31 Aralık 2017 Pazar

Çocukluğum gibisin
Tüm özlemler sana..

UMUT ÇİÇEĞİ..

Ömrün kışında karda boranda sereserpe yatarken gökyüzüne bakıp baharı düşledim.. düşledim de öyle dayandım. Ömür dediğin mevsimler gibi çıkmaz mevsim yok. Bazen çetin bir kışın sonunda hayat sizi verimli bir baharla karşılayabilir. Ve avucumda ki bu umudu toprağa ekmek istiyorum çoğalsın istiyorum..

BEN OTURMAYAYIM..

Konuşsam şimdi canınız sıkılır
Ben konuşmiyim hiç
Ağzımdan ay ışığı filan fışkırmaz şimdi
Duymak istediklerinizi söylemem
Moraliniz bozulur
Girerim simdi toplumsal gerçekçi
Biraz patavatsız.. yüzünüz düşer
Aklınız karışır.
Seslenmezseniz otururum şurada biraz
Sonra kalkar giderim
Parmak uçlarımda muhabbetinizi bozmadan
Çiçek kıpırdatmadan.
...

30 Aralık 2017 Cumartesi

OLSUN TANRIM..

Değiştirememek..
Hayata sanki fazla burnunu sokmak
Yetmemesi yaşadığın hayatın
Birşey unutmuş gibi dolanmak
Yetersiz kelimelerim
Acizliğim
Hep bir şeyleri ayarlama mecburiyetim
Yetersiz mevcudiyetim
Sonuç değişmezliğim
Sağa sola dağılmış kalbim
Kitaplarım.. ah, kitaplarım
Ne çok yol aldık sizle
Ne kurduk, inanır mısın ne inandık
Çok inandık, fazlası zarar
Inanmaz olduk
Tozlu raflarda bizde artık yerimizi aldık..
Güneşe verdik rengimizi
Gençlere bıraktık umutlarımızı
Olsun Tanrım
Herşey gönüllerince olsun.
Onların bari olsun.

ANLAMSIZLIK BOYLARINDA..

Beynin sınırlarında yapılabilecek bütün düşünsel işkenceleri uyguluyorum şu küçük aklıma
Çarmıha geriyorum gecelerce..
Nabzını yokluyorum kalbin
Nevai türden akıl oyunlarıyla..
Kendini kusursuz sananlar geliyor zihnime..
Başladımı gene övmeye biri kendini
Uzuyorum.. uzaya bildiğim kadar
Kendi ezikliğimin, anlamsızlığımın boylarına
Kışı giyindigim ruhuma baharı anlatıyorum
Renk renk baharı
Asil papatyaları, badem çiçeklerini
Dalgasız, daldan dala, dalgın
Uzanıyorum sessizce uyandırmadan körpe bebeği
Giriyorum karanlık sabahlara..
Feci karanlık sabahlara
Gün ışığı umutsuzluğuyla
Nedensiz isteksizlerle yayılıyorum evrene
Zararlı bir gaz gibi.



SENEYEDE GİYERİM..

Lüks semtin gece kondusu
Kentselleşme dışı
Insan dışlaması
Yüzüm bir yokluğa, hep bir  arkama
Bulacaklarımı bilmem
Kayıplar işli zihnimde
Kurutulmuş beden, kokuşmuş beyin
Zararsız ısırmaz
Havlar havlar gider bir ses
Ne yaptı size bunca insan
Çok mu korktun sen annem
Çevresel kirlilik, içselleşmiş
Kendine sıvamış, batırmış
Gökkuşağı mı o, eteğindeki
Boynunda ki urgan
Sen mi aldın
Otuz yıl garantili
Sınırları, kelime hazinesi belli
Orta sınıf altı standartlar
Susuşlar tarihçesi
Döküntülü yaralar
Asgarî hayat
Sınırsız hayal dünyasında
Ruhuna iki beden küçük
Seneyede hiç giyilmez
Ruhsuz kalırsın insan..












YENI YIL AYNI HAMAM..

Rüzgâra, yağmura takılı kalmış
Güneşe vurulmuş bir yürek
Ufacık savruluşlar.. kontrollü belki kontrolsüz.
Yırtık ceket cebi kaybolmuş çakmak
Umut ekmeyip hayal biçmediğim
Koca bir yıl daha bitmiş
Yeni yıl mesajım filan yok
Gerekli makamlar versin demeçlerini.
O bildiğini okur zaten
Canımızı bile okur vesselâm
Dimi noel baba.


27 Aralık 2017 Çarşamba

VALS..

Askeri bir ciddiyet
Kraliyete yakışır bir asalet
taşıyan ezgiler eşliğinde, kafamda bir vals var şimdi. Marş, balo dansı karışımı..Gece gece.. hayrolsun.

Göz ister..

Yalancı gülüşleri gördünüz
İçindeki acıyı farketmediniz.
Farketmek fark yaratmak cinsinden meziyet, incelik ister.
Böyle yürek yemiş kalp ister
Anestezi işlememiş bünye ister.
O da sizde yok...


DÜŞÜNCELERİN GÖRÜNÜRLÜĞÜ..

Eskisi gibi dikkat etmiyorum kendime, iki senedir aynı montu, aynı botu giyiyorum.. sırtımda bir şair hüznü.. için için döküle  döküle dolaşıyorum kalabalıklarda. Aklımdakileri görüyorlar mı acaba diye bir tedirginlik kaplıyor hücrelerimi. iyice çekiyorum boynumu içime, kimse görmesin diye. Sonra saçmalama en yakınındakiler bunu sen mi yazdın inanmıyorum diyince.. biraz burulup, sonrada okunmuyormuş diye seviniyorum doğrusu. Halka arz ettiğim içimi unutarak.. ilginç bir ironi şu halim.

