27 Aralık 2017 Çarşamba

Göz ister..

Yalancı gülüşleri gördünüz
İçindeki acıyı farketmediniz.
Farketmek fark yaratmak cinsinden meziyet, incelik ister.
Böyle yürek yemiş kalp ister
Anestezi işlememiş bünye ister.
O da sizde yok...


DÜŞÜNCELERİN GÖRÜNÜRLÜĞÜ..

Eskisi gibi dikkat etmiyorum kendime, iki senedir aynı montu, aynı botu giyiyorum.. sırtımda bir şair hüznü.. için için döküle  döküle dolaşıyorum kalabalıklarda. Aklımdakileri görüyorlar mı acaba diye bir tedirginlik kaplıyor hücrelerimi. iyice çekiyorum boynumu içime, kimse görmesin diye. Sonra saçmalama en yakınındakiler bunu sen mi yazdın inanmıyorum diyince.. biraz burulup, sonrada okunmuyormuş diye seviniyorum doğrusu. Halka arz ettiğim içimi unutarak.. ilginç bir ironi şu halim.

SABAHA KADAR BESIK SALLADIM..

Uçuşan cümlelerimi sigara dumanına buladım
Mevzu sağlık rakı yok
Kahveyle ağırladım kendilerini
Boncuk boncuk dizme arzusu dolu içim.. ipine geçiremiyorum harfleri. Ruh yorgunluğu, beden yorgunluğuyla iç içe geçmiş. Adımlarımdaki hükümsüzlük... Icimi dökmeden uyuyamamayı, misafirlikte uyuyamayan çocuk gibi huy edindim bu sıralar. Uyutmaz gayrı sabaha kadar..

GÖKTEN ŞAİRLER YAĞSIN..

Bir şair gelse karşıma güzel günleri vadetse inanırım hemen
Bir yazar götürse şimdi beni bastırılmışlıkları yaşatmaya düşerim gölgesine
Bir çiçek dursa karşıma, esansını sunarak sevinirim genç kız gibi
Güzellikler ihtiyaçlarımız mıydı
Bir güzellik yağsa şimdi
Şu ağır acı dolu devlet binasına.
Kana kana sevinç içse gece
Bu gece gökten şairler inse
Herkese fısıldasa en okkalı şiirini
Bebek gibi uyurum yeminle. Birkez daha çocuk olurum.

26 Aralık 2017 Salı

ÇOK KONUŞMAK

İç seslerini duymamak için sürekli konuşuyorlardı. Dinleseler kendilerinden nefret ederlerdi çünkü. Başkalarını eleştirmek kendilerinden kaçış yollarıydı.. artı kolay işti. Bense oturmuş içime içimin bokuyla oynuyordum. Hepsi bu...

BEN ŞÖYLE KADINIM..

Ben öyle kadınlardan değilim diyordu yan masada ki kadın iddiasız duruşuna rağmen..
Harbi ben ne biçim kadınlardandım sorusu ilişiyor aklımın kenarına..
Çok akılcı ve realistsin demişti insan tanımaya uzak kendini bulamamış bir ses
Sevgi dolu bir ses ise ruh üflediğimi idda etmişti
Tanıdık biri saf salak..
Anne yüreği hep çocuk ama güçlü bir kadın olduğumu
Daha korkak bir ses sinsi demişti uçmuştu kulaklarıma
Içimde ki ses kaç kez korkak diye fısıldadı..bazende sen bunu yaparsın!
Acıda neymiş senin için anarşist duyguları körükler demişti bir zamanda..
Kalktım masadan yeter bu kadar hasbihal diye söylendim
Ayaza karşı yürürken ^bu hastanede yürüdüğüm her yere parça parça yüreğimi bırakarak ilerliyorum^ diye bir söz düştü yere ağzımdan..
Sabahtan beri yaşadığım duygu boşluğunun tanımını bulmanın huzuruyla ellerimi sokup ceplerime başladım hava ayaz mı ayaz ellerim ceplerinde diye şarkı çığırtmaya.. ta ki ilâç kokularını alıncaya dek..


HASTANE ÖNÜ OTOPARK..

Allah Allah Allah sayıklamaları
Ağrıyor ağrıyor inlemeleri
Insanın ölümün kıyısında
Dünyayı izlediği yer gibi
Kendini belkide önlü arkalı en sorguladıkları anlar
Berbat ilaç kokuları
Lüzumsuz baş dönmeleri
Adım başı yaşlı gözler
Gaz çıkartma yürüyüşleri
Duyguların ani değişikliği
Aşırı adranelin yüklenen kalpler
Hemşirenin evinin kredisi
Makbul olan yemeğin diyeti
Bir ağrı kesici daha mı yapsanız serzenişleri
Kafaların dumanladığı
Çökmüş suratlılar, dualı dudaklar
Geçen narkoz etkisi
Çok şükür Rabbim sesleri
Yeni doğan bebek ıngalaması
Hastane önü otopark
Doktor bulsun dertleremize dermanı..

Üşümek bile üşüyor

Ben çok uzundur üşüyorum  Bir ben değilim ama  İnsanlar üşüyor, ayrılıklar üşüyor El örgüsü kaşkol üşüyor  Dört duvarı soğuk karakollar üşüy...