28 Şubat 2018 Çarşamba

KORKU..

Korku nedir..
Kaçınmamıdır
Bildiğin bir acıyı tekrar yaşamaktan cekinme mi
Yoksa tahallülleri mi insanın
Kendi kafasında yarattığı abarttığı durumlar sarmalı mı
Korku kaybetmekten yırtma çabası mı..
Nasıl çekiyor insanı geriye
Kısıyor sesini ta içine kadar
Nasıl bir yetkisi var bu korkunun
Acziyetmidir kendileri yoksa..
Nedir korkuda böylesine
Tüyleri ayağa diken
Hata yapmaya azmettiren
Yada hatayı mi engelleyen desek bazen
Kalıbını daraltan insanın
Boğuk boğuk, sinsi sinsi damarlarda dolaşan..



YA SESİ UNUTULURSA..

Ses.. sesi unutulur mu lena
Gözlerini uzağa dikti lena baya uzağa
Bağırmasını hatırlıyorum dedi
Kızardı dedi...
Peki sevgisi
Sesli sevmezdi öperdi
Göğsüne bastırırdı.. dedi
Sustuk...

SEN DOLDURDUM..

Bugün çok fazla, uzun uzun göğe baktım
Bilmem bana olan uzaklığından
Bilmem gökyüzüne bakıyor olma umudundan
Yada bilirsin hani mavi umuttur
Nefestir.. belkide seni bekledim
Seni umdum belliki gökten
Kokun başka mevsimlere bahar olmaya gittiğinden beri
Bende gök doldurdum sen diye ciğerlerime.
Martılara seni anlattıyorum bol bol bol
Belki fısıldamışlardır yüreğine.

ANLAMAK İNSANI..

İnsanı anlamak kendini anlamakla başlar.
Sen ilk önce duygularında hislerinde kendine dürüst olamazken başkalarına nasıl bir dürüstlükten bahsedebilirsin.
Kendinize söylediğiniz bunca yalan varken insanı ve yaşamı anlamak çok zor.
En azından sınırlarını, kendini ve gerçeklerini görürsün.
Ilk önce aynaya bir bak ta gözünün derine... sen ne istiyorsun. Bununla başlaya bilirsin meselâ. İnsan komplike filan değil gayet basit denklemleri, arzuları.


27 Şubat 2018 Salı

DİRİLİŞ VAKTİ..

Bu bomboşluğun içinde
Elimi uzatıyorum kalbime
Ya medet diyerek
Geçmişde ki sahnelediğim direnişlere dayanarak
Çimlere basıyorum çıplak ayak,
Kuşlara veriyorum içimin ağırlığını
Güneşi sırtlıyorum.. ve içimde ki donmuş bütün hisleri ayağa davet ediyorum
Bahar yakın toprak gebe umuda
Vakit çiçeklenme vakti
Vakit yeniden diriliş ta içinden
Yakın. hissediyorum güzel olacak herşey
Eriyen karların içinden umut akacak kalbin hücrelerine..


ACI GERI SARIYOR..

Acı insanı neden geçmişe atıyor
Eskilerden güzellikler çıkarıp bugünün yaralarına çalma nasıl bir devinim
Gözümün önünden mimikler, çok uzağa gitmiş bakışlar, yaşla karışık umutlar geçiyor
Acı kendini geri atıyor
Birşeyler arıyor, sarıyor şimdiye.
Korkuya kol kanat geriyor sanki
Koruma altına alıyor
Huzur çalıyor dudaklara bir parmak
O acımış, kurumuş dudaklarda
Müphem bir çizgiye dönüşüyor..

OY RUHUNDAN..

Şuracığından, boynundan öpsem kadın
Çeksem ruhunu ta içime
Soluğunda kaybolsam
Aşk olsa ikimize.


*****

Ağlamak acizlik değildir. Güçsüz filanda kılmaz. Yüreğin yükünü atması, arınması. Temizliğin sembolüdür.  Vee insan bazen ağlar ağlamalıdır. Dünyamız çok kirli ve hasta. Açın  vanaları.

YOKUŞTA..

Bazen çok uzun hayat
Bazense an kadar.
Nerde durup nerde başlayacağı muamma
Peşpeşe gibi sanki bazen bütün kötü haberler
Ama lena uunutma biz güçlüyüz!
Umudu çalmışız gökyüzünden
Gerekirse yine çalarız
Buraya bizim için yolun yokuşunu koymuşlar gibi duruyor
El ele verip çıkarız biz bu yokuşu
Sendeledik, doğru.. ağladıkda
Gerekirse yine ağlarız için için.
Çokça da canımıza değdi hayat hani..
Ama silkeleyip yaşımızı dikiliriz karşısına gerekirse sonuna kadar.



GÜÇLÜ KALALIM..


Zor zamanlardan geçiyor. Bir yerinden hayata tutunmaya çalışıyor. Güçlü kalıp içimizde ağlayıp, meydan okuyoruz hayata. Kendinizi bir kitap kahramanı olarak nasıl görmek istiyorsanız öyle davranın derim. Ezik, güçsüz ve virane mi.. pek sanmıyorum. Halletmemiz gereken mevzular, dik durmamız gereken zamanlar var. Bu dünyaya sadece mutlu olmaya gelmedik. Güçlü olmaya, problemleri çöze çöze bileylenmeye de geldik. Güçlü kalın.. kalalım. Iyi akşamlar dostlar.

X BİRGÜN..

Bazen o günü anlatacak çok söz vardır
Duygular o kadar sıcaktır ve dile gelmez
Geriye sadece histerik gülüşler, saçmalamalar ve bukalemun kalır. Çünkü bukalemunlar; korkak hayvanlardır bulunduğu ortama göre renk değişitirir.

ZAMAN DARALIYOR..

Altında kaldığımız binalar
Denize uzak düşenler
Unutmuşlar kendilerini
Bi haberler..
Kendi için yaşamamış mezarlar
Pişmanlık sıyrılmış hep gençlikler
Ah o zamanki akıllar
Daha kaç evresi olduğunu bile bilmediğimiz hayatlar
Yakın soluk kadar yakın ölümler
Vakti kalmamış yaşanmamış ertelenmiş hep mi hep taksitli hayaller
Kalkıp gidilememiş o kentler
Bak buralar hep bir iç çekimi
Bir sızı.. bir vah..
Ve zaman daralıyor.


26 Şubat 2018 Pazartesi

MUTLU, UMUTLU SÖZLER..

Kalkınca perdeleri dünyanın
Berraklaşınca sular
Merkez insan olunca
Ağızlardan sevgi fışkırınca
Seven sevdiğinin yüreğinde köşk kurunca
Huzur nefese karışınca
Tutuna bilince insana
Bulantısı geçince yaşamın
Çıkarcılık son bulunca pisliğinde
Dengesini bulunca yaşam
Tekrar açacağım gözümü dünyaya
Akmıyacak hic bir kalemden acı
Söz.

