18 Eylül 2017 Pazartesi

HİSLER

Hisler hep aynı hisler;  bir adım bile yol katetmedi insanlık tarihi boyunca, halbuki bilim öylemi alıp başını gitti.. Aşk aynı aşk, acı aynı acı.

SAVAŞ ALANI

Karabasan çöktü
Soluğu kesildi
Sesi çıkmadı
Etraf karanlık
Çığlık çığlığa tükeniyor ömür dedi
Elleri onun elleri değildi
Şaşkın.
Tir tir titriyordu
Ruhu istila edilmiş
Dağıtılmış talan edilmiş
Savaş alanı..
Gözlerinden acı taşıyor
Sahte gülüşlerle bozguna uğratılmış bu topraklar.
Ciğeri boğulmuş dumandan
Leş kül tabağına
Boşalmış pakete
Saate baktı
açık tekel varmıdır diye..





YİNE DE GİBİ

Varla yok arası
Var desen değil
Yok desen yok, hiç değil
Gitse yaran azar
Kalsa acın artar
Dursa ne farkeder..
Hiç yok gibiler
Bazende ne kadar çok var gibiler..
Asla seninle değiller
En çok seninleler
Hiç istemediğimiz
Aslında çok istediğimiz
Baba gibi
Dost gibi
Senin gibi, değil gibi
Herşeyin gibi
Yaran gibi
Yine de gibi
Herkesin payını aldığı
Yaşam uzantısı kişiler..


ANNE DUASI

Okula giderken annem hep dualar ederdi arkamdan. Muhtemelen bütün anneler de ediyordur yavrusu için. Annemin ettiği duadan bir şunu anlamazdı çocuk aklım' Allah iyi insanlarla karşılaştırsın kuzum' derdi. Annem niye böyle diyor ki insanlar iyidir zaten diye düşünürdüm...
Şimdi bu duanın anlamının dibini sıyrıyorum. Gercekten, hepimizi Allah iyi insanlarla karşılastırsın.

17 Eylül 2017 Pazar

SÖYLEMEZDİM

Kimse sormadı
Bende söylemedim
Sorsalar söylermiydim
Bilmiyorum..
Bu kadar sağıra söylemezdim galiba.
Kesin söylemezdim.
Söylediklerimi duymamışlardı
Nefesimi tüketmezdim.
Sayın 21.yy adınıda ben koyayım
İşine geldiği gibi yüzyılı olsun bu
Ben bu yüzyılda konuşmazdım
Katiyen konuşmazdım
Anlayacağınız kimse sormadı
Bende söylemedim
Sorsalar söylermiydim
Bilmiyorum..

ACIM BİRİCİKLEŞİR..

Kepçelerle giriştiler ağaçlara,
Kuşların evlerine
Çocuklar doğurur oldu sokaklar
Genç kaldı hiç büyümedi çocuklar
Hayali yere düştü genç kızların
Kaldıramadı hiç bir delikanlı yerden.
Anneler ellerini yumruk yaptı sıktı önce
Sonra indirdi sinelerine defalarca
Vitaminsiz kaldı  vicdanlar
Sevilmedi sevenler
Dönmedi o kara trenle gidenler
Sevmedi babalar, bazen de anneler
Öksüz kaldı, yetim kaldı ruhlar
Köleleşti günler, ağırlaştı, karardı..
Aydınlatamadı kitaplar.
Yüreğimden sızım sızım kan damladı
En çok benim canıma battı
Acı doğurdu doğan gün
Acım biricikleşti, sığmadı dünyaya.
Ne gören oldu kendini, nede duyan
Büyüdü kara delikler içimde
Acım da acıdı kendine
Çaresizliğine, çıkmayan çığlığına..

ÇOCUKLUĞUMA MEKTUP

Güneş dağların arasından sıyrılıp değil binaların arasından doğup geliyor.
Gece hiç bir zaman gece değil artık sokak lambaları, arabaların ışıklarından..
Çiçekler kırlarda değil saksılarda kabına sığdığınca..
Sokaklarda çocuk sesleri yok artık , sokaklar mahrum çocuk cıvıltısından. Evlerde hepsi tablet başında olduğundan.
Benim oğlumun dizleri yaralı değil düşüne biliyormusun benim benim; sokaklarda düşmediğinden.
Bayramlıklar mutlu etmiyor artık hergün yeni birşeyler alındığından.
Güller gül gibi kokmuyor burda simli ve parfüm kokulu, inanırmısın.. gülme ciddiyim.
Kapıları anneler açmıyor bu şehirli çocuklara; şimdi hepsinin bir anahtarı var.
Çocukları etüt, kreş diye yerlere bırakıyorlar herkes çalıştığı için..
Kimse kimseyi tanımıyor artık biliyor musun karşı komşunu bile.
Evlerin kapıları zırhlı, pencereler demirli; kimse kimseye güvenmiyor buralarda.
Zamanlar planlı, geceler uzun sevgili çocukluğum ben büyüdüm ve hiç birşey eskisi gibi değil.
Sen ne yapıyorsun çamurdan tencere yapmaya devam mı? Anlat bana. Hasretle gözlerinden öpüyorum.

Arzuhal

Kusursuz intiharlar yaratmak istiyorum hanfendi Manasız anlamlar kurgulamak belki  Anladığım kadarıyla anlaşılmak istiyorum Bu zor kaygan ze...