31 Aralık 2017 Pazar

Çocukluğum gibisin
Tüm özlemler sana..

UMUT ÇİÇEĞİ..

Ömrün kışında karda boranda sereserpe yatarken gökyüzüne bakıp baharı düşledim.. düşledim de öyle dayandım. Ömür dediğin mevsimler gibi çıkmaz mevsim yok. Bazen çetin bir kışın sonunda hayat sizi verimli bir baharla karşılayabilir. Ve avucumda ki bu umudu toprağa ekmek istiyorum çoğalsın istiyorum..

BEN OTURMAYAYIM..

Konuşsam şimdi canınız sıkılır
Ben konuşmiyim hiç
Ağzımdan ay ışığı filan fışkırmaz şimdi
Duymak istediklerinizi söylemem
Moraliniz bozulur
Girerim simdi toplumsal gerçekçi
Biraz patavatsız.. yüzünüz düşer
Aklınız karışır.
Seslenmezseniz otururum şurada biraz
Sonra kalkar giderim
Parmak uçlarımda muhabbetinizi bozmadan
Çiçek kıpırdatmadan.
...

30 Aralık 2017 Cumartesi

OLSUN TANRIM..

Değiştirememek..
Hayata sanki fazla burnunu sokmak
Yetmemesi yaşadığın hayatın
Birşey unutmuş gibi dolanmak
Yetersiz kelimelerim
Acizliğim
Hep bir şeyleri ayarlama mecburiyetim
Yetersiz mevcudiyetim
Sonuç değişmezliğim
Sağa sola dağılmış kalbim
Kitaplarım.. ah, kitaplarım
Ne çok yol aldık sizle
Ne kurduk, inanır mısın ne inandık
Çok inandık, fazlası zarar
Inanmaz olduk
Tozlu raflarda bizde artık yerimizi aldık..
Güneşe verdik rengimizi
Gençlere bıraktık umutlarımızı
Olsun Tanrım
Herşey gönüllerince olsun.
Onların bari olsun.

ANLAMSIZLIK BOYLARINDA..

Beynin sınırlarında yapılabilecek bütün düşünsel işkenceleri uyguluyorum şu küçük aklıma
Çarmıha geriyorum gecelerce..
Nabzını yokluyorum kalbin
Nevai türden akıl oyunlarıyla..
Kendini kusursuz sananlar geliyor zihnime..
Başladımı gene övmeye biri kendini
Uzuyorum.. uzaya bildiğim kadar
Kendi ezikliğimin, anlamsızlığımın boylarına
Kışı giyindigim ruhuma baharı anlatıyorum
Renk renk baharı
Asil papatyaları, badem çiçeklerini
Dalgasız, daldan dala, dalgın
Uzanıyorum sessizce uyandırmadan körpe bebeği
Giriyorum karanlık sabahlara..
Feci karanlık sabahlara
Gün ışığı umutsuzluğuyla
Nedensiz isteksizlerle yayılıyorum evrene
Zararlı bir gaz gibi.



SENEYEDE GİYERİM..

Lüks semtin gece kondusu
Kentselleşme dışı
Insan dışlaması
Yüzüm bir yokluğa, hep bir  arkama
Bulacaklarımı bilmem
Kayıplar işli zihnimde
Kurutulmuş beden, kokuşmuş beyin
Zararsız ısırmaz
Havlar havlar gider bir ses
Ne yaptı size bunca insan
Çok mu korktun sen annem
Çevresel kirlilik, içselleşmiş
Kendine sıvamış, batırmış
Gökkuşağı mı o, eteğindeki
Boynunda ki urgan
Sen mi aldın
Otuz yıl garantili
Sınırları, kelime hazinesi belli
Orta sınıf altı standartlar
Susuşlar tarihçesi
Döküntülü yaralar
Asgarî hayat
Sınırsız hayal dünyasında
Ruhuna iki beden küçük
Seneyede hiç giyilmez
Ruhsuz kalırsın insan..












YENI YIL AYNI HAMAM..

Rüzgâra, yağmura takılı kalmış
Güneşe vurulmuş bir yürek
Ufacık savruluşlar.. kontrollü belki kontrolsüz.
Yırtık ceket cebi kaybolmuş çakmak
Umut ekmeyip hayal biçmediğim
Koca bir yıl daha bitmiş
Yeni yıl mesajım filan yok
Gerekli makamlar versin demeçlerini.
O bildiğini okur zaten
Canımızı bile okur vesselâm
Dimi noel baba.


27 Aralık 2017 Çarşamba

VALS..

Askeri bir ciddiyet
Kraliyete yakışır bir asalet
taşıyan ezgiler eşliğinde, kafamda bir vals var şimdi. Marş, balo dansı karışımı..Gece gece.. hayrolsun.

Göz ister..

Yalancı gülüşleri gördünüz
İçindeki acıyı farketmediniz.
Farketmek fark yaratmak cinsinden meziyet, incelik ister.
Böyle yürek yemiş kalp ister
Anestezi işlememiş bünye ister.
O da sizde yok...


DÜŞÜNCELERİN GÖRÜNÜRLÜĞÜ..

Eskisi gibi dikkat etmiyorum kendime, iki senedir aynı montu, aynı botu giyiyorum.. sırtımda bir şair hüznü.. için için döküle  döküle dolaşıyorum kalabalıklarda. Aklımdakileri görüyorlar mı acaba diye bir tedirginlik kaplıyor hücrelerimi. iyice çekiyorum boynumu içime, kimse görmesin diye. Sonra saçmalama en yakınındakiler bunu sen mi yazdın inanmıyorum diyince.. biraz burulup, sonrada okunmuyormuş diye seviniyorum doğrusu. Halka arz ettiğim içimi unutarak.. ilginç bir ironi şu halim.

SABAHA KADAR BESIK SALLADIM..

Uçuşan cümlelerimi sigara dumanına buladım
Mevzu sağlık rakı yok
Kahveyle ağırladım kendilerini
Boncuk boncuk dizme arzusu dolu içim.. ipine geçiremiyorum harfleri. Ruh yorgunluğu, beden yorgunluğuyla iç içe geçmiş. Adımlarımdaki hükümsüzlük... Icimi dökmeden uyuyamamayı, misafirlikte uyuyamayan çocuk gibi huy edindim bu sıralar. Uyutmaz gayrı sabaha kadar..

GÖKTEN ŞAİRLER YAĞSIN..

Bir şair gelse karşıma güzel günleri vadetse inanırım hemen
Bir yazar götürse şimdi beni bastırılmışlıkları yaşatmaya düşerim gölgesine
Bir çiçek dursa karşıma, esansını sunarak sevinirim genç kız gibi
Güzellikler ihtiyaçlarımız mıydı
Bir güzellik yağsa şimdi
Şu ağır acı dolu devlet binasına.
Kana kana sevinç içse gece
Bu gece gökten şairler inse
Herkese fısıldasa en okkalı şiirini
Bebek gibi uyurum yeminle. Birkez daha çocuk olurum.

26 Aralık 2017 Salı

ÇOK KONUŞMAK

İç seslerini duymamak için sürekli konuşuyorlardı. Dinleseler kendilerinden nefret ederlerdi çünkü. Başkalarını eleştirmek kendilerinden kaçış yollarıydı.. artı kolay işti. Bense oturmuş içime içimin bokuyla oynuyordum. Hepsi bu...

BEN ŞÖYLE KADINIM..