SABAHA KADAR BESIK SALLADIM..

Uçuşan cümlelerimi sigara dumanına buladım
Mevzu sağlık rakı yok
Kahveyle ağırladım kendilerini
Boncuk boncuk dizme arzusu dolu içim.. ipine geçiremiyorum harfleri. Ruh yorgunluğu, beden yorgunluğuyla iç içe geçmiş. Adımlarımdaki hükümsüzlük... Icimi dökmeden uyuyamamayı, misafirlikte uyuyamayan çocuk gibi huy edindim bu sıralar. Uyutmaz gayrı sabaha kadar..

GÖKTEN ŞAİRLER YAĞSIN..

Bir şair gelse karşıma güzel günleri vadetse inanırım hemen
Bir yazar götürse şimdi beni bastırılmışlıkları yaşatmaya düşerim gölgesine
Bir çiçek dursa karşıma, esansını sunarak sevinirim genç kız gibi
Güzellikler ihtiyaçlarımız mıydı
Bir güzellik yağsa şimdi
Şu ağır acı dolu devlet binasına.
Kana kana sevinç içse gece
Bu gece gökten şairler inse
Herkese fısıldasa en okkalı şiirini
Bebek gibi uyurum yeminle. Birkez daha çocuk olurum.

26 Aralık 2017 Salı

ÇOK KONUŞMAK

İç seslerini duymamak için sürekli konuşuyorlardı. Dinleseler kendilerinden nefret ederlerdi çünkü. Başkalarını eleştirmek kendilerinden kaçış yollarıydı.. artı kolay işti. Bense oturmuş içime içimin bokuyla oynuyordum. Hepsi bu...

BEN ŞÖYLE KADINIM..

Ben öyle kadınlardan değilim diyordu yan masada ki kadın iddiasız duruşuna rağmen..
Harbi ben ne biçim kadınlardandım sorusu ilişiyor aklımın kenarına..
Çok akılcı ve realistsin demişti insan tanımaya uzak kendini bulamamış bir ses
Sevgi dolu bir ses ise ruh üflediğimi idda etmişti
Tanıdık biri saf salak..
Anne yüreği hep çocuk ama güçlü bir kadın olduğumu
Daha korkak bir ses sinsi demişti uçmuştu kulaklarıma
Içimde ki ses kaç kez korkak diye fısıldadı..bazende sen bunu yaparsın!
Acıda neymiş senin için anarşist duyguları körükler demişti bir zamanda..
Kalktım masadan yeter bu kadar hasbihal diye söylendim
Ayaza karşı yürürken ^bu hastanede yürüdüğüm her yere parça parça yüreğimi bırakarak ilerliyorum^ diye bir söz düştü yere ağzımdan..
Sabahtan beri yaşadığım duygu boşluğunun tanımını bulmanın huzuruyla ellerimi sokup ceplerime başladım hava ayaz mı ayaz ellerim ceplerinde diye şarkı çığırtmaya.. ta ki ilâç kokularını alıncaya dek..


HASTANE ÖNÜ OTOPARK..

Allah Allah Allah sayıklamaları
Ağrıyor ağrıyor inlemeleri
Insanın ölümün kıyısında
Dünyayı izlediği yer gibi
Kendini belkide önlü arkalı en sorguladıkları anlar
Berbat ilaç kokuları
Lüzumsuz baş dönmeleri
Adım başı yaşlı gözler
Gaz çıkartma yürüyüşleri
Duyguların ani değişikliği
Aşırı adranelin yüklenen kalpler
Hemşirenin evinin kredisi
Makbul olan yemeğin diyeti
Bir ağrı kesici daha mı yapsanız serzenişleri
Kafaların dumanladığı
Çökmüş suratlılar, dualı dudaklar
Geçen narkoz etkisi
Çok şükür Rabbim sesleri
Yeni doğan bebek ıngalaması
Hastane önü otopark
Doktor bulsun dertleremize dermanı..

25 Aralık 2017 Pazartesi

HAYAT ZORUMA GIDIYOR..

Hayat bazen çok zoruma gidiyor derken yaptıklarınız, yapmadıklarınız, düşündüğünüz hatta düşündüğünüzü düşündüğüm zoruma gidiyor demek istemiştim.. Düşündüğü.. söylediği söz çok zoruma gitti diyecektim neler neler dedim işte.

*******

Herşeyi geçtim kendime tepki olarak doğmuşum.

KAYBOLDUK..

Standartlar yükselirken biz kaybolduk
Anlam arayışlarımız ondan
Solgun, yorgun.. sabırsız yol alışlarımız
Üstümüze çökmüş hayat
Yakamızda iki eli
Nefes almak lüks
İnsan kalmak zor
Duyarsızlaştırılamamış beyin
Herşeye tepki diye doğmuş
Kendi dünyasında sürgün
Duvarları elleriyle örmüş
Otoritelerce bellirli yaşamlar
Kdv si ötv sı ödenmiş
Beş liralık benzinle yol almış
Ağır yolcular bu yolcular
Masraflı sebzeler bu sebzeler
Hesabı ağır bir yaşam iki cihanda da..
Kaybolduk yaşamın içinde
Şu Mış gibi hayatlarımızla..