DAĞILMIŞ KELİMELER..

İnternet paketi bitmiş bir hayat
Elektirik kesintili birleşmeler
Otoriter tavırlar, ben bilirim ayaklar
Saksısı değiştirilmemiş, kabına sığamamış solmuş insanlar
Trafiği tıkalı, bir türlü gitmeyen sohbetler
Ehliyetsiz akıllar
Sayın şairane ruhlar, takılı kalmış kimi hayatlar
Öcü tarafından kemirilen varlıklar
Çocuğunu cami avlusuna bırakmış kişilikler
Toplumsal tıkanmalar
Motor indirmiş bedenler
Kanserojen stresler
Akil ruhumun marjinal değer kaybı
Şiiri gitmiş şairin
Türküsü susmuş gönlümün
Damla damla yağmurun
Çağırması benliğimi
Denizlerin çekilmesi
Kalbimin simdi bir hayli durulması
Cümlelerin dağılması, kendini bırakması
Uzağa daha uzağa gidememesi.
O son günün gelmesi
Belki herşeyin dinmesi.




ÇARE-SİZLİK..

Canım çok acıyor
Ve elimde bu acıyı bastıracak hiç birşey yok. Bunun adı çaresizlik olmalı.
Her şeyin imkansız geldiği o an işte bu an.
Evlât karşısında hissedilen o aciziyet kıvamında
Yana yana kül olmak
Iyi olamamak,
Kendine kendinle bırakamamak
Dinmemesi, susmaması acının
içinde ki virüslerin o hummalı çalışması
Can kayması, asla çıkmaması.
Çaresiz süzmek kendini
Iki büklüm canın içinde..



KİME GÖRE..

Suçlamak mı suçlanmak mı
Vicdanı temize çekmek mi
Icinde debelenmek mi
Aklamak mı arzum
Aklanmak mı..
Orta karar birşeyler bulmak mı
Tek taraflı mı çift uçlu mu
Sevdiğince mi, vazgeçtiğince mi
Kim haklı, kim haksız
Peki ilk kim terk etmiş yada edememiş
Sevmek temize mi çekmiş
Ya sevmemek sıvamakmıymış
Peki hiç sevilmemek
O ne yapmış
Ağlamış mı göletinde
Karar peki neye göre kime göremiymiş
Son olarak kim suçlanmış
Yangının kenarında.



SENSIZLİK BANA ZİYAN..

Sen gideceksin ve bende ki bu yarım kalmışlık daha derin hasarlara sebebiyet verecek
Gelmiyecek aklım bir araya
Parca parca kalacam etrafta
Zaten zor bir arada tuttuğum mevcudiyetimin yakası gelmez artık bir araya
Sen şimdi gideceksin ya bu üstümde taşıdığım sevmedigim şehir ezip geçecek beni
Güneş bile ısıtmayacak
Herşey vazgeçecek bırakmaktan güzelliğini doğaya
Sen gideceksin ve akvaryumdaki balıklarımızın son günü gibi ters yatıp kıpırtısız baygın bakıcam dünyaya.. bil istedim.

DUYGU YOĞUNLUĞU..

Yağmur yıkamıyor sanki
Bulut içine katmıyor
Hüzün kol geziyor sokakta
Sıçrata sıçrata yüreklere
Ağırlaşıyor nefes, çekiliyor iç
Islak yüzler, hızlı adımlar
Kurtarma derdinde fönünü bir genç kız
Yaşı kemalde biri tutuyor gördüm yağmuru, yüzünde mutlak bir huzur
Tadında suyun bir o birde bir çocuk
Gördüm, siir yazanlar vermiş yürek yüreğe yüzdürüyordu hisleri.




TANIMSIZLIK..

Sözü yok belki hissi var
Bu duygunun
Insanı çaresiz kılan
Boğazında bir gıcık
Derin bir huzursuzluk
Bulucam ama bu zehri öfkeyi atmanın yolunu
Kesin olmamakla birlikte
Bir umutla beraber
Kırıcam çarkını ya da dalımı
Öğrenicem yaşamasını bu dilsiz hisle birşekilde
Tanımsız boşlukla boğuşan duyguyu
Halledicem.

25 Şubat 2018 Pazar

VÜCUT TACA..

Vücut kendini çok sık taca atmaya başladı
Yoruldu sürümeden bu yorgun medüzayı
Geçti sandım biraz ağrısı meğer acıya sıza kalmışım
Gözümü açmamla yaşam ağrısıyla göz göze gelmişim.
Yok oluyorum ilk önce kendimde
Sonra evrende
Sızlaya sızlaya geçiyorum bu yoldan ben
Tam olarak iki büklüm.



ÜRÜN YERLEŞTİRMELİ MUHABBETLER..

Kaçmak istediğim sorumluluk
Yüklenmek istememek herhangi  bir misyon
Hiç birşeye hazır hissetmeme sorunsalı
Kendini değersizleştirilip istifleme durumsalı
Gün ışığını düşleme
Görse kaçma isteği belkide
Inzivai arzular belki
Mide ağrısı
Koşarak uzaklaşma herşeyden
Bir adım atamadan
Markalı, ürün yerleştirmeli muhabbetler
Kasıyor beni
Başka başka mevzular sarıyor beni sizi tutmayan belki
Herşey yaşamak ve yaşatmak için olsun istiyor insan
Hırs odaksız, doğa inceliği, sadeliğinde
Anlatabiliyor muyum..


23 Şubat 2018 Cuma

AKLIN HARMAN KALDIRILIŞI BU..

Güçlü olan ben değil kalem
Acının tiranlaşıp kalemi ele alışı bu
Benim beceriksiz konuşmalarım  ve ifadesizligime isyan bunca akan mürekkep
Yazıp okuduğuma bakmayın
Konuştuğum az görülmüştür.
Anlaşıldığım nadir
Çarpıtmaya açık, kanamaya yakın
Âciz yakarışlar, suya savuşturmalar
Boşluğa bağırışlar, aklını zorla tutan  bir esereklinin dökülüşleri
Hepsi bu.

HAYALIMDEKİ Mİ..

Hiç birşey hayallerinizde ki kadar güzel olamaz. Olsa hayale gerek kalmaz. çünkü  hayal kusursuz bir kurgudur. Tanısan, yaşasan sevmezsin onu, o hayatı belki. Bırakın bazısı da hayal kalsın.

KARIŞIK SIIR

Bilinmezliğin tedirginliği
Gizemin büyüsü
Hayalin kuruntusu
Düşün avuntusu
Gecenin yarısı insanın ulu orta yarası
Karanlığın ceserati
Hayalin üstüne üstlük birde rüyası
Gündüzlerin köşe bucakları
Gecelerin hep yürek yemişleri
Aklın kurgusu hayatın ta kendisi
Herşey pamuk ipliğine bağlı
Bu neyin olmuşluğu, bu neyin bilmişliği
Göğsünde ki yarayla bu neyin sevmişliği


HUZURUN HUZURA..