Ben öyle kadınlardan değilim diyordu yan masada ki kadın iddiasız duruşuna rağmen..
Harbi ben ne biçim kadınlardandım sorusu ilişiyor aklımın kenarına..
Çok akılcı ve realistsin demişti insan tanımaya uzak kendini bulamamış bir ses
Sevgi dolu bir ses ise ruh üflediğimi idda etmişti
Tanıdık biri saf salak..
Anne yüreği hep çocuk ama güçlü bir kadın olduğumu
Daha korkak bir ses sinsi demişti uçmuştu kulaklarıma
Içimde ki ses kaç kez korkak diye fısıldadı..bazende sen bunu yaparsın!
Acıda neymiş senin için anarşist duyguları körükler demişti bir zamanda..
Kalktım masadan yeter bu kadar hasbihal diye söylendim
Ayaza karşı yürürken ^bu hastanede yürüdüğüm her yere parça parça yüreğimi bırakarak ilerliyorum^ diye bir söz düştü yere ağzımdan..
Sabahtan beri yaşadığım duygu boşluğunun tanımını bulmanın huzuruyla ellerimi sokup ceplerime başladım hava ayaz mı ayaz ellerim ceplerinde diye şarkı çığırtmaya.. ta ki ilâç kokularını alıncaya dek..


HASTANE ÖNÜ OTOPARK..

Allah Allah Allah sayıklamaları
Ağrıyor ağrıyor inlemeleri
Insanın ölümün kıyısında
Dünyayı izlediği yer gibi
Kendini belkide önlü arkalı en sorguladıkları anlar
Berbat ilaç kokuları
Lüzumsuz baş dönmeleri
Adım başı yaşlı gözler
Gaz çıkartma yürüyüşleri
Duyguların ani değişikliği
Aşırı adranelin yüklenen kalpler
Hemşirenin evinin kredisi
Makbul olan yemeğin diyeti
Bir ağrı kesici daha mı yapsanız serzenişleri
Kafaların dumanladığı
Çökmüş suratlılar, dualı dudaklar
Geçen narkoz etkisi
Çok şükür Rabbim sesleri
Yeni doğan bebek ıngalaması
Hastane önü otopark
Doktor bulsun dertleremize dermanı..

25 Aralık 2017 Pazartesi

HAYAT ZORUMA GIDIYOR..

Hayat bazen çok zoruma gidiyor derken yaptıklarınız, yapmadıklarınız, düşündüğünüz hatta düşündüğünüzü düşündüğüm zoruma gidiyor demek istemiştim.. Düşündüğü.. söylediği söz çok zoruma gitti diyecektim neler neler dedim işte.

*******

Herşeyi geçtim kendime tepki olarak doğmuşum.

KAYBOLDUK..

Standartlar yükselirken biz kaybolduk
Anlam arayışlarımız ondan
Solgun, yorgun.. sabırsız yol alışlarımız
Üstümüze çökmüş hayat
Yakamızda iki eli
Nefes almak lüks
İnsan kalmak zor
Duyarsızlaştırılamamış beyin
Herşeye tepki diye doğmuş
Kendi dünyasında sürgün
Duvarları elleriyle örmüş
Otoritelerce bellirli yaşamlar
Kdv si ötv sı ödenmiş
Beş liralık benzinle yol almış
Ağır yolcular bu yolcular
Masraflı sebzeler bu sebzeler
Hesabı ağır bir yaşam iki cihanda da..
Kaybolduk yaşamın içinde
Şu Mış gibi hayatlarımızla..

HAYAT BAZEN..

Hayat bazen çok şey
Boş.. bomboş
Ölürken tek, gelirken tek
Ahde vefalarda bir yere kadar
Hayat bazen çok yanlız
En yanlız
Kimsesiz çıkmaz bir sokak
Savruk insanlar her köşede
Hüzünlü..
Hayat bazen çok kırıcı
Acımasız bir çocuk
Alaycı..
Gezinen iğne içinde
Hayat bazen çok güzel
Içinde şarkılar söylenip, danslar edildiği bir şenlik yeri
Eğlenceli..
Hayat bazen ıyi ki
Zamanı durdurmak istediğin
Bütün saatleri kırmak istediğin
Hayatın bu kısmında duruyorum şimdi..
Sonrasını tahayyül etmek istemiyorum..
Korkuyorum en çok ben korkuyorum.

24 Aralık 2017 Pazar

ÖLÜ CANLAR..

Herşeyin ucu açık
Yoruma ve inisiyatife dayalı
Kağıtlardan okuyarak
Temize geçilmemiş eski bir dil
Güçlü olanın baş rolü kaptığı
Kapağı attığı
Biz verilen ufak figüranlık rolünü oynayıp
Çekip gitceğiz
Senaryo klişe
Kapak değişimi yeni ürün yutturumu
Dermanının içinde yanmak
Görkemli bir ateşin içinde
Sana göre, bana göre
Yaşamak yaşatmak formatlı ölümler
Ucuz, zaten ölü canlar
Kanatkar olduğunca
Aklının erdiğince..
Tabuta girince
Ve perde..


UZAKLAR..

Uzak kendimizden kaça bildiğimiz yerdir Lena.
Bu sebepten uzaklar na mümkün.
Gidemeyiz.
Hislerimi kaybettim sanki..
Merak etme fazla uzağa gitmez.
Gelir birazdan. Çok canın yanmıştır ondan.
Çöker birazdan ağrısı...
Lena bak bunlar hep çok sevme ağrısı.. Az sev.
Mümkünmüdür.
Bak bunu bende bilmiyorum..
Ama karşılıksız sevgi bitmeye en azından susmaya mahkumdur.

UNUTMA!

Seni yüz kere, bin kere öpsem doyamam
Icime katsam, o bile yetmez...
Boynunda ki kekik kokusudur huzurun adı
Ben aklımı yitiririm, yitirdim hani çokça.. seni unutmam.
Sevgin birikintisi benim bu ruhum
Düştüm narına, bi çare
Muhattabım.
Sen de hele, böyle güzel bakmasını, insana soluk olmasını nerden, nasıl öğrendin?
Ben göğüde, denizide senden bildim
Senden yazdım, senden okudum
Seninle baktım dünyaya.
Karanlığı gözünün yıldızlarıyla deldim.
Güneşim.. sıcağına sokulduğum
Taşarsın her yerimden
Konuşursun sen buram buram özgürlük.
Varlığın evrenin sırrını çözme dinginliği..
Ben kendimi unuturum, dağınık, karışık dolanırım
Amacımı yitiririm
Umudumdan düşerim her gün
Ama seni  ama seni
Ölsem unutmam
Bunu unutma.. beni unutma!

ELİMİ SIIRE BULADIM..

Ana ben elimi şiire buladım, geçmiyor..
Kelimelerce hırpalandım, gece gündüz
Üstüm başım hep söz içinde
Kızma bana.
Kafamda bir kalabalık susturamıyorum..
Kalbimi söktüm ben ana, elimde taşırım kıra döke..
Yorgunum ana çok yorgunum..
Ellerimi çarmıha mı gersem
Kafamı kuma nasıl soksam bilemiyorum..
Hayatın dışına atılmışım gibi
Bazen de magmasında gibi
İyi değil bu durum, ana hiç iyi değil 
Yatır dizine okşa dertlerimin başını tek tek 
Çocuk olayım ben bir kez daha
Öp yaralarımı çok öp
Geçsin ana.
Ana ben çok yalnızım.

23 Aralık 2017 Cumartesi

BIR GARİP ORHAN...

Bir yağmur birikintisi içim
Bir şair düşer...
Bir şairin bedeni gider
Fısıldadığı sözler dünyaya kalır
Garipligini hiç duyurmayız anasına
Gidemediği o limanda bekler
Giyemediği ceketini taşırım
Ölüm olur ama o garip şair ölmez
Sesler çoğalır kalbe düşer
Bir şair ölmez
Değdiği yürekte kalır..

BEN ÇOK YANLIZIM..

