşamak için,
Sonunu okumak isterim bu romanın
Benim kabul olmamış dualarımın
Kabul olmasıdır, senin varlığın.
Yetmez ama seni seviyorum adamım.
Zamanlarımı hep sende kaybederim ben
Aşkı senden bilirim, çok iyi bilirim.
Bir senden gidemem ben, müptelanım
Çekerim seni nefes diye..
Beş yaşında olurum huzurunda
Kalbim sığamayı verir kafesine
Uçar gider bastığın yere
Hiç bir alkol beceremez
Ben senin bakışında sarhoş olurum
Omuzunda silerim yaşam ağrılarımı
Yaşamla aram iyi değildir pek, bilirsin.
Ama senle yaşamak için,
Sonunu okumak isterim bu romanın
Benim kabul olmamış dualarımın
Kabul olmasıdır, senin varlığın.
Yetmez ama seni seviyorum adamım.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Arzuhal
Kusursuz intiharlar yaratmak istiyorum hanfendi Manasız anlamlar kurgulamak belki Anladığım kadarıyla anlaşılmak istiyorum Bu zor kaygan ze...
-
Kusursuz intiharlar yaratmak istiyorum hanfendi Manasız anlamlar kurgulamak belki Anladığım kadarıyla anlaşılmak istiyorum Bu zor kaygan ze...
-
Birşeyler bir zamanlar anlamlı ve değerliydi Öyle olmalıydı en azından.. Mevsimsiz düşmezdi dalından hiç bir canlı ve cümle.. kesin öyley...
-
Poz kestiğimi düşündüğüm zaman hayata kendimden buz gibi soğuyorum.. Sanırım ben en çokta kendime soğuyorum..
-
Bu kez eksik değil Bu kez fazlayız! En azından konuya da hakimiz.
-
Dahil olduğum pazar Ey çiçeği belinde, güneşi göğsünde pazar Dumanı üstünde ince belli bardak Sevgili çekirdek ailem, huzur Aşağıdan gel...
-
Bir keresinde değil çoğu keresinde silkinip kalktım Yere attığım toza buladığım o şeyi sildim tekrar başladım Kovalarken hayatı artık kaçı...
-
Beylik kelimeler beylik işler zamanı geçmiş yaprak dökümü başlamıştı yaşamın.
-
Az daha sevse kendini yitirirdi Sevmezsen sevme dedi kadın. Az kalsın ölecekken Umrumda değil dedi sonra Sonra.. Kimse demek istediğini...
-
Içimde öyle çok ki keder Akar durmaz artık bentsiz bir su Suali sorulmakta dünün Bugüne hesabı ağır Çekilmekte her yerim buz gibi olana ...
-
Kuşlara emanet ettim birşeyleri.. Yorgun solgun güneşi gönderdim evine Aşırı anlam yüklemesinden gerilmiş Yorgun hisleri saldım çayıra G...