HAYAT BAZEN..

Hayat bazen çok şey
Boş.. bomboş
Ölürken tek, gelirken tek
Ahde vefalarda bir yere kadar
Hayat bazen çok yanlız
En yanlız
Kimsesiz çıkmaz bir sokak
Savruk insanlar her köşede
Hüzünlü..
Hayat bazen çok kırıcı
Acımasız bir çocuk
Alaycı..
Gezinen iğne içinde
Hayat bazen çok güzel
Içinde şarkılar söylenip, danslar edildiği bir şenlik yeri
Eğlenceli..
Hayat bazen ıyi ki
Zamanı durdurmak istediğin
Bütün saatleri kırmak istediğin
Hayatın bu kısmında duruyorum şimdi..
Sonrasını tahayyül etmek istemiyorum..
Korkuyorum en çok ben korkuyorum.

24 Aralık 2017 Pazar

ÖLÜ CANLAR..

Herşeyin ucu açık
Yoruma ve inisiyatife dayalı
Kağıtlardan okuyarak
Temize geçilmemiş eski bir dil
Güçlü olanın baş rolü kaptığı
Kapağı attığı
Biz verilen ufak figüranlık rolünü oynayıp
Çekip gitceğiz
Senaryo klişe
Kapak değişimi yeni ürün yutturumu
Dermanının içinde yanmak
Görkemli bir ateşin içinde
Sana göre, bana göre
Yaşamak yaşatmak formatlı ölümler
Ucuz, zaten ölü canlar
Kanatkar olduğunca
Aklının erdiğince..
Tabuta girince
Ve perde..


UZAKLAR..

Uzak kendimizden kaça bildiğimiz yerdir Lena.
Bu sebepten uzaklar na mümkün.
Gidemeyiz.
Hislerimi kaybettim sanki..
Merak etme fazla uzağa gitmez.
Gelir birazdan. Çok canın yanmıştır ondan.
Çöker birazdan ağrısı...
Lena bak bunlar hep çok sevme ağrısı.. Az sev.
Mümkünmüdür.
Bak bunu bende bilmiyorum..
Ama karşılıksız sevgi bitmeye en azından susmaya mahkumdur.

UNUTMA!

Seni yüz kere, bin kere öpsem doyamam
Icime katsam, o bile yetmez...
Boynunda ki kekik kokusudur huzurun adı
Ben aklımı yitiririm, yitirdim hani çokça.. seni unutmam.
Sevgin birikintisi benim bu ruhum
Düştüm narına, bi çare
Muhattabım.
Sen de hele, böyle güzel bakmasını, insana soluk olmasını nerden, nasıl öğrendin?
Ben göğüde, denizide senden bildim
Senden yazdım, senden okudum
Seninle baktım dünyaya.
Karanlığı gözünün yıldızlarıyla deldim.
Güneşim.. sıcağına sokulduğum
Taşarsın her yerimden
Konuşursun sen buram buram özgürlük.
Varlığın evrenin sırrını çözme dinginliği..
Ben kendimi unuturum, dağınık, karışık dolanırım
Amacımı yitiririm
Umudumdan düşerim her gün
Ama seni  ama seni
Ölsem unutmam
Bunu unutma.. beni unutma!

ELİMİ SIIRE BULADIM..

Ana ben elimi şiire buladım, geçmiyor..
Kelimelerce hırpalandım, gece gündüz
Üstüm başım hep söz içinde
Kızma bana.
Kafamda bir kalabalık susturamıyorum..
Kalbimi söktüm ben ana, elimde taşırım kıra döke..
Yorgunum ana çok yorgunum..
Ellerimi çarmıha mı gersem
Kafamı kuma nasıl soksam bilemiyorum..
Hayatın dışına atılmışım gibi
Bazen de magmasında gibi
İyi değil bu durum, ana hiç iyi değil 
Yatır dizine okşa dertlerimin başını tek tek 
Çocuk olayım ben bir kez daha
Öp yaralarımı çok öp
Geçsin ana.
Ana ben çok yalnızım.

23 Aralık 2017 Cumartesi

BIR GARİP ORHAN...

Bir yağmur birikintisi içim
Bir şair düşer...
Bir şairin bedeni gider
Fısıldadığı sözler dünyaya kalır
Garipligini hiç duyurmayız anasına
Gidemediği o limanda bekler
Giyemediği ceketini taşırım
Ölüm olur ama o garip şair ölmez
Sesler çoğalır kalbe düşer
Bir şair ölmez
Değdiği yürekte kalır..

BEN ÇOK YANLIZIM..

Ben ^çok yanlızım^ sözünden daha ağır düşmedi yüreğe hiç bir söz.
O nasıl bir bilmektir kendini
O nasıl bir acı.
Kıyafetsiz kelimeler daha da bir çaresiz, eli kolu bağlı..
Ağır sevme vebali
Gökyüzünü içinde taşıma yorgunluğu
Turp sıkılmış kalpler mi bu kalpler
Okumak sözlerden, anlamak gözlerden yanlızlığı mı
Hiç bu kadar ağır düşmedi bir söz yer yüzüne..
Böyle dağıtmadı hiç bir nükleer deneme..
Ben böyle daha duymadım üç kelime şiir..




Şiir

Şiir elini kana bulamak gibi geçmiyor..

22 Aralık 2017 Cuma

İKİ IYILIKDEN BİRİ..

