29 Temmuz 2017 Cumartesi

RESİMDE KAYBOLMAK

İnsanların az uğradığı, tenha yerler ne kadarda muazzam görünüyor.. İnsanlar dokundukları her yeri katlediyorlar. Arabayla Toroslar'dan aşağıya doğru iniyoruz, zemin kaygan bu sebepden yavaş yavaş ilerliyoruz. Yol sağlı sollu çam ağaçlarıyla çevrili.. yeşilin üzerinde bembeyaz kar, doğa nasılda ahankli duruyor. Bir kartpostal gibi.. İnsan bu büyüleyici resimde kaybolmak istiyor.
ve bu yolda trafiği durdurabilecek tek şey, onlarca keçi düşünebiliyor musunuz. Sadece keçiler için durduk yol boyunca, onların geçmesini bekledik. Etrafta bir kaç tane yörük çadırı ve yanakları al al yörük çocukları var. Yanaklarının al allığı yelden mi, sağlıklı beslenmeden mi bilmiyorum ama  allıklı gibi durdukları kesin. Gözüme dağa doğru bir patika ilişiyor birden, içimden bir ses in burada ve dağa doğru koş kaybol diyor.. sen doğadan geldin, doğaya aitsin, git özüne dön diyor...
Herşeyden ne kadarda uzak; bir tane beton yok, kariyer planları yok, üstüne üstüne geliyormuş gibi olan insanlar yok diyorum.  Arabanın penceresini açıp içime derin derin temiz oksijen çekiyorum. Resmen beni çarpıyor. Bütün hücrelerime doluyor. Vücudama gerçekten saf ve temiz oksijen doldurmayalı ne kadar olduysa. Evet, huzur huzur huzur bu.. soluduğum havadaki şey huzur olmalı diyorum. Anne karnıda böyle bir yer olmalı diye düşünüyorum. Ve aklıma livanelinin daha yeni okuduğum kitabından beynime kazanan şu sözler geliyor 'anne bende ki öyle bir huzursuzluk ki beni bir daha karnına soksan huzur bulamam' diyor. Acıyorum.

Arzuhal

Kusursuz intiharlar yaratmak istiyorum hanfendi Manasız anlamlar kurgulamak belki  Anladığım kadarıyla anlaşılmak istiyorum Bu zor kaygan ze...