31 Ekim 2017 Salı

AH BEN..

Üst üstüne yaktığım sigaralar
Daha hiç birşeyin çözümü olamadı
Kimseyi suçlamıyorum
Daha çok benim sorumsuzluğum
Icime içime bunalıyorum
Çözüm mü..
Müphem bir buse çizelim şuraya
Tabiki de yok.
En iyisi mi bir sigara daha yakalım..

29 Ekim 2017 Pazar

PARDON İÇİM SÖKÜLDÜ..

Ne olacak benim bu dökülmüşlüğüm
Belkide artık sökülmüşlüğüm
Olmamışlığım, olduramamışlığım
Dünyayı bırak kendi içime sığamamışlığım
Ne olacak bu hiclik bende ki..
Pul pul dökülüyorum
Toplamaya çalışıyorum pullarımı
Yapıştıramıyorum..
Geceyi sırtlanıyorum
Gündüzleri mi kaybediyorum
Hangi.. hangi kişisel gelişim uzmanı gazlar beni..
Kaç siir sonra anlatırım kendimi, derdimi..
Ne zaman biter bu sorular
Mutsuzluk içimdemiydi
Kafamın içindekiler susar mı birgün
Ben niye uyuyamıyorum meselâ
Hüzün sırtımdan düşer mi
Saçlarım boy boy böyle
Gözlerim de yıldızlar tutunur mu
Bende bir şarkıyı tekrar tekrar dinlemeden geçer miyim..
Kelimeler beni de teğet geçer mi.
Bir zirvede benimde sorularım masaya yatırılır mı küresel bağlamda..
Şu sorular sorunlar son bulur mu..




İNANIRIM BEN BAZEN..

Yalan yok.. bazen bende inanıyorum insanlara, çocuklara, namı değer güzel günlere. Güveniyorum çocuk saflığında. Uzun sürmüyor geçiyor sonra, bişey oluyor yine geliyor bu duygu durumu sonra, yine gidiyor.. geliyor ve gidiyor. Bu durum bende kısır bir döngü oluşturuyor. Neydi bunun adı. Dur söyliyeceğim şimdi. Umut.. umut dimi. Düşmeyen yakamızdan, belki de düşmemesi gereken bir kötülük..

28 Ekim 2017 Cumartesi

YOKUM ARTIK..

Öyle öyle yokum ki kendimde
Öyle öyle yenik düşmüş
Bırakmış ucurtmanın ipini
Gidişini bile izlemeyecek kadar
Vazgeçmiş..
Çürüyen varlığım.
Anlam kaymasına uğramış
devrik bir cümleyim artık.
Öyle öyle yokum ki kendimde
Yağmuru bile hissetmeyecek kadar
Çekmiş beyaz bayrağı
Teslim olmuşum tüm kavgalarıma.
Yenik, yıkık, dökük..
Tüm dünya köşelerinde.
Öyle öyle ben yokum ki.
İçimde aynalarda görünmeyecek kadar..

BOKTAN BIR HIS..

Kursakta kalmış birşey
Gitmeyen.
Umutumsu böyle başına dikelen
Tanrım..
Ben hep ama hep aynı çaresiz döngünün
Içinde buluyorum kendimi..
Hayat beni bir adım bile ileri atmıyor.
Bak yine o aynı his ablukası altındayım..
İçime bunalıyorum.

27 Ekim 2017 Cuma

ESKİ ÇOCUK..

Ben o eski çocuk
Sokakta hâlâ eli yüzü kir için de
Geç kalmaktan korkan eve
Ben o eski çocuk
Korkak.. hayalperest,
Yağ tenekesinden davul çalan
Ben o eski çocuk
Annesini babasını yücelten
Dayak yemekten korkan
Ben o eski çocuk
Duyduğuna inanan
Sevgisini paylaşan
Ekmeğini bölüşen
Ben o eski çocuk
Annesine kır çiçekleri toplayan
Camda babasını gözleyen
Küçük kalbiyle büyük dualar eden
Ben o eski çocuk
Unutulmuş sokakta
Unutulmuş okulda..
Uyuya kalmış bir masalda..

YALNIZ ELLER..

Tutsaydın şu yalnız buz gibi
Umutsuz elimi
Hadi diye bilseydin
Korkmasaydın gelirdim elbet
Anın değil yanın olurdum
Solun, sonun olurdum..

26 Ekim 2017 Perşembe

SOLMAK İSTEDİM..

Geçenlerde yine canım çok acımıştı
Dindiremedim sızısını, ağrısını
Solmak istedim..
Balkona gittim benim gibi
Acı çekiyor saksıda ki çiçekler
Fesleğen düşürmüş boynun önüne
Sulamasanm da hep beraber solsak mı
Ne kadar bana benziyorsunuz
Diye seslendim.
Kıyamadım.
Belki kendime, belki de bize.