Tekneden bana el sallarken şunu düşündüm..onun maviyle buluşması huzurun huzura değmesi gibi eşsiz.. Gözden kayboluncaya kadar bir mucizeye, bir rüyaya dahil olmuşçasına seni izledim. Ah o teknede bende olsaydım arzusu inan kalbimi zor tuttum kafesinde. Sığınsaydım huzurunuzun gölgesine. Balıkta olabilirim ağlarınıza takılmış. Güzel dedim sen ne güzelsin, dolansaydım gölgende.
Bende huzursuzluk diz boyu alsaydım senden bir fincan huzur. Olunca, olur mu bilmem ama yeri  gelince verirdim sana.

22 Şubat 2018 Perşembe

ÖFKE..

Dünyaya olan öfkem gittikçe artıyor
Çekilmez aksi lanet bir kadın oluyorum, tahammülsezliştim hayli
Somut ve soyut kaybetmekten yıldım
Asıl unutmam gerekenler aklımda ki saçmalıklarken ben koyduğum her eşyanın yerini, yapacağım işleri unutmaya başladım
Bu içimde kaynayan öfke ve kırıcılıktan dolayı bile kendimi mahkum etmek istiyorum
Kimsesizliğe...
Böyle böyle nasıl niye.


YÜKLÜ YÜREK..

Titanların savaşı var içimde
Boşluğun göbeğinde
Irite edici tavırlar 
Ayaklı egolar tarafından istila edilmiş gezegen 
Bu böyle yürümez diyorum böyle yürümez 
Ama yürüyor.. 
Yük oluyor kara bulutlar 
Nefes basık basık 
Kaburgaya yükleniyor 
Kemikleri zorluyor
Doluyor boşalıyor içimin suları
Bulmuyor denizi
Buluşamıyor denizle
Acı yerleşiyor genleşe genleşe..


21 Şubat 2018 Çarşamba

20 Şubat 2018 Salı

BURASI BU KADAR..

Ve biz ziyadesiyle yorulduk
Ziyadesiyle bekledik gün ışığını
Umut çaldık biz gökyüzünden
Türkülere sığındık insanın şerrinden
Anlaşılmamanın verdiği yetkiye dayanarak sustuk bunca
Yenik düştük biz çokça amma en pahalısından hani
Kaybetmenin şiirini yazdık
Yazanlara kulak verdik
Anladık altta kalanın canı çıksın dünyası burası
Yüreğimize sıkıştırılmış bunca yoğun nemli bulutlara rağmen
Güneşe veriyorum yüzümü şimdi
Yağmurlarla atıyorum yaşını yüreğin
Saygıyla selamlıyorum sonsuz maviyi..
Bir tatlı huzur çalıyorum şimdi günden kahvesi yanında olanından..
Burası dünya burası bu kadar diyorum
Iyotundan derin fırt çekerken denizin..
Susuyoruz karşılıklı.






KADIN SIIR OĞLUM..

Kadın gökkuşağını giyinmiş
Rüzgarı takmış peşine
Saçları yeni çıkmış denizden
Siir gibi bakıyor sana
Kuşlarla, kedilerle oynuyor
Güneşi koyuyor göğsüne
Maviyi çalıyor ruhuna
Çiçek suluyor balkonda
Altını çiziyor kitapların
Şairlere ezdiyor yüreğini
Kadın siir olmuş oğlum
Anlamıyor musun..
Sevgiyle beslemelisin.
Yoksa solar dalında, daha ömrün baharında.
Iyi bak ona, sıkı sar üşümesin kalbinde.

DÜNYANIN DIŞINDAN..

Garip kesinlikler bulunduran sesim
Taşırmadığım öfkem
Devrilmiş kâğıda
Birden gelen o histerik huzur
Toplanmamış ortalık
Uçup giden eserekli akıl
Kurtarmış kendini dünyadan
Dışından.. dünyanın dışından
Memleket.
Akşam doldurdum yorgunluğuna kaynamış sesim
Uzatsam ayağımı alsam kendimi içeri dinlenicem belki biraz.
Sonra çiçekleri suluyucam
Demliycem kendimi
Kandil yakacam ölülere
Dilekte tutarım belki gökten
Kara kara gökten
Mavi dilekler.
Tutar belki ne bilirsin.



19 Şubat 2018 Pazartesi

DONDUM NARINDA..

Söylemek istediğim binlerce söz varken
Sadece nasılsın, ne yaptın dedim
Konuşma 1.53 saniye sürdü
Halbuki sabaha kadar şakıya bilirdim bir bülbül misali
Ilk gördüğümde sarılırız diye düşünüp yakın durdum evvelden bildiğim sıcağına..
Bedeninden balkanlardan gelme soğuk hava dalgası bir soguk hava kütlesi
Buz kesildim
Ondan sonrası bende de yok.

SENI SEVİYORUM.

Göğsümde boş yere büyümüyor bu koca kara bulut
Sezilerimden korkuyorum
Büyüyor senli yanlızlık çığ gibi içimde..
Altında kalacakmışım hissi
Korkuyorum sevgili çok korkuyorum.
Çığdan çıkmaz sağ bilirim
Kelimeler dolandı boğazıma
Nefes alamıyorum.
Kalbimden gelen tek ses der ki
Seni cok seviyorum.

YARGISAL BAĞLAMDA

Beni çok anlamadılar
Çok yargıladılar yargıları, gördükleri kendileri ölçüsünde
Beni çok oturttular vicdanın sanık koltuğuna, yalan yok gecelerce
Soruldu her günün, sözün hesabı tek tek.
Cevap hakkı bile tanınmadan çoğu kez
Yetmedi eksik aklım dünyanıza
Insanınıza, alengirli kafa yapınıza
Kör kuyulara attılar, attım kendimi
Çok sordum sordum. Neden neden
Buldum sandığım oldu
Yanıldığım da.
Döndüm pervane bir semazene
Döndüm deliye döndüm bir de özüme sordum
Bulamadım, şaştım.
Bulmayı geçtim kaybediyorum
Ve artık çokça unutuyorum
Kendimi hariç.


VAZGEÇİŞ..

Emeğini yollara dökmüş bağır bağır bir çiftçi öfkesi
Mide bulantısı bu hayat bir karın ağrısı
Hapsolmuş, örselenmiş, nadasta
Hep yanlış tüketilmiş bir ürün umut bende
Her yere buladığım o kara  hüznüm
Adını daha koyamadığım o huzursuz duygum
Aradığım aradığım nicedir kendim
Bulduğumda uçmuş çoktan aklım
Geriye kalan kocaman bir kalp
Böğrümde ellerim
Ağzımda zehir zemberek hep bir kaç sözlerim.