Ben ^çok yanlızım^ sözünden daha ağır düşmedi yüreğe hiç bir söz.
O nasıl bir bilmektir kendini
O nasıl bir acı.
Kıyafetsiz kelimeler daha da bir çaresiz, eli kolu bağlı..
Ağır sevme vebali
Gökyüzünü içinde taşıma yorgunluğu
Turp sıkılmış kalpler mi bu kalpler
Okumak sözlerden, anlamak gözlerden yanlızlığı mı
Hiç bu kadar ağır düşmedi bir söz yer yüzüne..
Böyle dağıtmadı hiç bir nükleer deneme..
Ben böyle daha duymadım üç kelime şiir..




Şiir

Şiir elini kana bulamak gibi geçmiyor..

22 Aralık 2017 Cuma

İKİ IYILIKDEN BİRİ..

Telefonu bir hayal kırıklığıyla kapattım
Sesi kulağımdan bir türlü gitmiyor..
Yüzümü soğuğa verdim
Donsun! donsun da kulağım
O ses de donsun sussun istedim.
Kalbim dursun istedim bir de
Iki iyilikten biri olsun istedim.

GİTMEK ÜZERİNE..

Uzaklar neresiydi acaba
Bulan varmıydı
Ben hiç gitmişmiydim birinden, bir yerden
Düzen bozanından..
Cesurmuydum şu hayata
Korkak, temkinli mi
Şu hesaplı kitaplı olanından
Sahi gitmek; fiziki mi ruhsal bir eylem miydi..
Ilk önce giden akıl, son giden anılarmıydı
Bir koku, bir tat, bir ses..
Belleğin dehlizlerinden nasıl gitmezdi..
Birden gelir mıh gibi çakılırdı
Çocukluk gitmezdi bir yere
Peki gençlik neredeydi
Yaşlılık dizleri sancılı tırmanamaz mı aklın duvarlarını
Kalır mı olduğu yerde
Sahi gidenler nasıl gitmişti
Düzen bozanından
Iki kere cesurdur insan gitmeye
Bir ömrün baharında
Bir de son deminde galiba
Sıyrılmış ya da hiç giymemişken melanet hırkasını..







HİÇLİK..

İddiasını yitirmiş yıllardan geçiyorum
ömrün son baharı mı bu..
Herşeye uzaktan.. bir o kadar içinden
Umarsız, yorgun..
Bir gecelik isyanlar, sabaha aynı ezik uyanışlar
Koleksiyoner; çocukken peçete, şimdilerde cümle
Her birşeyi unutan, hala şaşıran bir yanı hala şapsik
Acıya oluşan anarşist bir direnç
Bir sözle yerle bir hâlbuki..
Denizin ortasında cayır cayır yanan gemi
Ele gelmez bir tutarsızlık
Melonkoliden devşirme çok düşünme sonucu nihilist
Aklımda kalan kalpten vuku kocaman bir boşluk.



BIR HİKAYE...

İlla ki yazmak istiyorsan sustuklarını bir kağıda yaz dedi adam.
Kadın sonra sayfalarca, döküldü..

KALAN SAĞLAR..

Bir balgam oluşturdu yutturduğunuz laflar
Midemde gaza
Omuzlarımda ağırlığa
Benliğimde prangaya dönüştü.
Kâğıt kesiği sızısı var benim bu canımda
Sokak sokak aradığım inceliği bulamadım daha evrende
Zaten kırılgan ruhumu çaldım türküden türküye
Dedim tabip elleme benim yaramı benim yaram dökük içimde...
Bir baş kaldırı var en suskun ve siniğinden, ilmek ilmek dokuduğum.. baskınlar, kıyıl kıyıl duygular
Çivi söksün istiyorum çiviyi artık
Kopsun beşeri afetler
Kalan sağlar benim olsun
Varsa böyle birşeyler..






21 Aralık 2017 Perşembe

ÇİÇEK ÇİÇEK..

Kafam dumanlı, içimin rengi atmış gibi yazdığıma bakmayın pencere önüm hep çiceklidir benim. Gülsem bir en güzelde gülerim hani.. yıldızlarla fenerlerle süslerim göz bebeklerimi. Astım mı suratımı hele küfreder gibi bak orda bende hükümsüzüm. Haksızlığa, bastırılmış herşeye, zamansızlığıma dökerim bunca harfleri.

GÜNDEN KALAN..

Özgür kuşlar
Gözlere, boşluğa, tavana takılı kalan hayel
Sayın martılar.. saygılar
Eteklerime hunharca topladığım abuksabuk sözler
Silik suratlar, yüzsüzler
Kanadı kırık uçamaz ki düşler
Gidenin gitmişligini algılamayan zavallı kalpler
Siz kış güneşini bahar mı sandınız sevgili minik sarı papatyalar?
İstemeye istemeye yürüyen şu sarsak adımlar
Kısık bakışlar..
Kulağıma çalınan bir şarkının beni ta onaltıma götürüp bırakışı
Yüzümü huzurla sürdüğüm hafif rüzgar
Sevgiler..




20 Aralık 2017 Çarşamba

ÖĞRENMEK KOLAY OLSA..

Burada başka türlü yaşanmaz bu histerik gülüşler ondan..
Hiç birşeyin yetmez.. uzanıp aklın tutmaz elinden, bu nafile çırpınışlar neden.
Canına batırdığın kelimeler, sessiz muhabbetler
Subliminal arayışlar yeter
Öğren artık, bu kalbin ipiyle kuyuya mı inilir.. inilmez.
Öğrendim mi Lena.. cık, öğrenmedin. Bana benziyorsun öğrenemezsin kalbinin kanatları çok geniş..

19 Aralık 2017 Salı

HAYATIN MÖN EVRESİ..

Batmak çıkmak, kazanmak kaybetmek hiç birşey ifade etmiyor bana.
Yeni bir hikayeye dahil olacak gücü bulamıyorum artık kendimde.
Yaşlanıyorum galiba. Aklımı başıma, hayalleri koltuk altıma bir gazete gibi sıkıştırıp dolanıyorum hayatın en içinde. Kafamı gördüğüm, duyduğum herşeye yeni adlar, farklı betimlemeler yapma mevzusuyla fazla bulandırmış, yakmıştım devreleri. Sonum herkesi korkutuyor bendeyse herhangi bir merak uyandırmıyordu. Şerhem şerhem koparıp yediğim zaman beni bir doyuma da ulaştırmıyordu... bekliyordum kıyafetsiz bekliyordum perdenin kapanmasını.. mön mön.

ŞARAP OLDUM..

Hiç birşeyliğe çoktan fazlasını sığdırmış bir şaire ezdirdim yüreğimi bu gece.. şarap oldum..
Günden aşırdığım streslerimi döktüm vücuduma.. yara oldum..
Anlatmaktan vazgectiklerimin, terk ettiğim hayallerimin dibine çöktüm.. sessiz sessiz ağladım..
Küresel mecralarda dillendirilmeyen acılarımıza çare bulmayan dünya liderlerini esefle kınadım..
Gece karasına buladım dünyamı.. sarardım.. aklar yağdırdım saçlarıma gün ağırana kadar.
Melül melül süzdüm dünyayı son ışığını ben söndürene dek..

18 Aralık 2017 Pazartesi

TÜKENMIŞ UMUT..

Hayat bize yeterince âdil davranmıyordu ankarada dayılı üstüne üstlük nüfuzlu bir ailede doğmamıştık. Aldığımız eğitim bir boka yaramıyor,
Hayallerimizi haketmeyen insanlar yaşıyordu.. bunların bir bedeli olmalıydı... olmalıydı! gençler çabalamaktan yılıyor tükenmiş, kaybetmiş, yılmış dolanıyordu insanlardan kaçarak.. günler artık anlamını yitiriyordu. Hayallerine koşarken düşmüş ve anlamlarını kaybetmişti yüzlerce genç ve artık acıtmıyordu..