Telefonu bir hayal kırıklığıyla kapattım
Sesi kulağımdan bir türlü gitmiyor..
Yüzümü soğuğa verdim
Donsun! donsun da kulağım
O ses de donsun sussun istedim.
Kalbim dursun istedim bir de
Iki iyilikten biri olsun istedim.

GİTMEK ÜZERİNE..

Uzaklar neresiydi acaba
Bulan varmıydı
Ben hiç gitmişmiydim birinden, bir yerden
Düzen bozanından..
Cesurmuydum şu hayata
Korkak, temkinli mi
Şu hesaplı kitaplı olanından
Sahi gitmek; fiziki mi ruhsal bir eylem miydi..
Ilk önce giden akıl, son giden anılarmıydı
Bir koku, bir tat, bir ses..
Belleğin dehlizlerinden nasıl gitmezdi..
Birden gelir mıh gibi çakılırdı
Çocukluk gitmezdi bir yere
Peki gençlik neredeydi
Yaşlılık dizleri sancılı tırmanamaz mı aklın duvarlarını
Kalır mı olduğu yerde
Sahi gidenler nasıl gitmişti
Düzen bozanından
Iki kere cesurdur insan gitmeye
Bir ömrün baharında
Bir de son deminde galiba
Sıyrılmış ya da hiç giymemişken melanet hırkasını..







HİÇLİK..

İddiasını yitirmiş yıllardan geçiyorum
ömrün son baharı mı bu..
Herşeye uzaktan.. bir o kadar içinden
Umarsız, yorgun..
Bir gecelik isyanlar, sabaha aynı ezik uyanışlar
Koleksiyoner; çocukken peçete, şimdilerde cümle
Her birşeyi unutan, hala şaşıran bir yanı hala şapsik
Acıya oluşan anarşist bir direnç
Bir sözle yerle bir hâlbuki..
Denizin ortasında cayır cayır yanan gemi
Ele gelmez bir tutarsızlık
Melonkoliden devşirme çok düşünme sonucu nihilist
Aklımda kalan kalpten vuku kocaman bir boşluk.



BIR HİKAYE...

İlla ki yazmak istiyorsan sustuklarını bir kağıda yaz dedi adam.
Kadın sonra sayfalarca, döküldü..

KALAN SAĞLAR..

Bir balgam oluşturdu yutturduğunuz laflar
Midemde gaza
Omuzlarımda ağırlığa
Benliğimde prangaya dönüştü.
Kâğıt kesiği sızısı var benim bu canımda
Sokak sokak aradığım inceliği bulamadım daha evrende
Zaten kırılgan ruhumu çaldım türküden türküye
Dedim tabip elleme benim yaramı benim yaram dökük içimde...
Bir baş kaldırı var en suskun ve siniğinden, ilmek ilmek dokuduğum.. baskınlar, kıyıl kıyıl duygular
Çivi söksün istiyorum çiviyi artık
Kopsun beşeri afetler
Kalan sağlar benim olsun
Varsa böyle birşeyler..






21 Aralık 2017 Perşembe

ÇİÇEK ÇİÇEK..

Kafam dumanlı, içimin rengi atmış gibi yazdığıma bakmayın pencere önüm hep çiceklidir benim. Gülsem bir en güzelde gülerim hani.. yıldızlarla fenerlerle süslerim göz bebeklerimi. Astım mı suratımı hele küfreder gibi bak orda bende hükümsüzüm. Haksızlığa, bastırılmış herşeye, zamansızlığıma dökerim bunca harfleri.

GÜNDEN KALAN..

Özgür kuşlar
Gözlere, boşluğa, tavana takılı kalan hayel
Sayın martılar.. saygılar
Eteklerime hunharca topladığım abuksabuk sözler
Silik suratlar, yüzsüzler
Kanadı kırık uçamaz ki düşler
Gidenin gitmişligini algılamayan zavallı kalpler
Siz kış güneşini bahar mı sandınız sevgili minik sarı papatyalar?
İstemeye istemeye yürüyen şu sarsak adımlar
Kısık bakışlar..
Kulağıma çalınan bir şarkının beni ta onaltıma götürüp bırakışı
Yüzümü huzurla sürdüğüm hafif rüzgar
Sevgiler..




20 Aralık 2017 Çarşamba

ÖĞRENMEK KOLAY OLSA..

Burada başka türlü yaşanmaz bu histerik gülüşler ondan..
Hiç birşeyin yetmez.. uzanıp aklın tutmaz elinden, bu nafile çırpınışlar neden.
Canına batırdığın kelimeler, sessiz muhabbetler
Subliminal arayışlar yeter
Öğren artık, bu kalbin ipiyle kuyuya mı inilir.. inilmez.
Öğrendim mi Lena.. cık, öğrenmedin. Bana benziyorsun öğrenemezsin kalbinin kanatları çok geniş..

19 Aralık 2017 Salı

HAYATIN MÖN EVRESİ..

Batmak çıkmak, kazanmak kaybetmek hiç birşey ifade etmiyor bana.
Yeni bir hikayeye dahil olacak gücü bulamıyorum artık kendimde.
Yaşlanıyorum galiba. Aklımı başıma, hayalleri koltuk altıma bir gazete gibi sıkıştırıp dolanıyorum hayatın en içinde. Kafamı gördüğüm, duyduğum herşeye yeni adlar, farklı betimlemeler yapma mevzusuyla fazla bulandırmış, yakmıştım devreleri. Sonum herkesi korkutuyor bendeyse herhangi bir merak uyandırmıyordu. Şerhem şerhem koparıp yediğim zaman beni bir doyuma da ulaştırmıyordu... bekliyordum kıyafetsiz bekliyordum perdenin kapanmasını.. mön mön.