18 Şubat 2018 Pazar

İNADINA!

Yaşayalım biz inadına inadına
Sevmezmiyiz biz zıtlaşmayı
Muhalefet düşmedik mi zaten biz dünyaya daha en başından
Doğacak güneşin hatrına
Gelecek baharın umuduna
Fesleğenin kokusu aşkına
Biz nefes olalım
Ağrıya, yaralıya
Umuda seke seke de olsa koşalım
Kediyle paylaşalım, martılara ağlayalım
Ama en güzel biz gülelim
Her kevaşeliği
Arınalım kalp yükünden
En güzel biz uyuyalım bu gece
Meleklerin kanadında
Uzanalım sabaha.


******

Elimden hiç bir şey gelmez
Acıya dil vermekten başka

YARALILAR..

Burası yaralı dolu hep
Savaş alanı gibi
Ve ben
Hepinizin yarasından öpüyorum

PROTON ÇARPIŞMASI..

Bir türlü çığlığa dönüşmeyen sesim
Içimde içimle çarpışmış milyonlarca proton parçacığı
Kulunun Cern projesi kalbim
Kaçtığım kendim köşe bucak..
Siz değil
Öfkemden sizi koruma çabalarım bunlar
Beni bile korkutuyor bu hırçınlık
Bu umutsuz düşünceler
Dokunduğum kurur kalır
Çorak topraklar sesim
Verimsiz bir varlığım
Kıtlık olur onlarca yıl süren
Cana ziyan kendine susuzluk
Ot bitmez insan geçmez benim içimden
Benle hiç olunur.








HAKLI BİR GİDİŞ..

Ağzıma kadar doluyum
Nefes alacak ufak bir yer yok ciğerlerimde  
Dökülemiyorum..
Senin beni sevmeme ihtimalini
Kaldıracak derman yok içimde 
Gidiyor gibisin hissediyorum sessiz adımlarla sezdirmeden 
Gidiyor gibisin
Yorgun sürümekten bu medüzayı
Ve ben bir imdat basamayacak kadar hissiz 
Kızamıyorum bile
Aglayamiyor
Anlıyorum bu haklı kaçışı
Anlamaktan belki de ilk defa iğrenerek...
Sessizce parmak uçlarında gidiyorsun.
Kalbimi seriyorum yollarına
Diyecek tek sözüm yok
29 harfin aşkına tıkandım
Taş oldum...



17 Şubat 2018 Cumartesi

ÇOCUK GİBİ..

Sokakta kadınlar dans ediyor
Ağaçlara balıklar konuyor
Kuşlar denize batıp batıp çıkıyordu
Bulutlar cok ıslak çamaşır seriyor
Her yeri ıslatıyordu
Her evin önünde fesleğenler saçlarını savura savura otutuyordu
Bir martı ilişti yanıma başladı ya türkü söylemeye
Bende eşlik ettim ona...
Çocuklar sokaklarda cıvılcıvıl uçuşuyorlar
Televizyonlar kahvede boş boş oturuyordu
Şairler geceleri şiirler okuyor
Sevgi çeşmelerden akıyor
Badem ağacı gelinlik provasında
Göz gözü görmez şekilde ansızın çiçekler yağıyordu
Insanlar hayal yaşıyor
Rüyaya kalkıyorlardı.







KİMSE GELMESİN..

Nerde olursam olayım kendi içime gizlenme isteğim önüne geçilemez hala geliyor. Saklambaç oynar gibi ama ortaya çıkmamalısından. Sesime ulaşamadığım her yerde huzursuzum. Sanki bana önemli birşey söyleyecek ve ben buna engel oluyormuşum gibi. Bu bir delilik biliyorum. Çünkü kendime çoğunlukla huzursuzluk veriyorum. Ama ben bu huzursuzluğun kafasını okşayıp sakinleştirip koynuma alıyorum. Acıdan beslenmek bu biliyorum. Yüzleşiyorum susmuş, susturulmuş her duyguyla. Kalbim mezarlık ruhum delik deşik ve daha da kötü hala geliyor. Ve ben bu yangından kaçamıyor ya da kaçmak istemiyorum..

ADIN ADIMA YARAŞIR..

Adını adımın yanına yazdım
Baktım baktım gülümsedim
Kalbimde ki öldü sandığım yüzlerce kelebek harekete geçti bir anda
Adını adımın yanına yazdım
Dünyam değişti
Gün doğdu adeta solgun benzime öyle bir his
Ben şimdi seni seviyorum demesem de olur mu.

16 Şubat 2018 Cuma

Sana kadar!

Hergün başka bir yerim ağrıyor
Ucu ucuna ekliyorum ağrıları
Yaşamla baş edemediğim malûm
Kendimle hiç sorma
Ama günün sonun da sen yoksan ben de yokum bil istedim.
Ben bu dünyada sana kadarım.



AMA OLMADI..

Denemedim mi sanıyorsunuz
Bu demi ağır sözlerden
Çok denedim.. çok koştum hedeften bir an kaçırmadan gözümü
Mükemmelliyetçilikten geldim buraya ben
Hayal yüklü bulutlardan düştüm  yere
Inadımdan, inandığımdan kırıldım
Kabuğumdan koptum
Kitaplara sığındım şiirler de buldum kendimi
Anlam kaymasına uğramış ruhumu izledim
Doğru sözü arama peşine düştüm
Herhangi bir doğru bulamadım
Dedim ya denedim
Şimdi sadece çiçeklere, doğaya inanıyorum
Ve o kadar yorgunum ki hiç bir yarışa dahil olamayacak kadar
Yani iyiyim ben çok iyi.


15 Şubat 2018 Perşembe

ZIHINSEL KAZILAR.

Belki cümlesi yok bu hiçliğin
Onun önünü kesecek
Ama hissi var
Aklı kaçıran, aşağı çeken insanı yere dibe
İnsan idam ettirmek için hayatını unutur
Ben ise kazıyorum derine derine
Bu sebepten yaşamayı pek beceremiyor
Tozlu raflardan getiriyorum bunca acıyı
Doğru cümle de yok zaten
O da yalan.
Reset atıyordu beyin kendi kendine
Komple unutuyordum bir fragmanlik
Anca o kadar.
Yarına aynı işte aynı.


RUHUMU YÜZDÜRÜYORUM RİTİMDE..

Hafif bir dalgada suda salınan küçük bir tekne gibi şarkının ritmine bırakıp ruhumu yüzdürüyorum karanlık sakin sularda. Annemin salladığı beşikte ki huzuru, yarin sinesine koyulmuş baş dinginliğini yakalıyorum kayboluyorum bir kaousun ortasında kurduğum küçük oyunda.. Titanic 'in o meşhur sahnesi düşüyor aklımın kara sularına gemi batarken keman çalan müzisyenler rahatlığı bu..
Nerde bunalsam başlıyorum bu küçük oyuna, martıların peşi sıra gidiyorum bazen. Bazende kedilerle, çiçeklerle ama asla bir insanla yapamıyorum bu oyunu. İnsan acıtır, incitir benim bu hasta takıntılı ruhumu.