İstemiyorsa demek..

Gözlerim görmek 
Kulaklarım duymak
Ayaklarım durmak için herhangi bir çaba sarfetmek istemiyordu.
Herhangi bir olayın içine hattâ hayata bile dahil olmak istemiyordum.
Çekiciliği, gerçekliği yoktu bu evrenin. Yazmak sadece yazmak istiyordum ta ki beynim infilak edinceye dek.

KAÇINMA DÖNEMİ

Zaman ağrılı ve sancılı
Mesai saatlerinde ilerlemeden eriyip gidiyordu
Hep birşey var yapmam gereken ama unutmuşum gibi bir kafa karışıklıgıyla uçuşuyordum akrep ve yelkovan arası
Kelimeler canıma battığından beri uzun soluklu bulunamıyordum kitaplar diyarında
Kısa ağrılı şiirler ve dergilerle besliyordum ruhumu
Yine vakti gece etmiş aklımın aydınlığı altında dönüşüyordum sayfalara..  yazdıklarımı bile tekrar okumaktan kaçındığım bir dönemindeyim hayatın
Atıp kaçma hissi bu
Dönüp bakmama dürtüsü
Bariz bir kaçınma dönemi..

BAŞ ÇATLAMASI..

Bütün köprülerini atmışken hayatın
Karşıda bırakmışken yalakları
Sırtımı çevirmişken herşeye
Tenimde yaralar açmışken
Başımı vura vura
Içinden düşürürken cümlelerimi
Ağrılarımı dindiremediğim
Sindiğim gecelerde
Karanlığın sabah diye yutturulduğu zamanlardan devrik bir şekilde, ellerim yaralı.. aklımı yıkayıp, kurulayıp, asmış  oturup izliyordum dünyayı
Yüzüm buruşturup, gözümü kısaraktan..


SAÇMA DİZELERİM

Bütün bu yazdıklarımdan ve kendimden sıkıldım artık
Canım hiç bir insanlik hâlini çekmiyor
Nefesim bile sırtıma bir hançer gibi düşüyor
Bütün duygulardan ve insanlardan çokça hissetmekten yoruldum artık.
Kendi sesime bile tahammülüm yok
Denize, martıya bakmak istemiyorum
Iğrenç ruh halimle onları da kirletirim diye korkuyorum
Niye ben diğerleri gibi yaşayamıyorum
Herşeyi batırıyorum tenime
Çok canım acıyor
Yoruldum bu iç döküntülerinden
Kendimden.


Havada kasvet..

Ruhum çıkacak gibi burda
Aslında görüyorum bütün ruhlarda dar bedene
Havada zehirli bir gaz gibi sıkıntı, gerginlik karışımı bir şeyler dolaşımı var
Boğmuyor yok etmiyor süründürüyor...
Bunca kasveti arttırmaya yeterli bir ses..
Düşünme ve mantık dedi de
Ne kadar eğrelti durdu be o ağızda.
Hava daha bir ağırlaştı ve bütün ruhları ele geçirdi sanki..

17 Aralık 2017 Pazar

MUAMMA BEKLEYIŞLER..

Ne beklediğimi bilemiyordum burada
Ama gelecek gibi bekliyordum her gece..
Ne o geldi, ne ben ne beklediğimi bildim.
Böyle böyle mevsimler, içim de geçti gitti..

UNUTULUR..

Biz asla unutmam dediklerimizi unuttuk
Bitmez dediklerimizi bitirdik
Yapmam dediklerimizin baş kahramanı olduk
Olmaz dediklerimizi senaristi
Nankördük,
Çiğdi etmediğimiz süt
Küçümsediklerimizdi yaşadığımız.

TEMCİT PİLAVI..

Temcit pilavı gibi ülkem gündemi
Albenisini kaybetmiş klişe dizilimler
Bir tiyatro kurgusu aynı
Artık içimin çekmediği
Kelime dağarcığı dar bir dünya
Yeniliği hazmedemeyen
Hep bir gebe, hep bir topal
Arkasından inip ittirdiğimiz
Soluk soluğa götürdüğümüz
Tabut tabut zamansız bitirdiğimiz
Daha taksiti bitmemiş
Vergisi ödenmemiş bir hayat..

YA İÇİMİZ SUSARSA..

Asıl içimiz susarsa ne bok yiyeceğiz
Kim dinler bunca saçmalığı
Kim dur yapma sende kalsın der
Kim dağıtır kim toplar bizi
Kim göğe bak nefes al der
Nasıl dökülürüz
Kim kafamızı karıştırır
Kim kaçmış balonların peşinde koşturtur
Kim bir küçücük aslancık şarkısını mırıldanır..
Ya içimizde giderse..

YIKIK DÖKÜK..

Yoğun bir kuşatma altında duygularım
Gem vuramadığım acılarım
Bardaktan boşalırcasına dökülen içim
Ruhumun dehlizlerinde düsledigim aydınlığım
Yaralarıma sürdüğüm şiirlere karşıda duyarsızlaştırma yaşayan sökük kalbim
Kurtulamıyorum kendimden.
Hep bir eksik hep bir fazla
Bir çelişki sarmalı
Bak yine aynı duygu durumu
Çekiliyor canım
Tatlı bir ölüme geçiş gibi..

YERLEŞİK HÜZÜN

Sallanırken hayatın sarkaçında baş aşağı dizdim ben bu dizeleri
Çakıldım kimi zaman tepe üstü
Anladım hayat birazda çakılmakmış dip şart zirve umutmuş bir nev-i
Kiminin gökte kiminin yerde aradığı
Asıl içte olanmış..
Bütün yediğim kişisel gelişim zırvaları geliyor aklıma
Yüzümde yine o müphem çizgi
Bahar gelmiş dönemi hayatın
Ne kadar mevsimlere benziyoruz
Mevsimselleşiyoruz..
Ben hüznü baharı sırtlamışım galiba
Süzerken aklımdan dünyayı
Gözlerimden hissettim
O yerleşik hüznü
Bu arada gerçekten yerleşik hüzün hüzün sayılmazmış
Ötelediğim bir soru daha dikildi karşıma.
Belkide hüzünsüzümdür...



16 Aralık 2017 Cumartesi

DEĞMEYİN ONA..

Onun balonu uçup gitmiş
Onun kalbi çizilmiş
Onun sesi kısılmış
Onun dalı kırılmış
Onun ömrü çalınmış
Hayalleri hep su almış
Soru sormayın ona.

BULDUM BULDUM!

Kaç kadehten sonra sarhoş olunurmuş onu buldum. Mutsuzlukta doz aşımı  gerekiyormuş. Lan ben mutsuz filan değilmişim yatay dikey hikayeymiş bir biraya bir paket gömdüm dünya dönüyor sızacak gibiyim. Sarhoşum ben!!!

YÜREĞİM SÖKTÜN..

İçimin bütün kandilleri söndü
Dünyam karardı bir anda
Bu gidiş nasıl bir gidişti ey sevgili
Canıma basa basa
Kalbimi eze eze
Böyle mi olacaktı
Bu kadarmıydı gülüm
Kaydı gitti ömrüm elimden
Senin o kapıdan gidişinle
Kalmadı takat mezara döndü beden
Soldu bütün çiçekleri ömrümün
Kaydı yıldızları göğün
Sustu kuşları ağaçların
Ben döndüm ocağı sönmüş bir viraneye.
Yüreğimi yerinden kazımak, söküp atmak istedim
Bu nasıl bir acıdır Tanrım
Bu nasıl bir yangındır durulamaz önünde..