ŞARAP OLDUM..

Hiç birşeyliğe çoktan fazlasını sığdırmış bir şaire ezdirdim yüreğimi bu gece.. şarap oldum..
Günden aşırdığım streslerimi döktüm vücuduma.. yara oldum..
Anlatmaktan vazgectiklerimin, terk ettiğim hayallerimin dibine çöktüm.. sessiz sessiz ağladım..
Küresel mecralarda dillendirilmeyen acılarımıza çare bulmayan dünya liderlerini esefle kınadım..
Gece karasına buladım dünyamı.. sarardım.. aklar yağdırdım saçlarıma gün ağırana kadar.
Melül melül süzdüm dünyayı son ışığını ben söndürene dek..

18 Aralık 2017 Pazartesi

TÜKENMIŞ UMUT..

Hayat bize yeterince âdil davranmıyordu ankarada dayılı üstüne üstlük nüfuzlu bir ailede doğmamıştık. Aldığımız eğitim bir boka yaramıyor,
Hayallerimizi haketmeyen insanlar yaşıyordu.. bunların bir bedeli olmalıydı... olmalıydı! gençler çabalamaktan yılıyor tükenmiş, kaybetmiş, yılmış dolanıyordu insanlardan kaçarak.. günler artık anlamını yitiriyordu. Hayallerine koşarken düşmüş ve anlamlarını kaybetmişti yüzlerce genç ve artık acıtmıyordu..

İstemiyorsa demek..

Gözlerim görmek 
Kulaklarım duymak
Ayaklarım durmak için herhangi bir çaba sarfetmek istemiyordu.
Herhangi bir olayın içine hattâ hayata bile dahil olmak istemiyordum.
Çekiciliği, gerçekliği yoktu bu evrenin. Yazmak sadece yazmak istiyordum ta ki beynim infilak edinceye dek.

KAÇINMA DÖNEMİ

Zaman ağrılı ve sancılı
Mesai saatlerinde ilerlemeden eriyip gidiyordu
Hep birşey var yapmam gereken ama unutmuşum gibi bir kafa karışıklıgıyla uçuşuyordum akrep ve yelkovan arası
Kelimeler canıma battığından beri uzun soluklu bulunamıyordum kitaplar diyarında
Kısa ağrılı şiirler ve dergilerle besliyordum ruhumu
Yine vakti gece etmiş aklımın aydınlığı altında dönüşüyordum sayfalara..  yazdıklarımı bile tekrar okumaktan kaçındığım bir dönemindeyim hayatın
Atıp kaçma hissi bu
Dönüp bakmama dürtüsü
Bariz bir kaçınma dönemi..

BAŞ ÇATLAMASI..

Bütün köprülerini atmışken hayatın
Karşıda bırakmışken yalakları
Sırtımı çevirmişken herşeye
Tenimde yaralar açmışken
Başımı vura vura
Içinden düşürürken cümlelerimi
Ağrılarımı dindiremediğim
Sindiğim gecelerde
Karanlığın sabah diye yutturulduğu zamanlardan devrik bir şekilde, ellerim yaralı.. aklımı yıkayıp, kurulayıp, asmış  oturup izliyordum dünyayı
Yüzüm buruşturup, gözümü kısaraktan..


SAÇMA DİZELERİM

Bütün bu yazdıklarımdan ve kendimden sıkıldım artık
Canım hiç bir insanlik hâlini çekmiyor
Nefesim bile sırtıma bir hançer gibi düşüyor
Bütün duygulardan ve insanlardan çokça hissetmekten yoruldum artık.
Kendi sesime bile tahammülüm yok
Denize, martıya bakmak istemiyorum
Iğrenç ruh halimle onları da kirletirim diye korkuyorum
Niye ben diğerleri gibi yaşayamıyorum
Herşeyi batırıyorum tenime
Çok canım acıyor
Yoruldum bu iç döküntülerinden
Kendimden.


Havada kasvet..

Ruhum çıkacak gibi burda
Aslında görüyorum bütün ruhlarda dar bedene
Havada zehirli bir gaz gibi sıkıntı, gerginlik karışımı bir şeyler dolaşımı var
Boğmuyor yok etmiyor süründürüyor...
Bunca kasveti arttırmaya yeterli bir ses..
Düşünme ve mantık dedi de
Ne kadar eğrelti durdu be o ağızda.
Hava daha bir ağırlaştı ve bütün ruhları ele geçirdi sanki..

17 Aralık 2017 Pazar

MUAMMA BEKLEYIŞLER..

Ne beklediğimi bilemiyordum burada
Ama gelecek gibi bekliyordum her gece..
Ne o geldi, ne ben ne beklediğimi bildim.
Böyle böyle mevsimler, içim de geçti gitti..

UNUTULUR..

Biz asla unutmam dediklerimizi unuttuk
Bitmez dediklerimizi bitirdik
Yapmam dediklerimizin baş kahramanı olduk
Olmaz dediklerimizi senaristi
Nankördük,
Çiğdi etmediğimiz süt
Küçümsediklerimizdi yaşadığımız.

TEMCİT PİLAVI..

