9 Mayıs 2017 Salı

YALNIZLIK

Yalnızlık yanında kimse olmaması, tek başına kalma durumuymuş. Burdan bakınca da çok yalnız  duruyor ama bunun bir değişik versiyonu daha var... O ki kalabalıklarda bir başına kalmakmış. Anlattıkları anlaşılmayan, çarpıtılan, sürekli işlerine geldiği gibi anlaşılan, ötekileştirilen insan yada kendini arayan  insan yalnızlığı. Duyabilmek, hissedebilmek için lazım olan yalnızlıklar.. Edebi birazda felsefi yalnızlıklar bunlar.
Halbuki, onlu yaşlarda yalnız kalmaktan çok korkardım, çeşitli gruplara dahil olmaya çalışmak gibi bir sürü başarısız girişimlerimde oldu. Bir gruba dahil olursam varlığımı kabul ettirirmişim gibi geliyordu o zamanlar.. Yirmili yaşlarda da sustuklarımın anlaşılmasını beklemek gibi çılgınca düşüncelerim de oldu hani. Şimdi bakınca çok absürt şeyler istemişim gibi geliyor. İnsanların işine geldiği gibi anladıklarını gördükten sonra, birbirinin acısana sağır kaldıklarını.. Vazgeçtim anlatmaktanda, anlaşılmaktanda..
Sonra yavaş yavaş, insan içine icine çekiliyor, kaplumbağa gibi kabuğuna... Üçüncü boyuta geçiyor adeta, uzaktan izliyor olan biteni.. Garip bir şeyler oluyor, insan seviyor bu yalnızlığını belkide alışıyor... Kitaplara, şarkılara, kaleme- kağıda sığınıyor. Kitaplarda kendi gibi kendini onaylayan dostlar görüyor, ona geniş özgürlük alanı tanıyan. Seviniyor bu duruma, bak benim gibiler de varmış mutluluğudur bu. Veya şu olayı birde burdan yak diyor, yeni şeyler katıyor sana. Ve ben en çok yeni şeyler katan insanları, kitapları seviyorum. Dostlarla konuşma ihtiyacını da yazarak karşılıyorsun.. Doğru şikayetlendiğimiz oluyor ama seviyoruz biz bu yalnızlığı.. Aslında kalabalık bir yalnızlık bu okunması gerekilen bir sürü kitap, daha dinlenmemiş şarkılar, içimize ayna tutup anlatmamız gerekenler var .Ama yinede bazen azda olsa anlayalardı iyiydi demekten geri duramıyorum..

Arzuhal

Kusursuz intiharlar yaratmak istiyorum hanfendi Manasız anlamlar kurgulamak belki  Anladığım kadarıyla anlaşılmak istiyorum Bu zor kaygan ze...