SEN YOK BEN YOK.

Ben sürüyemem bu canı
Ben taşıyamam bu canı
Madem sen yoksun bende
Ben hiç olurmuyum tende
Ben yapamam sensiz
Yaşayamam nefessiz
Sen benim gençliğim
Sen benim ömrüm
Sen benim sonum olursun
Yaşayamam soluğun olmadan
Unuturum tüm bildiklerimi
Kara cahil olurum birgün de
Biterim..
yazık olurum
Ben sürüyemem kendimi
Kaybolurum evrende
Hiç olurum.


ANNE BEN...

Anne ben becereksiz miyim 
Kötü bir çocuk muyum anne
Neden ben uyumsuzum
Sen bilirsin anne
Neden canımı çok acıtıyorlar
Kalemimin mürekkebinden neden hep acı akıyor..
Beni niye kandırıyorlar anne
Neden bu kadar güveniyorum ben insana, insanlığa
Dediğin herşeyi harfiyyen dinledim
Yalan konuşmadım hiç 
Başım beladan kurtulmuyor be anne
Insanlar doğruyu duymak değil ışine geleni duymak istiyormuş meğer..
Sözlerim hep mi hep davacı benden
Ben akıllanır mıyım anne..
Sen bunu da bilirsin
Söyle anne ben akıllanır mıyım...
Bir de şey anne ben neden böyle acı şeyler yazıyormuşum..
Ben hayata tutunamaya çalışıyorum anne.
Yine anlamıyorlar be anne.



15 Aralık 2017 Cuma

BASTIRILMIŞ SÖZLERİM..

Havada kalan laflarım
Yarım yamalak şiirlerim
Toparlanamayan kelimelerim
Bastırılmış sözlerim
Sonunu getirememe muhabbetim
Olmamışlığım, hamlığım,
Çok gaza gelmişliğim
üstüne bir güzel yanmışlığım
Dökük içim,
Canıma teğelli ruhum
Beceremiyorum..

KIPIRTISIZ..

Sıkı bir urganla bağlıyken yere
Elim kolum kıpırtısız
Kuşlara şiirler yazma girişiminde bulundum
Girişim dedimde ipim geldi aklıma..
Kedilerle takıldım bu gece ciğerci ciğerci dolaştım
Doyuncaya dek..
Eve geldim bitkin ve tok
Nerden esti bilinmez
Uzun zaman sonra aynalara baktım
Gerçek bir mânâda..
Ayın şavkı vurmuş sandım saçlarıma
Saydım yaş otuz.. içime baktım daha dokuz
Canım sıkıldı ,isteksiz bakışlarla süzdüm hüznümü boydan boya
Gittim yatağa çektim ayı başıma kadar
Çekildim huzurundan dünyanın..

AH'SIN DÜNYA..

Başımdan aşağı hümanisttik pozlar döküldü
Ah insan seviciler
Hepimiz yaşamak ve yaşatmak için varız dimi
Sularken ölüm topraklarını
Ana göz yaşları ana ağıtlarıyla
Boynun düzelmez dünya, boynun düzelmez
Bunca acıyla senin boyun da devrilmez dünya
Kocaman bir AH sın dünya kocaman bir mezar.


AĞLADIM ANNE..

Damla damla düştü yüreğimden bir parça kâğıda
Bir türkü der beni öldürende yoktur din iman...
Aktı gözlerimden acılar
Gencecik çocuklar düştü ölüm kokan toprağa
Ne uğruna.

14 Aralık 2017 Perşembe

AKLIMIN İPİ..

Kurunun yanında yanan yaş idik
Psikolojik savaşların gazisi
Elimizde tutulan her şeyin ödenmiş var elbet bir bedeli
Armut pişip düşmemiş ki hiç ağzımıza
Ağlamadan meme bile vermemiş anamız bize
Kolayına yok denmiş
Işine gelirse..
Şükret bunu bulamayanda var miti
Mezarlıklar yerim dolmaz diyen insanlarla dolu dedim..
Yine içimden...
Parmağını yalarmış bak bal tutan
Yalakta gemisini yürütürmüş yalaka kaptan
Bildim..
Ama yine bildiğimi okudum
Geceleri hüngür hüngür meczup ruhum
Gündüzleriyse de kıl aldırmaz burnum..
Ben aklımın ipini elime aldım





AY KOYNUMA..

Düşüncelerime vuran gün ışığı tedirginliği
Sadece geceleri görünme arzusu
Korkarım ben günün şavkından
Insanın dallamasından
Yürek yer, korku kusarım
Olmazlar dolanır paçalarıma
Aralarım perdesini karanlığımın
Ay ışığı alırım koynuma
Ah küçükken okunmamış bütün masallarımı dinlerim her gece
Annem girmiş gibi odaya saklanırım yorgana
Kimse görmesin isterim yaralırımı
Işığa tuta tuta..





BİR FİKRİM VAR..

Çalmayan alarm kurmuşum yine
Çalacak hala bekliyorum
Ilerde birgün zannımca..
Olmayacak düşler kurdum yine
Bin kere tasarladım kafamda
Ay' a çıkmak, yıldız toplamak gibi
Ufak şeyler..
Bir ipe bakar olay
Kesin çıkarım..
Küreselleşen dünyada kaynaşmaya önem veriyorum
Yerekürel fikirler üretiyorum bu sıralar
Marsta fasıl gecesi yapmak gibi küçük bir organizasyon peşindeyim kaç gecedir
Rakısı, köftesi uzaylı kardeşlerim yansın gezegen formatında
Türküler dinleyip kadeh kaldıracağız sevgili dünyalılara
demini aldımı da gece
Sonra binecez araca, çıkacağız ay a
Sen dünyayı izle yar bende seni türküsünü mırıldanarak
Cila yapıp sızıp kalacağız dünya manzaralı...





13 Aralık 2017 Çarşamba

HİSTERİK İÇİM..

İçim içime acıdı..
Birgün bir bakdım ki;
Içim içime sığmadı
Sonra
İçim içimi fena yedi..
Birden
İçim içime güldü, deli gibi güldü ama
Sonra ben ne göreyim
İçin için dökülmüşüm..
Hepsi bu..


TOY AKLIM..

Aklımın elinden tut.
Kaçtı kaçacak..
Al karşına konuş onunla
Zoru nedir benle 
Sen bir sor hele..
Çıkıyor bak hemen tepeme..
Atıyor hemen tası, tarağı 
Bir dur de şu toy kafaya
Sever seni, sen söyle hele
Bak gör nasıl ınanır
Nasıl da gelir yola..



AİTLİK..

İnsan hiç bir yere ait değildir
Bazen kendine bile..
Daha fazlası ve olmazların peşinde bir mahlûkat..
Nasıl bir aidiyattan dem vurabilir ki.


12 Aralık 2017 Salı

BURALAR HEP MASKE

Öldürmez.. güldürmez
Hani sıksan kurşun geçirmez
Bunlar hep çok hissetme belası
Boyun vebali
Hiçlik dibi sıyırma
Falezden atlama düşünceler
Yürek paramparça
Sorsan hiç birşey yok
Tek parça..
Hani yiğitliğide söz getirmez
Son bir adım kuyruğu dik tutmaca
Gece yastık sulamaca..
Umut ıslatmaca .



GECELERCE..

Bir türkü ağrısına
Sol tarafıma yatmışım
Dayak yemiş gibi güne kalkmışım
bugünde her neyse beklediğim geceleri
Yine gelmeden
Nafile, yorgun..
bulamadan gerisin geri
Yarı ölüme yatmış
Ben hep bu hayata
Üstü açık sıza kalmışım..

BILDIGIM ZAMANLAR..