Temcit pilavı gibi ülkem gündemi
Albenisini kaybetmiş klişe dizilimler
Bir tiyatro kurgusu aynı
Artık içimin çekmediği
Kelime dağarcığı dar bir dünya
Yeniliği hazmedemeyen
Hep bir gebe, hep bir topal
Arkasından inip ittirdiğimiz
Soluk soluğa götürdüğümüz
Tabut tabut zamansız bitirdiğimiz
Daha taksiti bitmemiş
Vergisi ödenmemiş bir hayat..

YA İÇİMİZ SUSARSA..

Asıl içimiz susarsa ne bok yiyeceğiz
Kim dinler bunca saçmalığı
Kim dur yapma sende kalsın der
Kim dağıtır kim toplar bizi
Kim göğe bak nefes al der
Nasıl dökülürüz
Kim kafamızı karıştırır
Kim kaçmış balonların peşinde koşturtur
Kim bir küçücük aslancık şarkısını mırıldanır..
Ya içimizde giderse..

YIKIK DÖKÜK..

Yoğun bir kuşatma altında duygularım
Gem vuramadığım acılarım
Bardaktan boşalırcasına dökülen içim
Ruhumun dehlizlerinde düsledigim aydınlığım
Yaralarıma sürdüğüm şiirlere karşıda duyarsızlaştırma yaşayan sökük kalbim
Kurtulamıyorum kendimden.
Hep bir eksik hep bir fazla
Bir çelişki sarmalı
Bak yine aynı duygu durumu
Çekiliyor canım
Tatlı bir ölüme geçiş gibi..

YERLEŞİK HÜZÜN

Sallanırken hayatın sarkaçında baş aşağı dizdim ben bu dizeleri
Çakıldım kimi zaman tepe üstü
Anladım hayat birazda çakılmakmış dip şart zirve umutmuş bir nev-i
Kiminin gökte kiminin yerde aradığı
Asıl içte olanmış..
Bütün yediğim kişisel gelişim zırvaları geliyor aklıma
Yüzümde yine o müphem çizgi
Bahar gelmiş dönemi hayatın
Ne kadar mevsimlere benziyoruz
Mevsimselleşiyoruz..
Ben hüznü baharı sırtlamışım galiba
Süzerken aklımdan dünyayı
Gözlerimden hissettim
O yerleşik hüznü
Bu arada gerçekten yerleşik hüzün hüzün sayılmazmış
Ötelediğim bir soru daha dikildi karşıma.
Belkide hüzünsüzümdür...



16 Aralık 2017 Cumartesi

DEĞMEYİN ONA..

Onun balonu uçup gitmiş
Onun kalbi çizilmiş
Onun sesi kısılmış
Onun dalı kırılmış
Onun ömrü çalınmış
Hayalleri hep su almış
Soru sormayın ona.

BULDUM BULDUM!

Kaç kadehten sonra sarhoş olunurmuş onu buldum. Mutsuzlukta doz aşımı  gerekiyormuş. Lan ben mutsuz filan değilmişim yatay dikey hikayeymiş bir biraya bir paket gömdüm dünya dönüyor sızacak gibiyim. Sarhoşum ben!!!

YÜREĞİM SÖKTÜN..

İçimin bütün kandilleri söndü
Dünyam karardı bir anda
Bu gidiş nasıl bir gidişti ey sevgili
Canıma basa basa
Kalbimi eze eze
Böyle mi olacaktı
Bu kadarmıydı gülüm
Kaydı gitti ömrüm elimden
Senin o kapıdan gidişinle
Kalmadı takat mezara döndü beden
Soldu bütün çiçekleri ömrümün
Kaydı yıldızları göğün
Sustu kuşları ağaçların
Ben döndüm ocağı sönmüş bir viraneye.
Yüreğimi yerinden kazımak, söküp atmak istedim
Bu nasıl bir acıdır Tanrım
Bu nasıl bir yangındır durulamaz önünde..


SEN YOK BEN YOK.

Ben sürüyemem bu canı
Ben taşıyamam bu canı
Madem sen yoksun bende
Ben hiç olurmuyum tende
Ben yapamam sensiz
Yaşayamam nefessiz
Sen benim gençliğim
Sen benim ömrüm
Sen benim sonum olursun
Yaşayamam soluğun olmadan
Unuturum tüm bildiklerimi
Kara cahil olurum birgün de
Biterim..
yazık olurum
Ben sürüyemem kendimi
Kaybolurum evrende
Hiç olurum.


ANNE BEN...

Anne ben becereksiz miyim 
Kötü bir çocuk muyum anne
Neden ben uyumsuzum
Sen bilirsin anne
Neden canımı çok acıtıyorlar
Kalemimin mürekkebinden neden hep acı akıyor..
Beni niye kandırıyorlar anne
Neden bu kadar güveniyorum ben insana, insanlığa
Dediğin herşeyi harfiyyen dinledim
Yalan konuşmadım hiç 
Başım beladan kurtulmuyor be anne
Insanlar doğruyu duymak değil ışine geleni duymak istiyormuş meğer..
Sözlerim hep mi hep davacı benden
Ben akıllanır mıyım anne..
Sen bunu da bilirsin
Söyle anne ben akıllanır mıyım...
Bir de şey anne ben neden böyle acı şeyler yazıyormuşum..
Ben hayata tutunamaya çalışıyorum anne.
Yine anlamıyorlar be anne.



15 Aralık 2017 Cuma

BASTIRILMIŞ SÖZLERİM..