HEPSİ BENIM..

Her söz benim zoruma gidiyor
Herşey şurama dokunuyor
Yağacak bulut içim gri gri
Benim ağlayan zırlayan
O kişi her yerde
Benim güçsüz
Benim her savaşın mağlubu
Benim bu davranışları hak eden
Benim ağlamaklı o hisleri dolduran sinesine
Benim tamam mı hayat
Mutlu musun şimdi
Çekile bilirsin tepemden.

UMARSIZCA..

Ucu ucuna gelmeyen yaka
Bir türlü denk gelmeyen hayaller
Gerim gerim gerili sinirler
Inisler, düşüşler
Altında kaldığım cümleler
Değiştiremediğim dünya, kendim.
Fazla gaz yemiş sevgili bünyem
Boğulmuş kendi dumanında
Halsiz yere kapaklanmalar
Paçamdan akan hüznüm
Uzun ve derin bir dinginlik...
Sonra koca bir yangını umarsızca izleyebilecek bir tükeniş
Malum binmişse his his üstüne
Olur..oluyor yani öyle.




14 Şubat 2018 Çarşamba

BALKONDA..

Balkonda soğuğa bıraktığım aklım
Yine donduramadığım hüznüm
Kendini çoktan asmış suratım
Uzağa fırlatılmış yüzüm
Benden davacı sesim anlamıyor musunuz.



12 Şubat 2018 Pazartesi

GÜDÜK ŞUBAT..

Şubat ağır geçti bu sene yürekte
Cümle söz dökmüşüm baksana
Çok zorumuza gitmiş şubat
Kış bile yapmadı hâlbuki güdük şubat
Ama karlar yağmış hemde güney kıyılarıma baksana
Baş edilmez olmuş içim
Hazımsız geçmiş bariz.
Yanlız çiçekleri ıyi getirdik ha bu zamana
Marta da az kaldı birinin bile boynunu büktürmedik
Bak ıyi iş çıkardık
Bunca kışa rağmen
Iyi şeylerde yaptık hani
Iyi olanı ihmal etmedik
Bol bol susmuşuz
Pek konuşmamışız
Afferin bize.
Böyle hem girmez başımız belaya.
Aferin bize.


*******

Biz çok bekledik burada anlaşılmayı
Gidelim lena gidelim.

AY IŞIĞI..

Yanmayan çakmakla haşırneşir oldum tüm gece
Mumdan aldımda yaktım tütünümü
Eskiden lafa bodoslama girerdim
Şimdi dolaylama giriyorum
Ha bir de bahane zırvalamasını
Öğretti hayat bana
Bak yeni benden hiç memnun değilim
Hayat diyip kaçmak kolaylama geliyor ama
Hayat işte.
Ne diyor şarkı saatin birinde
Ay ışığı yedir bana
Bak işte bu cümleyi sıkıştırıp yastığın altına sabaha kadar uyurum şimdi
Kesin bilgi yayalım arkadaşlar.


YANIYOR İÇİM..

İnsan yanan bir varlıktır
Allah biliyor ya cayır cayır yanıyor içim.
Ben çok üzülen bir varlık oldum ayrıca benim her daim kalbim çok acıyor. Dünyada ayakta kalacak bünye yok bende. Yürek yemeliyim bol bol. Bu basitliği, kevaşeliği kaldıramıyorum keza.
Korkuyorum en yakınlarım tarafından bile anlaşılmadan yok olmaktan korkuyorum.
Harf harf dökülüyorum hâlbuki
Hâlâ bulamıyorum ızdırabımı anlatacak o cümleyi. Uyuyamıyorum, konuşmuyorum
Çünkü konuşmak söylemek istediklerini söylemektir
Uzun zamandır toplum içinde konuşmuyorum meselâ
Içime çöküp inliyorum
Ama konuşmuyorum.
Anlaşılmama ve çarpıtılma yarası  bu cok iyi biliyorum
Biliyorumda anlatamıyorum.

TAVANA DÖŞELİ HİSLER..

Aradığım derinliği bulamıyorum hiç bir yerde..
Bu yüzden iyice içime gömüldüm
Çıkamıyor belki artık çıkmakta istemiyorum bu kara delikten
Sevmek değil tam manayla bu yanlızlığı daha farklı daha elzem
Yanlız bırakılma gibi bazen onlarcanın içinde
Belemek kendini anlamlara
Kaybolmak kendi sığlığında
Dünyaya gözlerini güneş gibi güzel açamamak mesela
bulutlu, soba isi pislikli dolanmak evrende
Anlamsız anlama arayışı
Boşa kürek çekmece
Bi kaç martıya, kediye dert yanmaca
Aynı garip duyguları tavana döşeyerek geceye gizlenmece.

11 Şubat 2018 Pazar

İNSAN BELGESELİ..

İnsan kendine olan saygısını yitirdikçe doğada kaybolan bir varlıktır. Neyi niçin yaptığınızı asla unutmayın.
Bazı insanlarsa doğada yaralı bırakılmayacak kadar tehlikelidir. Onlar sorunlarla baş edemedikleri gibi daha büyük sorunlara sebebiyet verebilir. Onlara sahip çıkalım.
Türümüzde nadir bulunan empati yeteneği gelişmiş, sağduyulu, sevgili insanlarımız var bak bunlar koruma altına alınmalı ve çoğaltılmalıdır.
En çok mevcud bulunan insan türü isede doğada herşeyi bilen, mükemmellikle kutsandığını sanan. Kendinden başka kimseye söz hakkı tanımayan, ya hiç mi hatası olmaz öyle insanlardır işte. Avına sinsice yaklaşır ham diye yutar gözünün yaşına bile bakmaz bu insanlar ve evren bunların etrafında döner.
Bir türümüz daha var bunlar doğada tıngır mıngır gezer, hiç bir kalıba uymaz daha çok iç dünyalarında eğlenen, olmak istedikleri ve oldukları arasında mesafe olan av olarakta kendini yiyen insanlar işte.
Ne bileyim işte öyle böyle insanlar.




ELİNDE KALIR HAYAT..

Olmuyorsa olmuyordur
Olmuyor olmuyor demektir yani
Zorlama kopacak elinde kalacak demektir
Gitme vakti geldiyse gitmek
Susma vakti geldiyse susmaktır
Bitmesi gerekiyorsa bitecektir
Önceden bitmiştir herşey
Hiç birşey bi anda bitmez
uygulamada geç kalınır sadece
Havada uçuşan puzzellardır hayat
Zamanla oturur, sökülür bir bir aklından
Insan bu dökülür, toplanır
Kurutulur asılır işte
İnsan bu  sustuklarını söyler
Onca laf kalabalığının altında
Farkına bile varmaz
Yani olmuyorsa olmuyor demektir azizim.