Hayata ukala olduğum
Ayak dirediğim
Çok bildiğim az anladığım
Dağlar denizler aşarım dediğim
Sen dur bakim ben bitti demeden bitmez dediğim
Herseyi yapıp herşeyi olabileceğim düşündüğüm zamanlar...
Ne güzel zamanlardı be..

SAKIN GELME!

Gitmeye mi geldin
Gelme!
Geçme o eşikten
Gelme kıyılarıma
Düşme sakın tekrar aklıma
Bu sefer dayanamam
Bu sefer taşıyamam
Ölürüm anlıyor musun
Ölürüm!
Gelme! yaklaşma!
Kal olduğun yerde
Bir adım daha atma
Geçme sakın o eşikten
Zor susturdum yürek hıçkırıklarını
Yeni buldum uykularımı
Gelme..

Yaşam alanım..

Kıt kaynak yarattığım yaşam alanım
Kitaplarım, kahvem ve çiçeklerim
Geçkin tütünüm
Bir ayağı hep çukurda yüreğim...
Yağmaya hazır göz yaşlarım
Şiir artığı cümlelerim
Şairlerim yazarlarım
Hayatla baş başa müziklerim
Firarı ruhum
Bozuk aklım
Bir balkonluk hayatım
Ha biten yılım, ha gelen yılım
Beklentisiz duruşum
Saçımın akı, aklımın zoru
Deli zırvası sözcüklerim
Hepsi bu..





KÖRLÜK..

Yüreğin sesi kısılmıyor ki
Ben seni nerelere bırakayım ey arsız gönlüm
Allah'tan yürek dilinden insan ahvalinden anlayan az
Seni burda kimse görmez
Kendilerinden başka hiç birşeyi fark etmez bu insan evladı
Imdat diye bağıran ruhları kimse duymaz
Vücut dilinden anlayanda pek yok
Anlasa ne fark eder...
Ne fark eder.. seninki de laf olsun
Kim duydu kimi milyar yıldır
Boş ver.. böyle kalsın
Dimi palyaço
Dimi ömür hanım..
Dimi olric.



11 Aralık 2017 Pazartesi

SEN ZATEN ŞIIRSIN!

Seni yazmama gerek yok
Sen zaten şiirsin
Şu dudaklar bir bakıyım
Kesinlikle cemal süreya'nın kaleminden
Gözler Ahmed Arif kesinlikle..
Maviye çalar çünkü
Kuş koymuşlar yollarına senin
be adam..
ben seni yazamam
Büyük üstatların kaleminden
düşünmüşsün sen kâğıda..

SON SES..

Belki okunsun diye yazılmış
Hiç okunmamış
Duyulsun diye atılmış
Ama duyulmamış
Yasak elma, cenneten kovulma sebebi
Gizli dinlenmiş bir türkü
Sesi kıstırılmış bir şey
En çok sevmiş belki
İnanmış mutlak bir inançla
Belki de inanmak istemiş
Anlamış tepeden tırnağa
Anlatamamış..
Zamanları aşmış zamasızlaşmış
Tamda istediği gibi
Kulaklarda bir fon artık
Hayatın her sahnesine düşen
Tutunmak imkansız hayata
Tutunmuş insanlara
Sesi yürekler de son ses insanlara
Selam olsun.


10 Aralık 2017 Pazar

İNSANLAR LAZIM..

İnce şeyler lazım
Naif dokunuşlar
Sıcak gülümsemeler
Halden bilen
Neden diye bilen insanlar
Bir çiçeğe su vermiş
Bir çocuğun saçını okşamış
Doğan günü selamlamış
Kalbi gören, seven
Egosu boyunu aşmamış
Su gibi..
Şiir gibi insanlar..


UÇAMIYORUM SAYIN OKUYAN..

Toparlayamıyorum
Dağılıyorum
Düşüremiyorum yakamdan hüznü
Kuştur, kelebektir hikâye
Ben uçamıyorum.
Çivi gibi çakılı duruyorum olduğum yerde
Uçamıyor, herhangi bir uçuşu da hatırlayamıyorum.

ÇOCUK..

Yazmak saçmalamaktır biraz inan bu hayat saçmaladan çekilmez hani.
İnsan çoğu zaman bilmez ne yapacağını, hayatın neresinde olduğunu, kendini ne beklediğini.. hayat bu pekte kestirilemez ki, sorun yok yani sakin ol hele de Türkiyedeysen. Bildiğin dil yetmez anlatmaya derdini.. olur bazen hayat çok gelir de dile gelmez işte. Aklından zoru olmayan da pek bir sığdır zaten, hislerinin derinliğini gösterir.. Gözünün ardına birikir bazen yaşlar, bırak aç kapaklarını acılarını sel alsın götürsün.  Selden sonra inan sen daha bir kendinsin..

9 Aralık 2017 Cumartesi

DOKUNMAK İSTEDİM KALPLERE..

Bilmediğim acıların başını okşamak istedim
Gece ağlayanların gözlerinin yaşlarını silmeyi
Sessiz çığlıklara kulak kabartmayı
Dinlemek sabaha kadar dinlemek istedim acıları kalbinin duvarlarını zorlayanları..
Anlatmak ıyi gelir, rahatlasın istedim
Öpmek istedim buz tutmuş her ne varsa
Merhamet yağsın istedim az da olsa
Doyurmak istedim aç ağlayan bütün bebeleri
Beslemek sütümle beslemek..
Şiirler okumak istedim ben bu gece
Tüm şehire...


GÖRDÜM BUGÜN HEPINIZI

Akvaryumda balık şapsiklikleri 
Sıladan uzak gurbetçi özlemleri
Çayı şekersiz içen insan havaları
Bir şarkıda kalbi asılı duran kadınları 
Bir çocuk merakı, dokunma dürtüsü
Elleme yavrum diyen anası 
Ya sabırlar çeken babannelerin sabrısı 
Hayat kendini kapak yapmış adam arsızlıkları 
Farkının farkında olmayan canım kızlarımız
Aşk acısıyla kalbini oyan butun insanlarımız 
Biraz şundan birazda bundan diye gezenlerimiz 
Kahvede memleket kurtaran efelerimiz
Şafak sayan ana kuzularımız
Don almış seralarımız, yolları kapanmış köylerimiz 
Göbek atan ablalarımız
Gün yapan teyzelerimiz 
Sınavın kaygısı yüklü gençlerimiz 
Sosyal medya mevzularımız 
Gecenin karasını sabaha da çalmışlarımız 
Kendi kendine konusanlarımız 
Evde yemek yapan annelerimiz 
Ayın sonunu getiremeyen babalarımız 
Komşudan gelen kızartma kokularımız 
Trafikte bunalmış insanlarımız 
Gördüm bugün hepinizi..




PENCERESİZ RUHUM....

Günün en güzel saatinde gelen virane duygu durumları
Istediğim olmayınca hemen vazgeçmelerim
Sigaranın hattâ hayatıma giren her şeyin bokunu çıkartmalarım
Omzumu iyice çökertip gömülmelerim
Midemin inen suyu bile duyarlılığı
Kilitli kalmış mevcudiyetim
Penceresiz kalmış içim
Akıl oyunlarım
Isıtmayan güneşim
Isteksiz isteksiz etrafa bakınmalarım
Soğuk duruşlarım, gidip gidip gelmelerim
Ortamlara aidiyatsızlıklarım
Kaçık ruhum...
Ne kadar yaşarım ben böyle artık..


8 Aralık 2017 Cuma

HAYAT NOT DÖKÜMÜNE BAKMIYOR YALNIZ..