25 Ekim 2017 Çarşamba

YAĞMUR DANSI..

Yağmur yağmur yağmur yağmur Tanrının doğaya bıraktığı başka bir mucize daha. Cama balkona koşar tuhaf bir mutlulukla izleriz kendilerini. Yakalamaya çalışırız onu çocuksu bir sevinçle. Yağmur yağıyor arap kızı camdan bakıyor dönemlerimden beri. Bazen de yağmurun hüznüne bakar film şeridi gibi düşürürüz düşünceleri. Böyle damla damla geçer içimizden fikirler. Masal anlatır kimi zaman yağmur, yatak döşek seni çeker. Gelde uyu hissetmiyor musun huzuru der gibi. Sonra al gel bakim şu sonra okurum dediğin kitaplardan hadi başla der. Biraz  yağmur anlatır biraz  biz. . Bazen de sokağa dâvet eder, gel hisset beni dokun bana görmüyor musun her yerde hürriyet diyi verir. Ve başlar büyülü yağmur dansı.. büyülü yağmur dansı. Bak bu kulağa çok hoş geliyor. Yağmur güzellemelerinden bak bu cekici geldi.. bunu yapa bilirim şuan.

24 Ekim 2017 Salı

*****

Yalan söylemek günahsa cehennemde iyiyimlerden rahat on yıl yatarım var.
Yalnız sen iste bak ben hemen iyi olurum.

İyiyim ben ya..

Yağmur bulutları var gözlerinde
Puslu bakıyor
Iyiyim dedi
Bende inanmış gibi yaptım
Uzun bir sessizlik sonrası
Anlatmadı bişey  ama ben dinledim
Tüm susduklarını
Gitmesi gerektiğini söyleyip
Döküle döküle gitti
Izledim arkasından uzun uzun..

ACAYİP İYİYİM..

Aşırı kurallara uyuyorum.
Ne söylerlerse yapıyorum
Düşünmüyor dolayısıyla muhalefette etmiyorum.
Uzayda da yer kaplamıyor,
Böyle sonsuza kadar mal mal durmak istiyorum..
Hiç halim yok..

HİS KAYBI..

İçimde kocaman bir boşluk
Hiç dolmuyacak cinsinden
Kalbim boğazımda atarken
Ağzıma kadar doluyken
Icimde kocaman bir boşluk
Gözlerimde yağmur sonrası
Dinginliği belkide serinlik
Toprakda kokuyor muyumdur acaba
Ölüm gibi..
Ellerim titrek nikotin ister
Yakın şairin şiirini
Çeksin içine toprak gibi
Koklamakta günahdır derler atalar
Niyeyse, bak cevapsız bir soru daha
Çözmem gereken
Tütünümde geçiyor
Yalnız bu sıralar tütünüm hep geçiyor..
Ben gideyim en iyisi
Yerin dibine..



OLAY YERI..

Bombalar patladı içimde..
Şarabnel parçaları her yerimde
Gözlerimde taşkına uğramış Göksu
Baraj kapağı açılmış, durdurulamaz yaşlar.
Yayın yasağı gelmiş hislerime..
Anlatamamış derdini bir türlü bebek ağlamaları.
Içimde kanlar içinde yatan onlarca yaralı
Ölü.
Faili meçhul bir hisler cinayeti.
Olay yerinden şimdilik bu kadar
Sayın okuyucular..
Iyi aksamlar.

23 Ekim 2017 Pazartesi

KENDİMDEN DÜŞERİM..

Insanın asili filan değilim, vasat olanındanım.
Öyle bileninden değil, öğrenmeye çalışınındanım.
Sıfır ego filan değilim, burnumun havalarda olduğu zamanlar az değil hani.
Görmezden geleni değilim bak herkesin derdi banadır.
Korkağımdırda insanın en afillisinden.
Sevdiklerimi kaybeteme durumuna empati bile kuramam. Doğru bildiklerimi susarım bazen en çok o zaman nefret ederim kendimden. Görmek bile istemem yüzümü.
Yastık bastırırım ruhuma o zamanlar boğulsun diye..
Kafamda hiç birşeyin yeri yoktur, ortaya karışık, karman çormandır herşey.  Düzenli olmasını istermiydim dur bakıyım. Cık, bırak dağınık kalsın, dokunma.
Düşerim bazen ama en çokta kendimden. Kendimden aşağı yuvarlanışlarımdan yara bere içindedir ruhum benim. Kabuk tutmaz, beresi eksilmez. Şiir sürer sürer uyurum geceleri.



22 Ekim 2017 Pazar

ŞİİRİSİN KALBİN..