DONDURULMUŞ HİSLER..

Dünya dönüyor gözlerimde
Susuzluk ciğerlerimden damaklarıma
Hayat şuramda.. şuramda
Inmez aşağı bunca laf
Antidepresan mallığı suratımda
Geçici süreli dondurulmuş düşünceler
Zora giden, anlam kaybına uğramış bunca şey
Ben bugün şuraya susayım siz anlayın olur mu sustuklarımı
Söz bitti, cümle yuttu kendini
Yuvarlanır kelimeler ağzımdan
Tam çıkmaz
Yazmasam desem bu kadar söz
Diyemezdim.
Yazdımda dedim.



10 Şubat 2018 Cumartesi

KISA PASLAŞMALAR..

Insan ömür el verdikçe göreceklerinin tedirginliğine kapılmıyor diyor hani. Gördüklerim göreceklerimin teminatı olmasın lütfen diyorum.
Kırılsın bir yerden ya da değişsin, dünya hep aynı olmasın. Ama insan kodlama gereği aynı. Hani diyoruz ya bazen keşke bu dönemlerde yaşamasaydık artık böyle bir umut da beslemiyorum..insan aynı insan. En fazla kullandığı alet değişiyor, teknoloji, bilim değişiyor. Insan kendi kodlama ve dna sı dışına pek çıkamıyor. Hırs, öfke, kin, savaş, daha fazlası modu, aşk, seks, hoşgörü insanın değişmez tutkuları herşey, her dönem aynı.
Ve hiç birşey değişmiyecek ta ki biz dünyanın sonunu getirene değin.

DAĞILAN ACI..

Nabız atışlarımıza kadar duyduğumuz geceler
Sessiz diyaloglardan tükenmiş
Nihayetsiz sohbetler yorgunu
Günün özetini itinayla çıkartıp
Vermiş aklının avuçlarına
Aynı karışık hisler denizine sıza kalmış
Uyanmaktan ve sabahlardan da nefret etmeye başlamış
Aklına yine o sözler gelmiş cok ürpermiş... gecelerin acıları gündüzlerede yayıldı
Bir sigara daha ve kahve dağıtmış bulutlu sözleri aklından
Bir fon seçmiş hayatına devam etmeye çalışmış..
Kimse anlamamış gecelerden kaldığını..

9 Şubat 2018 Cuma

BİR KİTAP..

Okuduğu kitap havada bazı soruların cevabını vermiş bazı cevaplarınıda onaylamıştı ona.
Okuduklarının özeti gözlerinden geçiyordu âdeta. Hepsini  akıl süzgecinden geçirdiği bariz görünüyordu. Bir takım soruların cevabını bulmanın ve benle paylaşmanın verdiği huzurla uyudu meleklerin kanadında.

*****

Gururu yanıma alarak çok sustum..

ESEREKLİ BİR KUŞ..

Mevsimler şaşmış insanlar gibi
Neyüdi belirsiz nesneler ve canlılar
Bitane daha, bitane daha
Hangisisin.. adın ne senin
Vahşilik en yakınlarında gözleri bileyleyen
Sahnelenmeye hazır bir horoz dövüşü
Dinledim herkes haklı
Bir ben haksız bir ben acılı
Fistanı çiçekli, kimliği yetersiz bu yaşama
Aklı hep eserekli
Biberi fazla kaçmış dudaklara kadar yakan
Korkak mısın sorusuna korkak
Var mısın sorusuna hep bir var
Bulamamış kaybettiği aklını
Kalbini takmış kanadına seyiren bir kuş
Umuda karışmış aşkta durulmuş
Son köprüyü de kaçırmış
Hayatta kalakalmış
Duygusu toy, heyecanı eteklerinde
Elini uzatmış buluta boş dönmüş
Oturmuş çizmiş ele gelen bulutlar
Karıştırmış renkleri akıtmış gözünden
Hep bir yoksun hep bir bulutlu
Gezinmiş kendi duvarlarında geçememiş bir adım öte.




KELİME AVI..

Kafama bir olta attım dingin başımın karşısında sabırla, rahat biraz da yorgun oturdum..kelimelerin oltaya gelmesini bekliyorum..
Insan beyninin hiç birşeyi unutmadığını fotoğraf karesi gibi beyninin içinde durduğuna dair birşeyler okumuştum. Bak buna inanıyorum olup olmadık yerlerden kareler düşüyor aklıma. Olduğum yerde sabitken değişik hislere batıp çıkıyor vücudum.  Yedisinden ortasına kadar. Düşünen insan soyu unutmuyor hiç birşeyi. Bir köse başı, bir kitap, bir kafe, bir şarkı hele ki koku ne kadar fazla şey ifade ediyor hemde unuttum derken. Beynimizde deniz gibi zamanını bekliyor dışa vurmanın. Ansızın tam da unuttum derken nerden gelir bunca şeyler bilinmez. Kim atıyor bu kadar çöpü bu denize ya..

8 Şubat 2018 Perşembe

BEN VARIM SEN VAR MISIN!

Bir yanım gece bir yanım bahar
Gezinirim evrenin en uç köşelerinde
Yasamaya da varım güne bakan çiçeği gibi
Ölmeyede susamışcasına
Hepsini tarttım aklımda
Hayat bak bana bedenim delik deşik
Korkmuyorum diyorum en korktuğum zamanlarda bile
Bazende kıyısında o nehrin
Bu hayatta en çok ben varım diye çığlık atıyorum yer yarılıyor!
Ne ki yaşam var ve yok arası
Ama ben başladığım işi yarım
Bırakmayı sevmem pek.
varsa bir meydan savaşacak ona da varım
Omuz omuza kuşlar, çiçekler ve yarenler eşliğinde
Sen var mısın hayat beni yeniden var etmeye
Ben hep burda şah damarında  olacağım!


7 Şubat 2018 Çarşamba

YASIYOR MUYUZ..

Kimse kendi olarak mutlu değil.
Kimse söylemek istediğini söyleyemiyor.
Büyüyen bu tutarsızlık bizi hiçlik denizine atıyor. Biz gecenin ve günün yitik insanları gölgelerin gücü adına yaşıyormuyuz.
Sen.sen..sen... mutlu musun kendinden! Hey sana diyorum ya sen kendisi.
...

BAŞIMLA DERTTE..