Serbest piyasa ekonomisi
Mikro ekonomik dengesi
Benim tutturamadığım dengem
Namı değer gayrı safi yurt içi hasılası
Fallik dönemi, gelişim psikolojisi
Kızarsa şimşek atan Zeus, ciğerini kartallar yiyen ilk asimiz prometheus
Ortalama Türkiye ye gelen turistin sayısı
Komşunuzuda alın gelin turizm kalkındırma kampanyası
Turizmin pazarı, pastanın en büyük  payı
Selamlar, saygılar maslow amcam
Neo klasikler, post modernler
Inovatikler, russian people' lar
Vergiciler, yatırımcılar
Verimli çalışma yollarıymış
Ay güldürme beni
Sonuç dam üstünde saksağan
Salçalı ekmek valla
Umduğum bulduğun, hamdolsun
Gam dolsun yani.. yani hocam.

Halka açık kalbim..

Yanık türkülere vurduğum ruhum
Sahibinden perte çıkmış yüreğim
Umarsız pozlar kesen bedenim
En güzel gülen yüzüm
Çökmüş içim
Şiiri merhem bilmiş canım
Maskelerim
Içi halka açık kalbimle
Inandirmaya çalışmalarımla
Duruyorum gün batımına karşı
Üşümüş ellerim ceplerimde
Yolcu ediyorum onu taki kapıdan çıkıncaya dek.

BAŞIMI KOYDUĞUM DİZELERİM..

Hayatın her verdiğini yüzüme çarpması
Bütün ışıklara yakalanma becerim
Çıkmaz sokaklar ihtisas alanım
Kötüyü çağırma rivayetlerim
Çağlarca kendimi arayışım
Orta-doğu düzensizliğim
Kurutulmuş, günlenmiş hislerim
Gecelere sığınmışlığım, gündüzlerle uyumsuzluğum
Geceyi tana ulaştırıp kaçışım
Kafamda ip atlayan fikirlerim
Doğaya sonsuz saygım
Dizelere başımı dayayıyışım
Yarım kalmışlık durumlarım
Önerilmiş bir şeyler hissi
Unutup bakmadığım..
Içimde ağırladığım konuklarım
Darmadağın hep cümlelerim..
Orda burda kalbim, aklım..






DUYURU..

Sabaha kadar çektiğim mide ağrılarının içinde hayat midemden ibaret gibi gelmişti. Kalp ağrısı da böyle bişey işte o sancı geçinceye kadar hayat kalp ağrınmış gibi geliyor. Aslında atalarımız bunuda düşünmüş ağrı nerdeyse can da ordadır diyerekten. 
Şimdi ben buraya nasıl geldim niye geldim onu da unuttum. Yalnız mide ağrısına ilaç yapan bilim insanlarının kalp ağrılarımıza da çare bulması dileğiyle ( sayın ısviçreli bilim insanları çok tembel gördüm sizi).

BİZ HALLAEDERİZ..

Herşeyimiz var aslında kendinizden başka. Güçlüyüz yaparız aslında; yenilgimizde, acizligimizde, zulmümüzde kendimize. En büyük zararları biz verdik, en iyi biz üzdük bizi. En çok biz vaadlerde bulunduk, ellerimizle arzulara biz teslim ettik.. kimseye ihtiyacımız yok bizim acı için. Aklımızla kurar oynar, inanır üstüne bir güzel de üzülürüz... Biz hallederiz.. kendi kendimize.

7 Aralık 2017 Perşembe

ANLIYORSUN DEĞIL Mİ..

Ama hayat, dimi.. dedikten sonra oluşan o sessizliği doldura bilirim bugün. Ukde gibi dikiliyorum hayatın ortasında.. keşkeler biriktirmişliğim de yoktur hani. Bildiğimi okumuşluğum çoktur,  yanılgısı da..
Kışın ayazına yüz sürsem resetler mi beni. Dik dursam, bağırsam, titremesem, öz güvenli bir kesinlikle götürsem sigaramı ağzıma.. dikmesem ceketimin yakasını, kambur durmasam hayata karşı.. tırsar mı ayaz benden? Isıtır mı güneş.. yetisir mi bir umut kış güneşinin altında. Düşer mi dilimden hava ayaz mı ayaz, ellerim ceplerimde  şarkısı.. anlıyorsunuz değil mi... vazgeçmiştik hani anlaşılmaktan?
...

6 Aralık 2017 Çarşamba

YIRTIK PALTOLU ÇOCUK..

Zamansız bir çocuk
Yeni nesil Rus edebiyatı karekteri sanki
Boş sokaklarda meczup dolanan
Evlerde ki sessizliğin seslerini duyan
Şiirler dökülen dudaklarından
Ceplerinde güzel sözler taşıyan
Sevdiği kıza sakladığı göğsünde mendilimsi
Dünyaya söyleyecek çok sözü olan
Gölge gibi aramızda gezinen
Bütün evreni kaplayan bir çocuk
Dedim ya yeni nesil bir Raskolnikov
Vicdanı elinde yaşayan
Göre bilene denk gelmesi dileğiyle.


DAHA ÇOK ERKEN..

Vazgeçmek için çok erken
Dur bakalım daha kaç patikadan geçecen
Kaç çıkmaz sokağın önünde yeni yollar düşlüycen
Çok toysun umutlarını asmak için
Sen daha küçücüksün
O koca gövdeye gizlenmiş korkak gözlerle seni izleyen ufaklığı korkutma artık
Hadi! Tozunu silk üstünün ve kalk.


MÜMKÜN MÜ...

Bir çocuk berraklığıyla göre bilmek hayatı
Hesapsız atmak adımları
Bodoslama yaşamak
Stratejiklerden uzak durmak
Aynı dilde konuşmak
Aynı anda şiirler yazmak
Yıldızlara tutunmak
Sınırları altüst etmek
İnanmak hep inanmak..
Böyle çok inanmak
Kırılmadan.. kırmadan
Mümkünmüdür yaşamak sayın Tanrı.

MÜLTECİ BİR ACI..

Bilmediğim bir dilde acı çekiyorum sanki
Anlatamam.
Canıma batan bir kıymık parçası
Gezinen içimde..
merkez üssü kalbim
Dağılır bütün vücuda
Arçcı bir titreme
Yavaş yavaş korkutarak süre gelen
Yerle bir etmeyen
Hani huzurda bırakmayan insanda
Bilmediğim bir dilde
Tedirgin eden, dile gelmeyen
Yabanıl, anlayıpta anlatılamayan
Derin düşen..
Mülteci bir acı..

5 Aralık 2017 Salı

SERESERPE..

Bütün dengesizliğimle yazdığım kelimelerin içinde kayboluyor
kağıtta düşük ve eksik,
sereserpe  duruyordum
Yanlış imla yanlış dizilimlerle
Duyduğum her inlemeye kalbimi çeviriyor
Davlumbaz gibi ciğerlerime çekiyor
Hayatın şiirsel bir acısı olduğunu biliyordum
Bu kadarların bir bedeli olmalı biliyorum
Ölmek mi bazen ihtiyaç duyuyordum
Çabuk tükeniyor çabuk doluyor
Kağıda düşmeye hazır
bir elimde kalem
Bir elimde çuvaldız
Rüzgârın önüne düşüp, savuruyordum harfleri
Kalanlarıyla bulgur pilavı yapıp
Yiyordum..

KORKAK!

Yaşamaya, sevmeye korkak insanlardan uzak durun. Onların kendine hayrı olmaz ki ki kalbe hayrı olsun. Üzerler.
Kalbinize mukayet olup nereye koyduğunuza dikkat edin gençler kırarlar!
Acıtırlar üstüne basıp geri bile bakmazlar.
Ne diyim Tanrı sizi aşkla kutsasın.