Sen şiirisin kalbimin
Gözlerin denizleri
Kirpiklerin ağları balıkların
Takılır kalırım savunmasız
Kokun kekikleri taşır bana..
Hele de buluştumu gözlerin gözlerimle
Gök en güzel mavisini giyer üstüne
Bayramlık seyranlık olur.
Gider bütün insanlık yok olur
Sen kalırsın bir de ben..
Zaman durur orada.
Yüreğimden martılar havalanır hep bir anda.
Yanağım bir yangın yeri..
Kontrolsüz uzuvlarım..
Sen şiirisin aşkımın
Ne söyleyebildiysem
Az gelir sevdalım.



21 Ekim 2017 Cumartesi

CEBIMDE KI CÜMLELER..

Cümleler arıyorum cümleler
Parka gitmiş, ip atlamış, top koşmuş cümleler..
Çocukca, çocuk gibi cümleler
Kaygısız, sorumsuz cümleler..
Acıları bisikletten düşmek, topu ağaca takılı kalmış cümleler..
Öyle saf öyle takıntısız, sokakta oyun oynayan, yemek yemeyi unutmuş cümleler..

20 Ekim 2017 Cuma

NERDEN NEREYE

Postacılar mektubunu getirmez oldu zamanlarından internet paketin mi bitti aşkitom zamanlarına geldik. Mektubun ulaşıp ulaşılmama sorunsalı mavi tikle haloldu.
Cüzdanlarda taşınan, öpe koklaya saklanan vesikalıklardan instaya geçildi. Aç bak bin tane fotoğrafı var beybisinin.
O platonik aşkıların da işi kolaylaşdı, stalklama devri açıldı. Oh doya doya baksınlar sevdiceklerinin fotoğrafına.
Aşk acısı da hafifletildi elbette Demet Akalın'ının giderli şarkılarıyla klüplere taşındı göbek atıldı baya rahatlanıldı. Sevdiceğinin ışığı söndümü diye cam kenarında beklemede de çağ atlandı. Whatsappa girilip son görülmesine bakılıp yatıldı.
Elimde yok adresin bilmem şimdi nerdesin sorunsalı kökten halledildi yer bildirimleri hizmeti sayesinde. Herşey kolaylaştırıldı, hafife alındı ve önemini yitirdi.


SİNEMALARDA

Oturdum izliyorum
En çok satan insanlar filmini
Yalakalık, yavşaklık ve kurnazlık baş rollerde..
Saz arkadaşları adaletsizlik ve yalanın
O muazzam uyumuyla..
Izliyorum.
O her sahnesinde yaşadığım akıl tutulmaları, kusma isteğiyle.

SEN NE ÇALIYORSUN..

Ne çok yalan söyledik
En çokta kendimize
Kandırdık gecelerce
Masal gibi okuduk
Ah, ne gemiler yaktık
Gönül denizimizde
Ne çok sevdik be!
Herkesi..
Ne az sevildik
Kaçıncı vazgeçişti bu..
Henüz saymadık
Kıyısında dolandık
Göğe baktık
Toprak kokladık
Yağmura dokunduk
Hani korkmadık..
Cesurduk!
Eksiltmedik.
Ziyadesiyle eksildik.
Çok tutulmalar gördük
Kalp tutulması, akıl tutulması
Ay tutulması..
Manası yokmuş, yok!
Şimdi anlıyorum..
Ben ne söylüyorum
Sen ne çalıyorsun be hayat..


19 Ekim 2017 Perşembe

KOPUYOR FILM..

Sular berrak geliyor
Deniz göğe kesiyor
Kalpler uçuşuyor etrafta
Umutlar heybetleniyor
Büyüyor da büyüyor
Hayal kesiliyorsun.
Sonra
Su kabarıyor, dalgalanıyor
Korkuyorsun insansın
Hükmedemediğinden
Korkuyorsun..
Bişey oluyor epey sonra..
Sen içine kapanıyor
Inine çekiliyor,
değil insan aynadakine tahammül edemiyorsun..
Karanlık gün, sular bulanık
Balonunun ipi kaçmış
Öyle bir çaresizlik..
Günlerce, aylarca belki..
Sonra yine garip bişey oluyor
Bir gün ansızın çıkıyorsun ininden,
Kimse ummazken..
Kopuyor bişeyler, ufalanıyor sanki içinde..
Ve sen daha güçlü, daha umarsız
Takıntısız dönüyorsun hayata.

18 Ekim 2017 Çarşamba

Aşk-ı tarif..

Aşk; saftır, sektir, katışıksızdır öyle hesabı kitabı olmaz!
Kum saati gibidir böyle, o kalp doldukça o beyin boşalacak! Şöyle olursa böyle olur değildir, güzel kardeşim. Yalnız sen ve bendir. Şimdidir.
Aşk; mevsimlik falan da değildir ömürlüktür. Yok yaz aşkı, kış aşkısı yoktur bunun.
Ekinler bitince , burçak boy verincesi yoktur.
Bir kişinin ana baba, memleket olmasıdır.
O şahsına münhasırın etkisiyle bütün dünyayı sevmektir.
Aşk; beni öldürmektir.
Soldan gelen yangındır. Aklın tatile çıkışıdır.
Benim aşktan anladığım budur canım kardeşim.