Havada kalan laflarım
Yarım yamalak şiirlerim
Toparlanamayan kelimelerim
Bastırılmış sözlerim
Sonunu getirememe muhabbetim
Olmamışlığım, hamlığım,
Çok gaza gelmişliğim
üstüne bir güzel yanmışlığım
Dökük içim,
Canıma teğelli ruhum
Beceremiyorum..

KIPIRTISIZ..

Sıkı bir urganla bağlıyken yere
Elim kolum kıpırtısız
Kuşlara şiirler yazma girişiminde bulundum
Girişim dedimde ipim geldi aklıma..
Kedilerle takıldım bu gece ciğerci ciğerci dolaştım
Doyuncaya dek..
Eve geldim bitkin ve tok
Nerden esti bilinmez
Uzun zaman sonra aynalara baktım
Gerçek bir mânâda..
Ayın şavkı vurmuş sandım saçlarıma
Saydım yaş otuz.. içime baktım daha dokuz
Canım sıkıldı ,isteksiz bakışlarla süzdüm hüznümü boydan boya
Gittim yatağa çektim ayı başıma kadar
Çekildim huzurundan dünyanın..

AH'SIN DÜNYA..

Başımdan aşağı hümanisttik pozlar döküldü
Ah insan seviciler
Hepimiz yaşamak ve yaşatmak için varız dimi
Sularken ölüm topraklarını
Ana göz yaşları ana ağıtlarıyla
Boynun düzelmez dünya, boynun düzelmez
Bunca acıyla senin boyun da devrilmez dünya
Kocaman bir AH sın dünya kocaman bir mezar.


AĞLADIM ANNE..

Damla damla düştü yüreğimden bir parça kâğıda
Bir türkü der beni öldürende yoktur din iman...
Aktı gözlerimden acılar
Gencecik çocuklar düştü ölüm kokan toprağa
Ne uğruna.

14 Aralık 2017 Perşembe

AKLIMIN İPİ..

Kurunun yanında yanan yaş idik
Psikolojik savaşların gazisi
Elimizde tutulan her şeyin ödenmiş var elbet bir bedeli
Armut pişip düşmemiş ki hiç ağzımıza
Ağlamadan meme bile vermemiş anamız bize
Kolayına yok denmiş
Işine gelirse..
Şükret bunu bulamayanda var miti
Mezarlıklar yerim dolmaz diyen insanlarla dolu dedim..
Yine içimden...
Parmağını yalarmış bak bal tutan
Yalakta gemisini yürütürmüş yalaka kaptan
Bildim..
Ama yine bildiğimi okudum
Geceleri hüngür hüngür meczup ruhum
Gündüzleriyse de kıl aldırmaz burnum..
Ben aklımın ipini elime aldım





AY KOYNUMA..

Düşüncelerime vuran gün ışığı tedirginliği
Sadece geceleri görünme arzusu
Korkarım ben günün şavkından
Insanın dallamasından
Yürek yer, korku kusarım
Olmazlar dolanır paçalarıma
Aralarım perdesini karanlığımın
Ay ışığı alırım koynuma
Ah küçükken okunmamış bütün masallarımı dinlerim her gece
Annem girmiş gibi odaya saklanırım yorgana
Kimse görmesin isterim yaralırımı
Işığa tuta tuta..





BİR FİKRİM VAR..

Çalmayan alarm kurmuşum yine
Çalacak hala bekliyorum
Ilerde birgün zannımca..
Olmayacak düşler kurdum yine
Bin kere tasarladım kafamda
Ay' a çıkmak, yıldız toplamak gibi
Ufak şeyler..
Bir ipe bakar olay
Kesin çıkarım..
Küreselleşen dünyada kaynaşmaya önem veriyorum
Yerekürel fikirler üretiyorum bu sıralar
Marsta fasıl gecesi yapmak gibi küçük bir organizasyon peşindeyim kaç gecedir
Rakısı, köftesi uzaylı kardeşlerim yansın gezegen formatında
Türküler dinleyip kadeh kaldıracağız sevgili dünyalılara
demini aldımı da gece
Sonra binecez araca, çıkacağız ay a
Sen dünyayı izle yar bende seni türküsünü mırıldanarak
Cila yapıp sızıp kalacağız dünya manzaralı...





13 Aralık 2017 Çarşamba

HİSTERİK İÇİM..

İçim içime acıdı..
Birgün bir bakdım ki;
Içim içime sığmadı
Sonra
İçim içimi fena yedi..
Birden
İçim içime güldü, deli gibi güldü ama
Sonra ben ne göreyim
İçin için dökülmüşüm..
Hepsi bu..


TOY AKLIM..

Aklımın elinden tut.
Kaçtı kaçacak..
Al karşına konuş onunla
Zoru nedir benle 
Sen bir sor hele..
Çıkıyor bak hemen tepeme..
Atıyor hemen tası, tarağı 
Bir dur de şu toy kafaya
Sever seni, sen söyle hele
Bak gör nasıl ınanır
Nasıl da gelir yola..



AİTLİK..

İnsan hiç bir yere ait değildir
Bazen kendine bile..
Daha fazlası ve olmazların peşinde bir mahlûkat..
Nasıl bir aidiyattan dem vurabilir ki.


12 Aralık 2017 Salı

BURALAR HEP MASKE

Öldürmez.. güldürmez
Hani sıksan kurşun geçirmez
Bunlar hep çok hissetme belası
Boyun vebali
Hiçlik dibi sıyırma
Falezden atlama düşünceler
Yürek paramparça
Sorsan hiç birşey yok
Tek parça..
Hani yiğitliğide söz getirmez
Son bir adım kuyruğu dik tutmaca
Gece yastık sulamaca..
Umut ıslatmaca .