KİFAYETSİZ DURUMLAR SARMALI

Bu ne çok acı ama
Bu ne kadar da bu kadar olmaz ama
Bu nasıl bir kifayetsizlik
Bu nasıl bir haksızlık
Bu nasıl bir ağrı ılgıt ılgıt sancır
Yürekden kaynar sular boşalır
Dillenecek gibi durmuyor
Kalem tükeniyor
Söz bitiyor
Hayat donduruluyor
Kıştı.. ve üşütmüyordu
Durum elzem
Ve bunu kimse görmüyor senden başka..


4 Aralık 2017 Pazartesi

BİLDİNİZ Mİ...

Eteklerimden kuşlar havalandı
Saçlarım rüzgara karıştı gitti
Yıldız tozu üfledim üzerinize
Gördünüz mü..
Şarkılar fısıldadım kulaklarınıza
Masallar anlattıp sokak çocuklarına
Ninniler söyledim tüm şehire
Duydunuz mu..
Sizi yalanlarla uyuttular
Hergün diri diri gömdüler
İstatistiksel bir rakamdan ibaret oldunuz
Bildiniz mi..
Siz kadın çığlıklarını,türkülerini Duydunuz mu?







YOL BOYUNCA...

Sarp kayalar, ağaçlar, yollar geçti
Far ışıkları arasından hayatın sonu
Ufuk çizgisinde yaşamak
Kitabın ortasına kalbimi kurutup koymak
Omuzunda son nefesimi vermek
Gülerek bakan gözlere minnet
Şuracıkta sızmak
Insanlardan olabildiğince kaçmak
Dağ başkalarında tütmek
Şarkının sözlerine kalbimi asmak
Herhangi bir yerde inmek
Otogarın birinde kendimi unutmak
Varlığımı inkar etmek geçti içimden
O yol boyunca..






3 Aralık 2017 Pazar

UYANMAK İSTEMEDİĞİM ZAMANLAR...

Uyanmak ve bu hayata dahil olmak istemiyorum.
Fütürsuzca yaşadığım hayat beni üşütüyor
Azıcık ölüyorum sanki
Ellerim ayaklarım buz, kanım çekiliyor
Uyanmak istemediğim, dışarı çıkmak istemediğim günler gittikçe artıyor.
Aklımdan geçenleri bilseler deli derler
diye kaçıyorum.
Sığ sularda boğulmaktan korkuyorum belkide
Derinine iniyorum herseyin.
Kimsenin beni üzmesine de gerek yok aslında..
Ben kendi kendimi üzüp geliyorum zaten
Icimde Titanların savaşı
Ve ben her gece malup giriyorum yatağa..
Acılarla sızıp kalıyorum.
Çuval gibi kalkıp
Öğlene biraz uyanıyorum
Başlıyorum yaşamaya çalışmaya.


SALAK

Oturdumda salaklığıma yandım..
En çokta bu hayatta ben ona yandım.
Bu dünyaya ait değilim
Bak beni çok eziyorlar diyorum ya
Onu bir kez daha anladım..

İÇİM GİTMİŞ...

İçim bile benimle konuşmuyor
Öyle tenha bir sessizlik
Ya bıktı ya da sıkıldı benden
Çekti gitti..
Kolay mı herseyi sorgulamak
Kafaya takmak
En iyisini yaptı.
Kolay mı tek bedende iki kişi yaşamak.
Canımda sıkılıyor şimdi
Uykumda geliyor sıkıntıdan.
Bak hala tek kelime etmiyor
Geleceği yok..
Neyse bende susayım bari.

ÇOCUK KANDIRAN...

Yalancı bir güneş, çeldirici
Baharı anımsatan, akıl bulandıran
Çocuk kalan yerlerini kandıran
Kış ortasında yazlık forma
Sokağa topa koşturan
Badem çiçeklerini aldatan zamansız açmaların katili
Umutumsu ama değil
Şair yüreği hoplatan
Adı üstünde yalancı güneş..
Yalancı bahar çocuk kandıran
Kış bahara kaçmış. .
Hepsi bu.



2 Aralık 2017 Cumartesi

KAYBETTİK

Önce sabah uykularını
Sonra gece uykularını
İçimizde ki küçüğü
Sesimizde ki neşeyi
En sonda sesimizi kaybettik
Herşey bulaşmışlığı bitkin
bir Türkçe kulağımıza değen..
Kaybettik ve geride çekilmiyoruz...
Daha çok ne halimiz varsa görürüz
Bitmeyen tüketim ihtiyacıyla
Ne dersin üstad?

1 Aralık 2017 Cuma

SANCILI KAFA..

İçimde yarım kalmış değil, hiç yapılmamış konuşmaların huzursuzluğu
Gün ortasında aniden değil uyanır uyanmaz çöken bir yorgunluk..
Günün ilk kahvesini içememişim sıkıntısı
Ikiye yarılacak gibi duran, doğum sancılı bir kafa gövdemin üstünde
Çıkartıp köşeye bırakamadığım düşünceler
Dökülür parmaklarımdan sızım sızım
Tükenmez, yetmez hep mi bir mahsun
Sabah uyanmak istemez
Gece yat bilmez.. anne lafını dinlemez çocuk bedenim..
Bir yoğunluk ruhumda beni de duy beni de dinle diye diye beni bitiren..
Iki kelama izin vermez..
Silinmemiş maskemin ağırlığı yüzümde
Dislerimin arasına sıkısmış sözlerim uykuya düşüyor.. uykular çağırıyor..


GECENİN DEMİ..

Metroda unutulmuş bir valiz
Tamamlanmamış bir şiir
Uyku tutmamış bir gece
Yanlış nota, yanlış insan
Dağılmış sözcükler her yere
Yuvarlanmış harfler kafasını kırmış bi kalp
Yo! belki de yayvan kelimeler
Sonu olmayan bir roman
Ölü kelebekler
Sususuz çiçekler
Renk renk ruhumun içinde
Ne gezerler her hecenin her gecenin deminde..




TÜRKÜ DEĞDİ CANA..

Yüreğime bir türkü ağırlığı çöker
Bağlamanın telleri vurur göğnüme göğnüme..
Türkü türkü yandımda o yare de ben
Ne söndüm ne de döndüm küle ben
Boğazımda bir yumruk nefesim keser
Doldumda gökler gibi de yağamadım ben
Türkü türkü sızıladı göğnümde bir bakışında düştümde nara ben
Türkü değdi canada
Kimseciklere hiç birşey  diyemedim ben..




VEDA PORTRESİ.

Bu sesini daha önce hiç duymamıştım
Ellerine bakıyor sürekli
Gözlerinide kaçırıyor
Aramızda ki şu mesafeyi
Beş yaşında çocuk bile sezer
Gözlerinden gitmek geçiyor
Görüyorum.
....
Gidecek misin?

DIŞARI ÇIKARMAYIN..

Kendimi dışarıya çıkarmaya ikna etmek çok zor oldu..
Yoruyor çünkü beni insanlar, sesler, ışıklar..
İşde zaten fazlasıyla maruz kalıyorum buna
Zor duyuyorum kalabalıkta dünyanın, onların sesini
Karmaşanın içinde seçmekte zorlanıyorum.
Ben geceleri kalkıp dinliyorum insanların çığlıklarını..
Geceleri türküler söylüyorum.
Doyuruyorum karnı aç bebekleri
Üstlerini örtüyorum yüreği üşüyenlerin
Söndürüyorum ışıkları
Topluyorum içimi
Çekiyorum perdelerini evrenin..
Sonra çekiliyorum yatağıma..
Çıkarmayın beni insan içine.
Böyle iyi..

Arzuhal

Kusursuz intiharlar yaratmak istiyorum hanfendi Manasız anlamlar kurgulamak belki  Anladığım kadarıyla anlaşılmak istiyorum Bu zor kaygan ze...