16 Ekim 2017 Pazartesi

ŞURAM DA..

Bir sızı ama ince bir sızı
Şuramda hayır buramda
Yersiz.. her yerimde.
Boğazımda bir yumruk
Yutkunmak acı
Hüzünlü herşey fazla hüzünlü..
Boş bomboş dünya..
Kuşların uçmayı unuttuğu
Batan güneşle batmak istediğim
Gücümün tükendiği
Dizlerimin tutmadığı
Sözlerin ağlamaklı düştüğü..
Nefes almayı unuttuğum bir gün sonu.
En iyisi şuandan sonra
Çekip sonbaharı üstüme
Uyumak gibi görünüyor..


DÜNYA MI KARANLIK..

İnsanlar satılıyor dost meclislerinde
Kimsenin bilmediği yok herkeste bir aydınlanma, beyin yakarcasına.
Aşklar sıkışmış kalmış diş arasına
Bir kürdanlık canları..
Herkes işine yaradığınca var hayatlarda
Tüketilmiş ne varsa insanlık namına
Etik halt getire, devir günün beyliği beylik devri.
Ağızlarda beylik laflar, paçalardan akarken zavallılıklar.
Dünya mı karanlık yoksa ben mi görmüyorum diyor bak Ferdi baba.
Yaşlanıyorum aklımin durduğu her insanlık sahnesinde.. on'ar on'ar çıkıyorum yaş merdivenlerini..


15 Ekim 2017 Pazar

DÜŞSEL AŞK..

Hayaller diyorum hayaller!
Ne güzel, biz seninle hayallerde mi yaşasak.
Denize karşı uyansak
Yağmurlarla yıkansak
Şiirle arınsak, şu dünyalık mevzulardan.
Çiçeklensek, ıslansak,
Duysak melodisini dünyanın
Dalga sesinde dans etsek
Aylansak, kumların üzerinde
Bir tatlı huzurun içinde erisek
Artı sonsuza kadar kalsak.
Biz seninle hayallerde yaşayalım,
Olur mu?
Şöyle sen manzaralısından..



*******

Her umrumda değil birazda zoruma gittidir.

GÜNÜN ANLAM VE ÖNEMİ..

Hayatın bir espirisi varda ben o espiriyi kaçırmışım gibi.. sanki insanlar gülerken ne oluyo ya bana anlatın der gibi bakıyormuşum.. böyle hep bir Fransız kalmışım hayata gibi.
Mutfağa gidip mutfağın ortasında durup, ben buraya niye geldim diye düşünüyormuşum gibi. Aynı şarkıda takılı kalmış, bir plakmışım gibi gibi olduğum bir günün sonuna daha geldik..

BİR İNSAN NELERE KADİR

Bir insan bir insanı böyle içine katmak da istermiş...
Kokusunu hapsetmek ciğerlerine,
Kaybolmak da istermiş bakışlarında, omzunda.
Gün doğumundan güzelde bakılırmıymış, ey Allah’ım!
Elini tuttuğu o an... Kalbi avuçlarinda da atarmış insanın.
Bir insan başka bir insan olmadan nefes alamayacak,
Hayati fonksiyonlarını yerine getiremeyecek halede gelirmiş.
Bütün hataları, yanlışlarıda görünmez olurmuş bir insanın...
Bir insan, bir insanın kalbinin orta yerinde, aklının merkezinde de otururmuş...
Bir insanla tutunulabilirmiş hayata,
Bütün herşeyi, onunla yeniden çoğalarak da severmiş.
Bir çift göz memleket de sayılırmış...
Bir insan, bir insanı cebinde taşınmak da istermiş..


14 Ekim 2017 Cumartesi

YAMAN GECELER..

Dinlerde şu geceler tek kelam etmez mi insana, etmez. Sen anlatırsın o dinler, sen anlatırsın o dinler..
Kendi çalar kendi söyler bu saatten sonra hayalleri kotalılar. Bir de cesaret verir ki şöyle yapıcam, bak gör şöyle davranacam bak bunu diyecem yarın görürsünler.. blablabla yani.
Gece bu aslan kesilen ruhlar sabah kaldığı yerden devam eder. Gece gündüz arası cesaret farkı diye birşey var.. en pahalısından. Hadi annem yatın şimdi.


MESAFE AŞKI

Hiç tutmadığım elini özledim meselâ..
Hiç içime çekmediğim kokunu özledim.
Doya doya hiç bakmadığın gözlerini özledim..
Hayret, beraber çekilmiş tek kare fotoğrafımız bile yok.
Sanki fotoğrafımız varda yakmış gibi..
Seninle çekilen yaktığım fotoğrafını özledim..

13 Ekim 2017 Cuma

KALDIR KENDİNİ..