Kendimi kendimle başbaşa  bırakmak bir azaba dönüştü
Ben icimdeki benle baş edemiyor, susturamıyor.. Olur olmaz dökülmelerine engelleyemiyor, dünyanın sırrını çözme çabasıyla baş edemiyor. Meraklı bir çocuk gibi bitmeyen sorulara yetişemiyor. Istediğim sonsuz huzuru bir başına bulamıyorum, insanlaraysa hiç tahammül edemiyorum. Cunku ben bir başına değilim.. kafamda binlerce gürültüyle dinlenemiyor, uyuyamıyor.. uykuda bile abuksubuk şeyler karalıyorum. Başımın patlayacağını hissediyorum ama patlamıyor. Herşeye takılı kalmaktan yol alamıyorum çoğu zamanda kendime yetişemiyorum... tükeniyor kendi içimde yo yo belkide çoğalıyorum. Gördüğünüz gibi yine bir sonuca ulaşamıyorum kendi kendime bile..

SAĞ ÇIKMAZ KİMSE..

Yokluğun bir uçak kazası
hiç bir canlı sağ çıkmaz içimden.
Gitme! n'olur enkazdan başka birşey kalmaz bende
Topraklar kurur, uzun bir susuzluk yıllarca süren
Çorak topraklarda yeşermez hiç bir kalp
Gelmez bile kuşlar   
Hiç bir canlı sağ kalmaz burada
Nükleer bir saldırı bak bu
Etme...



GRİBAL..

Bu kırgınlığı, hastalığı nasıl damıta bilirim kâğıda bilmiyorum.
Her yerim ezilmiş, başım gövdeme bir fazla
Saç diplerim sızılı..
Serin bir suya bırakır gibi kendimi bırakmak istiyorum şu somyanın üstüne
Derin bir uykuya kıvranmak
yedi uyurlara eşlik etmek
Aklımın ateşini söndürmek
Çekilmek istiyorum günden
Yorgun bir güneş gibi..
Geceye el vermek
Işığını söndürmek dünyamın.

HAYROLSUN..

Içim bir ayrı huzursuz
Ellerimin titremesi kontrol dışı
Halbuki dışarda yaza kaçmış bir hava..
Annem olsa hayrolsun derdi şimdi
Bu iç sıkıntısı illeti gıcık bir his
Bu güzel hava ve bu huzursuzluk eğrelti duruyor üstümde
Bende dengesizliğe yol açıyor
Canım teğellenmiş bedene sanki
Birazdan uçacak gibi garip bir korku..


6 Şubat 2018 Salı

ZATEN YOKMUŞUM..

Bir gecede zamanın bütün acımasızlığı çökmüş dünyama zebani vari
Bir anda yerle bir olmuş herşey
Sevdanın dalları tek tek kırılmış
Aşk ıramış
Çoktan gitmişim o kalpten bilmemişim
Bak bu  sahne ölüm manzaralı
Ya da başlamak mı sıfırdan
Başlamadan önce yok olmak lazım bir güzel  dimi
Hiç olan varlığının kalıntısız yok oluşunda
Hiç bir dönemde ya da her dönemden kalma bu ağrı
Yanmak..cehenneminde kulun
Sabahı bir etmek
Dönem kaybı ömrün
Çökmesi insanın kendi ümüğüne
Mümkünsüzlüğün kıyısında yere yıkılma ansızın
Eksik bırakılma davası
Kalan ben değil artık
Bildiğim tek şey bu.








******

Aklımı alabilirdi
Ama ben kendim yedim onu Yedirtmem kimseye..

5 Şubat 2018 Pazartesi

BU BİR UMUT..

Aklın ortasında duruyorum Binbir türlü soruyla..
Elbet!
Herkes birgün herşeyi konuşacak
Kalmayacak etekte, yürekte tek bir söz. Bak bu bir umut.
Git yat şimdi.

4 Şubat 2018 Pazar

MASAL ANLAT BANA..

Bana masal anlat lütfen
Kaybettiğimden beri masallarımı
Uyuyamıyorum.. dolanıyorum gecenin, kendimin en ücra köşelerinde.. 
gecelerce masal anlat, şiir oku.. yatır dizlerine okşa saçlarımı, sar yaralarımı bir anne lüzumunda. Unutayım.
Tut elimi götür beni kalbin en düşsel kıyılarına
Ben artık hayata inanmıyor
Güzel umutlu şeyler yazamıyor
Eksiliyor, dağılıyor, toparlayamıyorum cümleleri
Harf harf dolandım dünyaya
Götür beni daya başımı karnına
Öp bin kere öp
Yaşımdan, umudumdan
Kırıldığım her yerden öp..
Binbir gece masal anlat bana
Unutayım herşeyi, kimliğimi.
İnanayım insanlığa ve kendime.



BU HEP BÖYLE Mİ..

Kimse hiç birşeyin hesabını ödemeyecek mi
Kırdığı kalbin, durduğu aklın
Vebali boynuna aşkların
Çaldığı hayatın..
Cevapsız onca sorunun cevabı olmayacak
Kimseye hiç birşey olmayacak mı şimdi yani.
Bu böyle devam edecek
Kum gibi kayıp gidecek zaman ayaklarımızın altından
Biz hiç birşey anlamadan
Görmeden.
Yerini bulmadan akan hüzün.
Bu hep böyle mi olacak
Sayın Tanrım.

GECE ÇOK AĞIR..

Gecenin koynunda ne çok sakladığı var hissediyorum lena
Soğuk boş yataklar
Yastığa saklanmış yaşlar
Balkonlarda tüten dumanlar
Çamaşır seren kadınlar
Yolda uyuyan yolcular
Ağlayan sancılı, aç bebekler
Tavana döşenmiş hayaller
Kadeh kaldırılmış mevzular
Sokaktaki kadınlar
Islak çarşaflı yataklar
Terk edeli hayli olmuş uykular
Müzik dinleyen aşıklar
Sözler karalayan insanlar
Kapıyı çarpıp gitmiş adamlar
Vurma diye basbas bağıran çığlıklar
Boş boş telefon karıştıran parmaklar
Sarhoş naraları
Korkmuş sinmiş çocuklar
Geçmiş hesabı bitmemiş insanlar
Yarın yeniden başlama kararı alanlar..
Duyuyorum hissediyorum lena
Gece çok ağır..
İlerlemiyor.

ŞİZOFRENİK KIRINTILAR..

Kelimelere dolanmış bir insan
Debelenen kendi çöplüğünde
Çözememiş hiç bir sorunu
Soruyu kavramış ya da kavramamış
Sizofrenik kırıntıları
Ütopik düşleri
Her bir zerresi örselenmiş
Kelime dağarcığı zayıf
Gece sokaklarda aramış yitik kimliğini
Üstesinden gelememiş hiç bir şeyin
Saçlarını yolmuş yoldurmamış hiç bir kimseye
Bulamamış hiç bir zaman doğru kelimeyi
Dolanmış dolanmış kuyruğuna
Savrulmuş kendi duvarlarına
İncinmiş ama kopmamış
Bir şekilde istiflemiş kendi sesini
Inim inim kendi gözlerinde
Seyre dalmış soluk benizli siluetini..


EVE DÖNÜŞ..

