31 Temmuz 2017 Pazartesi

BAHTSIZLIĞIN ANATOMİSİ

Kuş olsam kafese koyarlardı avcılar
At olsam vururlardı seyisler
Ağaç olsam göz koyarlardı rantçılar
Kitap olsam yakarlardı amcalar
Aşk olsam verem olurdu nazlı yar
Yol olsam bent olurdu karlı dağ
Ses olsam keserlerdi yancılar
Mitos olsam lanetlerdi Tanrılar
Çiçek olsam sulamazdı ablalar
Bahtsızlığımın kırgınıdır hep bu cümleler..











SEN HİÇ..

Sen hiç umudundan vuruldunmu.. bir elinde bebeğinin kopmuş bacağı, diğer elinde bebeği ağlayan kız çocuğu gibi kala kaldınmı.. Sen hiç yeniden yeniden hayaller kurup, onların domino taşları gibi yıkıldıklarını izledin mi..
Sen hiç ağzın laf doluyken hepsini yuttun mu?
...peki şimdi ben sana tek bir soru soracağım. Sen hiç kendinden başka insanlar için yaşadın mı, kendinden başka hiç birşey düşündünmü? ne biliyor mususun en acısı ne.. ben kendimden geçtim.

29 Temmuz 2017 Cumartesi

RESİMDE KAYBOLMAK

İnsanların az uğradığı, tenha yerler ne kadarda muazzam görünüyor.. İnsanlar dokundukları her yeri katlediyorlar. Arabayla Toroslar'dan aşağıya doğru iniyoruz, zemin kaygan bu sebepden yavaş yavaş ilerliyoruz. Yol sağlı sollu çam ağaçlarıyla çevrili.. yeşilin üzerinde bembeyaz kar, doğa nasılda ahankli duruyor. Bir kartpostal gibi.. İnsan bu büyüleyici resimde kaybolmak istiyor.
ve bu yolda trafiği durdurabilecek tek şey, onlarca keçi düşünebiliyor musunuz. Sadece keçiler için durduk yol boyunca, onların geçmesini bekledik. Etrafta bir kaç tane yörük çadırı ve yanakları al al yörük çocukları var. Yanaklarının al allığı yelden mi, sağlıklı beslenmeden mi bilmiyorum ama  allıklı gibi durdukları kesin. Gözüme dağa doğru bir patika ilişiyor birden, içimden bir ses in burada ve dağa doğru koş kaybol diyor.. sen doğadan geldin, doğaya aitsin, git özüne dön diyor...
Herşeyden ne kadarda uzak; bir tane beton yok, kariyer planları yok, üstüne üstüne geliyormuş gibi olan insanlar yok diyorum.  Arabanın penceresini açıp içime derin derin temiz oksijen çekiyorum. Resmen beni çarpıyor. Bütün hücrelerime doluyor. Vücudama gerçekten saf ve temiz oksijen doldurmayalı ne kadar olduysa. Evet, huzur huzur huzur bu.. soluduğum havadaki şey huzur olmalı diyorum. Anne karnıda böyle bir yer olmalı diye düşünüyorum. Ve aklıma livanelinin daha yeni okuduğum kitabından beynime kazanan şu sözler geliyor 'anne bende ki öyle bir huzursuzluk ki beni bir daha karnına soksan huzur bulamam' diyor. Acıyorum.

27 Temmuz 2017 Perşembe

UYANDIRMAYIN

Tazecik dalında kelimeler, buram buram bahar kokan..
Gidilmemiş yerler, el değmemiş kitaplar,
Yeni sözler lazım bize, daha önce hiç söylenmemiş
Sıyrılıp kurtulmak, replikleri belli bu hayattan.
Gün batımına kadeh kaldırmak gibi ihtiyaçları var bünyemizin
Aglamalıklı herşeyi yitirmek
Kalkma zamanı bize endeksli sabahlar..
Hikâyeler gerekli mutlu sonsuzlu
Papatyalar çimlerde bütün zerafetleriyle
Raks etsin gençler, kemanımla sana bir ses verebilseydim eğer ezgileriyle..
Uyandırmasın şimdi kimse bizi bu seraptan.. Rüzgar öpsün saçlarımızı..



26 Temmuz 2017 Çarşamba

SATIRLAR ARASI

Yürek bıraktım satırlara
Hançerlendim kelimelerce..
Acıdım, kanadım ama hepsinin gadasını da aldım..
Yanmayan yürek kör geldi
Söylemeyen diller yavan..
Söz sokaklarında gezdim başı boş..
Gördüm yürek bırakanları, yürek yiyenleri
Her sokak başında..
Yeni bir dünyaya inanlarla sancıdım
Hergün öldüm, öldüm de tanla doğdum
Kahramanlar seçtim kendime bir sürü
Intihar bile ettim onlarla
Gecelerin çığlıklarına ses verdim
Yürek bıraktım her satır başına
Anlamlar aradım avare
Vazgeçtim anlamaktan dünyayı
Bir kerede o beni anlasın istedim..

Tüneldeki ışık

Şiir yazmak için herşey musait duruyor yer yuvarda. .
Gök denize, denizde göğe kesmiş...
Martılar inip inip kalkıyor, bir vals edasiyla..
Onları süzüyorum, dudaklarımda müphem bir çizgi...
Bir nefes yaşam çekip ciğerlerime
Başım göğe doğru kuş oluyorum bir an
sürmüyor tabi uzun.
Derhal icimdeki koasta yerimi alıp,
Gömülüyorum icimdeki karanlığa.

23 Temmuz 2017 Pazar

İLETİŞİMEMEK..

Basit düzlemde karışık ilişkiler. Aslında düzeneği basit insanların, olaylar sarmalı..Nasıl da karıştırıyorlar ilişkileri, sevmeleri, gelmeleri, gitmeleri.. ne istediklerini bilirken karşısındakini anlayamamaları mı, anlamak istememeleri mi desem acaba. Herkesin kendine müslümanlığı, bana dokunmayan bin yaşasın tavırları , pozitif ayrımcılık arzuları.. istemem koy cebine mevzuları. Laçkalaşan diyologları, replikleri belli hayatları aynı hatayı bir de ben yapayım ne olur ki durumları. Aşka cesaretsizlikleri, korkmaları yarından bugünden ve gelecekten hatta yapabileceklerinden. Sevgide, saygıda eksiklikleri çabucak vazgeçmeye eğilimleri. Aşkın, sevginin emek isteğini akıl edemez oluşları. Uçurtma gibi ellerinde tutup uçuşturdukları hayalleri.. hayatlarını kazanma arzularının yaşama arzularını artan oranda geçmeleri falan filan işte..

Arzuhal

Kusursuz intiharlar yaratmak istiyorum hanfendi Manasız anlamlar kurgulamak belki  Anladığım kadarıyla anlaşılmak istiyorum Bu zor kaygan ze...