Tuttum yüreğimin elinden kalk dedim kalk!
Ne demek gelecek ay Şubat mı ekimin ortasında.
Yeter yattık olmadı, yine yattık
yazarlarla dolaştık başı boş kafayı sıyıramadık.
Ağladık, hüzünlendik..
Çıkart artık şu depresyon hırkanı.
Kalk da bak kendine
En azından aynaya.. bu mudur?
Kalk artık deniz mavi gözlü bir çocuk gibi mahsun bakıyor
Ağaçlar dimdik, sulamadığın çiçekler solgun..
Miden gurul gurul..
Tut ruhunu kaldır yerden.
Kalk hadi yaparsın!


GÖNÜL KUŞUM

Ömrümde gördüğüm en güzel fotoğraf bana göndermiş olduğunuz bu fotoğraf  bayım..
Yalnız arkanızdaki deniz sizi kıskanmış gibi duruyor.
Bana böyle güzel havalar gönderirseniz memnun olurum zira hasta düştüğüm şu karanlık odaya bir güneş gibi doğuyorsunuz.. size iyi eğlenceler.

YÜKSEK ATEŞ HATTINDA..

Kelimelerce yorgunluğu sırtladım omzuma
Gözyaşıyla suladım insan çiçeğimi
Yollara kuş koyan kadınları vurdu kıyıya
Derin hiçlik denizi
Gökyüzü çocuklarını indirdiler sapanla
Saçlarını kestiler kadınların, sakallarını adamların..
Yokladım cebimi bir kaç söz çıktı
Hepside geldi yüreğime kondu
Taş doldurdu ceplerine
Attı kendini suya başka kadın
Binip gidemedi veli gemiye ah dı ardı sıra
Dizdiği mestan dizeler..
Umuttu canına bata bata yol alan
Hepsini dünyaya bıraktı gitti Nazım adam..
Bende giderim elbet taşıyamıyanca sürdüğüm can..
Incelik görmessem bir tek adem evladından..

12 Ekim 2017 Perşembe

FAZLASIYLA SEVDIM..

Geli koş bildim.
Sevi tap.
Öpü kaybol.
Gidi öl..

NAİF BIR INTIHAR..

Aynı yoldan giderim işe, sahil yolundan..  yalnız iki gündür kafamda okuldan kaçmış, sevgilisiyle buluşmuş el ele kelimeler uçuşuyor.. daha onları kovamadan aklımdan.. hüzünlü bir yaprak atıyor kendini dalından arabamın önüne, salına salına düşüyor yere. Aman Tanrım diyorum nasıl naif, asil bir intihar şekli bu.

11 Ekim 2017 Çarşamba

Arzu halim..

Gitmediğim yerlerin özleminin icindeyim
Kafamı çevirdiğimde insan olmayacak yerler düşünde
Başka başka mevsimlere hasret
Yüreğimdeki olmamışlıklar
Akıl sır erdirememişlikleri mi
Alıp yanıma doğaya karışma arzusunda
Gerçekten içim almıyor hayatı
Kusmak istiyorum..




BIRSEY SÖYLÜYORLAR..

Hiç bir yerde değilim.
Kendimde hiç değilim
Biraz her yerde biraz herkeste
Bazen koca bir ağacın karşısında
Bazen bulutların karşısında
El pençe saygıyla
Daha çok imrenerek..
Siirini bulmaya çalışıyorum
Her şeyin bir söyleyeceği var bana
Sabırla bekliyorum demesini
Heybetli bir ağaç dedi ki
Bir ağaç gibi tek ve hürüm..
Geçenlerde çiçeğin biri
Gösterdi kalbini bana
Kitapçıda ki kadın aldı aklımı
Kafede ki adam kızdı bize
Yaşlı adam ilgi bekledi
Çocuk sevgi istedi
Ay aşka çağırdı
Deniz hadi gelmiyor musun dedi
Şarkı yaza koyar mı güz seni
Diye sordu..
Hepsini gördüm, dinledim, anladım..

9 Ekim 2017 Pazartesi

ZAMAN KENDİNİ DÜZELTİYOR!

Bir şeyleri değiştirmeye çalışmak, bağır bağır bağırmak boşa bir çabadır. İnsan yaşamak istediğini yaşar, kendi belasını büyük bir ustalıkla bulur. Ve bunu engelleyemezsin. Ama zaman öyle birşeydir ki kendini düzeltir... Bugünün mağdurları yarının haklıları ne kadar çok olmuştur. Bir kulaktan girip öbür kulaktan cıkan sözler sonra koca bir kaya gibi nasılda tepemize düşmüştür. Akacak kan damarda durmayacağına göre zamanın adaleti sağlamasını beklemek mantıklı görünüyor.

NİYE GİTTİ..