Bir bağlama protest bir ağrıyla inliyordu böyle olur mu diye diye
Bir minibüs dolusu işçi yorgun, uykulu ilerliyordu aynı kendilerine benzeyen aksak minübüste
Hani şu arada haberlere çıkan devrik minibüste işte
Bir genç kız iniyor içinden..
Bir genç kız olduğu tahmin ediyorum hızlı hızlı yüzünü kapatarak dönüyor köşede ki o eve
Utanıyor üzerinde ki kötü kıyafetlerden bir an önce eve girmek istiyor telaşı bu
Saflığı aşikar..
Çilek tarlalarını geçiyoruz
Öğleyi geçtiği için işçiler yok..
Ardım sıra taktığım gençliğin ilk hasatından kalma akıl yürütmeleriyle, düşünceleri ipe geçire geçire döndüm kürkçü dükkânı büyükşehire..
Belediye ekibinin ve kara yollarının nevai çeşit kaldırım ve yol çalışmaları eşliğinde
bu yoğun ilgi sebebiyle zar zor..



O SABAHLAR...

Sabah kahvesinin damaklarımda bıraktığı o muhteşem hazzı duyumsayarak
Hesaplaşmalar yüzleşmeler gecesinden kalma bitkinliğimi kahvede dinlendirerek başladığım güne..
Okuduğum son satırlardan kalma bir cümlenin beynimde tekrarları eşliğinde yürüyorum
Soğuk havayı yüzümü süre süre
Kaygının gaiplere karıştığı şu küçük an ve küçük adımlarla yürüyorum yarına. Hep bi birşey olmasını umarak.. kabağa dönüşmek, fareye dönüşmek gibi saçma beklentilerle karışıyorum sığıntısı olduğum yaşama..

3 Şubat 2018 Cumartesi

ACI GÜLER..

Bir insan çok aşırı enerjik davranıyor ve aynı zamanda sağlam espireler yapıyorsa ya çok korkuyordur ya da derin bir kederi örtbas etmeye çabalıyordur. Ne biliyor musunuz? Çünkü en güzel bu dünya da acı güler ve güçlü taklidini de bana sorarsanız da en iyi o yapar. Iyi bakın etrafınıza; insanları, insanlar içinde yanlız bırakmayın ses verin! sustuklarını görün, anlayın dokunun birbirinizin yarasına, acısına. Dokunun ki acı anlaşılsın, paylaşılsın varsa bir çözüm deva olunsun. Yoksada sarılıp ağlanılsın.. ki çöreklenip kalmasın yüreklerde. Gerçekten ses verin o histerik gülüşlere.. yanlız kalmasın hiç bir insan koca kalabalıklarda. Yanlız hissetmesin dünyanın herhangi bir köşesinde.

DENİZİN GECESİ..

Sonsuz bir yolculuğa cekilebilirim
Denizin dalga seslerinin içinde sığındığım melodinin derinliklerinde
Gerçek bir huzuru tutmuş gibi
Omuzumda sıcak bir el
Saçlarım ayrı bir özgür
Ay eşlik etmiyor denize
Onun bir hüznü denizin üstünde
Şiirlere, şarkılara sığınmış
Salmış kendini.. ihtiyaç sahiplerinin okşamak için ruhunu
Karanlıkta bir kadın süzülüyor yanına siyah elbiseli gece gibi bir kadın..
ruhunu okşuyor ve okşatıyor o mağrur denize
İkisinin o muazzam buluşması
Şiiri oluyor o gecenin..


2 Şubat 2018 Cuma

KLİŞE SENARYO..

Ortada duran sancım
Söbelenmiş kalbe her acım
Titizlikle süzülüp sezilememiş
Görünmez ağrım
Eli kolu bağlı ikinci bir emre kadar her umudun
Kapsamında hep birşeylerin
Öyle olması gerektiği için..
Bütün gerekçelerin canı cennete
Bahaneler türetimi dünyalar
Alt yazılı düşüncelerim
Defalarca sergilenmiş bu filmin
Neyini anlatıyorsun sen biliyorum sonunu
Burda adam kör
Bahçıvanda hepsini...


KENDİM KENDİME..

Önce dayandım baya
Sonra bıraktım ipini
Şimdi hem savruluyor hemde savuruyorum
Birşey de beklemiyor
Olmak, onmak talep etmiyor
Herhengi bir iddia barındırmıyorum
Sayın evren  sakın zahmet etme
Ben kendim geldim kendim giderim.

1 Şubat 2018 Perşembe

GÖZDESİ DÜNYANIN!

Bir ses kulağımda çınlayan
Su sesi gibi çağıl çağıl
Yaşamı anımsatan
Büyütülmesi gereken çiçekler
Okunması gereken kitaplar
Izlenmesi gereken filmler
Gidilmesi gereken yerlerin telaşı içinde
Bir ses kulağımda kalp atışı gibi
Yaşam dolu
Güçlü, inatçı bir çiğdem
Yürekte filizlenen
Herşeyi içinde barındıran inlemeleri sessiz
Meydan okuyuşu mahalle ayağa kaldıracak cinsden
Gözdesi o bu dünyanın eteğinde bahar taşıyan
Şair yüreği hoplatan
Su gibi, dağ gibi
Yüreğimde yatan...

SÖZ VURMUŞ KIYIYA...

Denize karşı söylenmiş ne çok söz var
Tamda karşısında bitirilmiş, başlanmış..umulmuş.
verilmiş  şeyler
Dikilmiş gözler, dökülmüş tonlarca yaş
Denizden ruha karışmış iyot
Açmış çakralarını
Yüzdürülmüş binlerce fikir
Aydınlatılmış gece
Mırıldanılmış akdeniz melodileri
Öpülmüş o titrek kiraz dudaklar
Söz alınmış, sonra da denize
dalgalara karışmış
Yakomozlar o gece tek taraflı fes edilmiş
Birinin kalbinde son bulmuş
Ötekisi çoktan gitmiş.
Deniz ne çok söz tutmuş dimi
Baksana
Söz vurmuş kıyıya..


BEKLİYORUM..

Hiç birşey yapmıyor ama birşeyler olmasını bekliyorum
Yaptığım zamanlarda da bir faydasını görmedim hani..
Ama şu bekleme olayı bende bağışıklılık yaptı sanırım
Beklemekten alamıyorum bir türlü kendimi
Bekliyorum işte..olacak gibi, gelecek gibi, bitecek gibi
Ne beklediğimi, olacağını bilmeden
Uzun bir bekleyişe bıraktım kendimi
Kalbimide nadasa..
Bekliyorum bir gün gelecek, olacak der gibi bekliyorum
Koca bir boşluğu dolduracak o güzel günleri..

Arzuhal

Kusursuz intiharlar yaratmak istiyorum hanfendi Manasız anlamlar kurgulamak belki  Anladığım kadarıyla anlaşılmak istiyorum Bu zor kaygan ze...