Gitti diyor gitti! Acı ateşden gömlek yana döne yanıyorum diyor.. kalbimde süzdüm de verdim aşkı. Pamuklara sardım sarmaladım da sevdim.. Kokusunu kazıdım zihnime. Elleri gözlerimde, yüzü her yönümde..
İpe sapa gelmez bahanelerle gitti. Ben ağzıma kadar o doluyken gitti. Başedilmez acıların altında eziliyorum.. uyku yok, aş yok, gün yok, mevsim yok.. Onunla herseyi kaybettim. Biraz azalsa bir an unutsam. Gitse.. seni seviyorumları, düşse yakamdan asla bırakmam sesleri. Ah, sensiz nefes alamamları kulağımda uğul uğul.. Adalet mi bu diye yakarışları, pacalardan akan adaletsizliklerin içinde. Ah! Elimde olsa söker alırdım yüreğindeki o acıyı. Ama acı sahibinin işte acı düştüğü yerin..

8 Ekim 2017 Pazar

HAYALMAYEL

Gecenin sabaha en yakın saatinde, ay gökyüzünde denize yakın bir hamak gibi duruyorken, ben dayanamıyorum alıp yastığımı hemen çıkıyorum üstüne, atlıyorum hopluyorum yaramaz bir çocuk gibi.. Sonra bir elimle boşluğu yokluyorum,  bir yandan da saçlarımı aşağıya doğru atıyorum, savruluyorlar..hafif bir meltemle. Denizin kokusunu dolduruyorum her hücreme..
Bazı gecelerde bir sirk akrobotu gibi zıplıyorum bir yıldıza, ordan diğer yıldıza.. ayağımın birini doluyorum sonra yıldızın birinin kanadına, sallanıyorum.. kafa üstü dünyayı izliyorum. Çok eğleniyorum ben ama tüm dünya uyuduğunda.

YUVARLANIYORUM..

Bütün kesinliklerden kurtuldum
Her şey farazi gelirken kesinlikde neyimiş.
Bu hiçlik bütün sorularıma cevapmış gibi dururken.. aslında yokluğun ağlarında debeleniyorum. Körü körüne zamanlardan çok uzaklaştım. Dönülmeyecek kadar, görünmeyecek kadar. Freni boşaldı ruhumun yuvarlanıyorum kendimden aşağı...

7 Ekim 2017 Cumartesi

İYİYİMLERİN GİDERİ TIKALI..

Neyi sustuğunu, iyiyim derken geberiyorum dediğini. Var olmak isterken yerin dibine kadar görünmez olmak istediğini bilmiyorsunuz..
Ağız dolusu sevinçle doluykan, sesinde bir bahçenin ortası varken.. anlatmak isterken heyecanla lafı ağzına tıkadığınızı farketmiyorsunuz, yada işinize öyle geliyor..
Bir insanin gözlerin de sakladığı hüznü, mutluluğu, kırgınlığı teyet geçerken.. yarım ağız nasıl olduğunu sorup, bir şeye ihtiyacın var mı, söyle diyorsunuz.. hep üç maymunu oynuyor kaldığıniz yerden devam ediyor, hep yağmasa da gürlüyor, laf olsun torba olsun diyip,siz kendinizi anlatıyorsunuz...
Ha, bu arada sormadım.. nasılsınız? Gerçekten nasılsınız?

6 Ekim 2017 Cuma

YAŞAMAYA ÇALIŞIYORUM..

Hep kitaplardan, hep yazılarımdan bahsediyormuşum. Başka birşey konuşmuyor muşum. Başka denilen de yemek, çocuk, dedikodu.. Insanları sıkıyormuşum..
Bilmiyorlar, umudu biten insan ölürmüş; ben o karanlık dehlizde yaşamaya, tutunmaya çalışıyorum, anlamıyorlar. Yine sığ sularda boğuluyorum. Farkettim.

UZAYDAN YAZIYORUM

Hiç bir şeyliğimle gurur duymuyor, onurlanmıyor, hunharca savunamıyorum. Herhangi bir aitlikde hissetmiyorum bu insanlığa. Gördüklerim, duyduklarım, her gün okuduklarım ve dokunduklarım kalbimin kafesini zorluyor, canıma batıyor, gök tepeme iniyor adeta.
Ben şuyum, ben buyum şöyle koşar söyle perende atlarım diyemiyorum bu hayatta. Diyenlerin eminligi karşısında hayrete düşüyor, anlam boşalması yaşıyorum..
Bu arada insanın Farsça bir kelime olup unutmak anlamına geldiğini ögrendim. Cok mantıklı bir isim olmuş, cuk oturmuş. Tamda insan adına yakışır şekilde. Bense unutmak bir yana, herşeyi tırnaklarımla kazıyorum yüreğime, yük ediyorum kendime. Tuhaflık bendedir belki.. kesin ben de olur hep kendileri.. Çocukluğuma inecek olursak şu safhada; çubuk krakerden sigara yapıp, bonibonla intihar edişimden belliymiş benim bu hâleti ruhiyem.

KİFAYETSİZ KELİMELER..

Herşeyin yazılabileceğine inanmıyorum.
Onun bana ince bir sadelikle bakarken hissettiğim duygunun tarifini mümkün kılmıyor türkçem.

5 Ekim 2017 Perşembe

İSTEDİM ISTEDIM AMA..

Gecenin bu saati olmuş temizlenmemiş makyaj, yere düşmüş bakislar.. kafada diren düş ile sesleri.. düşerken uyku kağıda kalemle tutunma çabaları..
Gençlik yılları dönmeyecek yıllar
Aşkın gür mevsimi, duygular tavan.. ve ygs, lys, kpss, bol bol ss'lerle geçen yıllar. Kalemle, kağıtla testlerle tutunma çabaları geleceğe, vazgeçerken gençlikten. Kafada kavak yelleri, mod ben nasıl büyük adam olucam (kimse artık bu büyük adam) iyi dersler gençlik..

OTOBÜS..

Dün gece hastaneye gittim ufak bir üst solunum yolu enfeksiyonundan ötürü. Hastanenin önünde iki siyah camlı otobüs; etrafında bir otogar kalabalığı, bir futbolcu otobüsü gibi insanların el sallamaları, kuş gibi çırpınmalar, birbirine sarılarak ağlamalar ve polisler.. Şaşkın şaşkın bakıyor, Ne ola ki diye düşünüyorum, aklımda bu soru... İçeri geçiyorum ama gözümde o sahne...
Eşim geldi sonradan, o arabayı park etmeye gitmişti o yüzden ardım sıra gelişi. Gördün mü dışarıyı dedi.. Evet dedim.. ama anlamlandıramadım. Cezaevi aracı o dedi. Tutukluları sağlık kontrolüne getirmişler. Yaa, diye bildim acıyla karışık bir şaşkınlıkla. Sessizce ilerledik hastane koridorlarında, halim de yok. Muayene olduk filan.. Tekrar dışarı çıktık. insanlar, çocuklar tekrar aynı yerde çırpınıyorlar kendilerini göstere bilmek ve göre bilmek adına.. Yalnız on yaşlarında bir erkek çocuğu baba baba diyerek çığlık çığlığa, feryat figan ortalık.. Kimi çocuklar adamların sırtında, herkes otobüsün ön tarafında çünkü başka görünüle bilecek yer yok. Kulağımda çocuğun çığlıkları kalbimde bir sızdıran sızı ..arkaya baka baka ilerliyorum. Biliyor musun sesiyle irkildim.. O çocuk babasını belki bir daha uzun süre göremiyecek, belki de hiç göremiyecek dedi eşim.. Gözümün önüne doldu sular, burnumun direğine indi bir yumruk.

ÇILDIRAMIYORUM..

Çok duymak çıldırtıyor beni. Kafamda ki gürültü yetmezmiş gibi kitaplarda ki seslerde beni boğuyor bu sıralar. Yüreğim üzerine öküz oturmuş gibi bir his.. soluğu çekiliyor ciğerlerimin. Soluksuzluğuma birde üst üste yaktığım sigaralar ve yalnız şarkılarda eklenince çırpına çırpına geberiyorum... en çokta delirmeyen aklımdan nefret ediyorum böyle durumlarda. Ölesim de yok yaşasayımda modundayım iyi değil, güçlü hiç değil boktan bir durumdayım. Lanet olası ruhumu kitabın gölgesine bile sokamıyorum. Boğuluyorum. Nafile.

FİRARİ DEYİMLER..

Eteğimde dökülecek taş
Kolumun altında iki karpuz
Dilimin altında bakla
Hayalleri yüzdürecek güç
Kafada kırk tilki
Yok artık bende..
Mezar kaçkını gibi
Can sürümek bundan gayrısı..

4 Ekim 2017 Çarşamba

DELİSİN DELİSİN..

Türkiyede 5 kişiden 1 i psikolojik rahatsızmış.. burdan bakıncada gayet mantıklı duruyor. Asıl sorun şu ki avrupa insani gibi Türk insanı yaşadıkları psikolojik veya psikiyatriklik vakaları bir uzmana danışmıyorlar. Çünkü ve malasef ki bizim ülkemizde bu insanlara deli gözüyle bakıldığı için insanlar tedavi olmayı düşünmüyor. Hatta bu insanların işten kaçmak, hayattan kaçmak için böyle davrandığıda var sayılıyor ki bu çok acı bir durum. Vücuda giren virüsler hatta kanser kadar tehlikeli buluyorum ruh bozukluğunu çünkü intiharla yada bosanmalarla sonuçlana biliyor. Bu psikolojisi bozuk insanlar isde, evde, okulda, yolda, markette aramızda dolaşıyor ve sağlıklı insanların da psikolojisini bozuyor, çileden çıkartıyor. Aldığım psikoloji derslerinde hocalardan duyduğum bir şeyden de bahsetmek istiyorum. Türklerde ki komşuluk ilişkileri, kahve falinin bile bir terapi sayıldığını bundan ötürü Türklerin psikoloğa pek gitmediklerini söylemişti. Artık kadınlarında iş hayatında daha çok boy göstermeleriyle bireysellik bizde de artıyor. Ve eş dost akraba bence son söyleyecegini ön söylüyor. Kocasından bahsediyor kadın belki halledilecek bir problem hemen boşa gitsin. Evlilk terapistleri bile uzun bir terapi ve etekteki taşların dökülmesinden sonra böyle bir karar alınacaksa bile söylemiyor. Sadece rehberlik ediyor.
Artık şehir hayatı, sıkıntılı iş ve okul ,umduğunu değil bulduğunu ye formatlı ülkemizde sorunlarıyla yüzleşmeli ve bu deli doktoru fikrini kafadan atıp sağlıklı insanlara daha steril bir ortam bırakılmalıdır..

2 Ekim 2017 Pazartesi

TÜKENDİM..

Tükendim
En çokta kendimden yoruldum
Ah, taşımak o sürgün medüzayı
yürek ayak sürüyor
Akıl tellere tırmanıyor
Öfkesi, kırılganlığı
Susup susup kurmaları
Inceliği, bencilliği
Ağlamaklı halleri
Hele ki alınganlıkları
Yoruldum
Yordum..
Sen devam et.


KENTSEL YALNIZLIK..

O kadar kalabalık ve bir o kadar yalnız şehirlerde; ses çok, gürültü çok. Konuşan, anlayan, dinleyen yok.
Demek ki burası yığın, insanlar yığını.. Günaydın yok. Merhamet yok. Saygı yok. Film yok. Kitap yok. Sınav var, heryer sınav.  Heryer iş. Uykular yok. Odalar çok yataklar boş. Melodisi yok bu şehirlerin.
Demek ki burası yığın bina, ışık yığını..
Ağaç yok. Çiçek yok. Kalp yok. Oksijen yok. Beyin yok. Akıl yok. Çıkarlar konuşur.
Bilen çok burada. Demek ki burası bilginler yığını..
Mecal yok. Sabır yok. Tahammül sınırları kaldırılmış. Yorgun çok vakit yok. Demek ki burası zamansızlar yığını..
Emir var. Amir var. Müdür var. Yönerge var. Tüzük var. Zam var. Vergiler var. Demek ki burası paralar yığını..
Kalp var. Ruh var. Göz ile nizam da var. Estetik yok. Aşk yok. Sanat yok.
Demek ki burası tabiki de sanat galerisi değil.. burası yobazlar yığını..

HÜZNÜ SARI

Tatlı bir üşüme vücudumda
Sen dokunduğunda olanından
Bütünleşme isteği sıcağına
Yağmurlu hava, yatak münasebeti
Hüznü sarı olan bu günlerde
Hüznü saran, sararan şarkılar
Iki eli iki yakamda kelimeler
Şairlerin altını çizişi kalbimin
Kabuğunu kopartırcasına yaralarımın.
Onlara bırakmam sancılarımı..
Sayfalarca aşık olmam sana
Cümle başı soluklanışlarım
Sigaranın kendini söndürüsleri, bu sıralar.
Sevdadandır diye haykıran müzik..
Sonbaharı çekip üstüme uyumak istiyorum şimdi.. kar uykusu ayarında.

1 Ekim 2017 Pazar

BİTMEYEN ÖFKESİ

Öfkesi taşmış bir ülke
Bütün hayatını elinden alın diyor
Hayatı bilmeyenler..
Öfkeli, aslında hep öfkeli yığın
Şimdi hallediyorum
Duyguları sil.. enter.

GİTME..

Gitme diyor bütün aşıklar gitme
Sokağa dökülmüş dizeler
Tek bir ses bütün kalpler
Nefesler kesilmiş seni izliyor aşklar
Cnn den alınan bilgiye göre
Bütün dünya aşıkları destekliyor
Bu haklı isyanı
Bağrı yanık aşıkların
Hop inip hop kalkıyor kalbi
Kediler ve Köpekler
Papatyalar ve krizantemler
Gitme diyor. .
Gitmesin diyor.
Yağmam diyor yağmur
Doğmam diyor güneş
Açmam diyor çiçek
Yine de sen bilirsin
Ama gitme.

Klostrofobik aşk

Gelirsin nefesim kesilir
Gidersin nefesim kesilir
Öpersin soluğum kesilir
Bir bakışına alaşağı olan ruhum çaresiz..

Arzuhal

Kusursuz intiharlar yaratmak istiyorum hanfendi Manasız anlamlar kurgulamak belki  Anladığım kadarıyla anlaşılmak istiyorum Bu zor kaygan ze...