GECELERCE..

Bir türkü ağrısına
Sol tarafıma yatmışım
Dayak yemiş gibi güne kalkmışım
bugünde her neyse beklediğim geceleri
Yine gelmeden
Nafile, yorgun..
bulamadan gerisin geri
Yarı ölüme yatmış
Ben hep bu hayata
Üstü açık sıza kalmışım..

BILDIGIM ZAMANLAR..

Hayata ukala olduğum
Ayak dirediğim
Çok bildiğim az anladığım
Dağlar denizler aşarım dediğim
Sen dur bakim ben bitti demeden bitmez dediğim
Herseyi yapıp herşeyi olabileceğim düşündüğüm zamanlar...
Ne güzel zamanlardı be..

SAKIN GELME!

Gitmeye mi geldin
Gelme!
Geçme o eşikten
Gelme kıyılarıma
Düşme sakın tekrar aklıma
Bu sefer dayanamam
Bu sefer taşıyamam
Ölürüm anlıyor musun
Ölürüm!
Gelme! yaklaşma!
Kal olduğun yerde
Bir adım daha atma
Geçme sakın o eşikten
Zor susturdum yürek hıçkırıklarını
Yeni buldum uykularımı
Gelme..

Yaşam alanım..

Kıt kaynak yarattığım yaşam alanım
Kitaplarım, kahvem ve çiçeklerim
Geçkin tütünüm
Bir ayağı hep çukurda yüreğim...
Yağmaya hazır göz yaşlarım
Şiir artığı cümlelerim
Şairlerim yazarlarım
Hayatla baş başa müziklerim
Firarı ruhum
Bozuk aklım
Bir balkonluk hayatım
Ha biten yılım, ha gelen yılım
Beklentisiz duruşum
Saçımın akı, aklımın zoru
Deli zırvası sözcüklerim
Hepsi bu..





KÖRLÜK..

Yüreğin sesi kısılmıyor ki
Ben seni nerelere bırakayım ey arsız gönlüm
Allah'tan yürek dilinden insan ahvalinden anlayan az
Seni burda kimse görmez
Kendilerinden başka hiç birşeyi fark etmez bu insan evladı
Imdat diye bağıran ruhları kimse duymaz
Vücut dilinden anlayanda pek yok
Anlasa ne fark eder...
Ne fark eder.. seninki de laf olsun
Kim duydu kimi milyar yıldır
Boş ver.. böyle kalsın
Dimi palyaço
Dimi ömür hanım..
Dimi olric.



11 Aralık 2017 Pazartesi

SEN ZATEN ŞIIRSIN!

Seni yazmama gerek yok
Sen zaten şiirsin
Şu dudaklar bir bakıyım
Kesinlikle cemal süreya'nın kaleminden
Gözler Ahmed Arif kesinlikle..
Maviye çalar çünkü
Kuş koymuşlar yollarına senin
be adam..
ben seni yazamam
Büyük üstatların kaleminden
düşünmüşsün sen kâğıda..

SON SES..

Belki okunsun diye yazılmış
Hiç okunmamış
Duyulsun diye atılmış
Ama duyulmamış
Yasak elma, cenneten kovulma sebebi
Gizli dinlenmiş bir türkü
Sesi kıstırılmış bir şey
En çok sevmiş belki
İnanmış mutlak bir inançla
Belki de inanmak istemiş
Anlamış tepeden tırnağa
Anlatamamış..
Zamanları aşmış zamasızlaşmış
Tamda istediği gibi
Kulaklarda bir fon artık
Hayatın her sahnesine düşen
Tutunmak imkansız hayata
Tutunmuş insanlara
Sesi yürekler de son ses insanlara
Selam olsun.


10 Aralık 2017 Pazar

İNSANLAR LAZIM..

İnce şeyler lazım
Naif dokunuşlar
Sıcak gülümsemeler
Halden bilen
Neden diye bilen insanlar
Bir çiçeğe su vermiş
Bir çocuğun saçını okşamış
Doğan günü selamlamış
Kalbi gören, seven
Egosu boyunu aşmamış
Su gibi..
Şiir gibi insanlar..


UÇAMIYORUM SAYIN OKUYAN..

Toparlayamıyorum
Dağılıyorum
Düşüremiyorum yakamdan hüznü
Kuştur, kelebektir hikâye
Ben uçamıyorum.
Çivi gibi çakılı duruyorum olduğum yerde
Uçamıyor, herhangi bir uçuşu da hatırlayamıyorum.

ÇOCUK..

Yazmak saçmalamaktır biraz inan bu hayat saçmaladan çekilmez hani.
İnsan çoğu zaman bilmez ne yapacağını, hayatın neresinde olduğunu, kendini ne beklediğini.. hayat bu pekte kestirilemez ki, sorun yok yani sakin ol hele de Türkiyedeysen. Bildiğin dil yetmez anlatmaya derdini.. olur bazen hayat çok gelir de dile gelmez işte. Aklından zoru olmayan da pek bir sığdır zaten, hislerinin derinliğini gösterir.. Gözünün ardına birikir bazen yaşlar, bırak aç kapaklarını acılarını sel alsın götürsün.  Selden sonra inan sen daha bir kendinsin..

9 Aralık 2017 Cumartesi

DOKUNMAK İSTEDİM KALPLERE..

Bilmediğim acıların başını okşamak istedim
Gece ağlayanların gözlerinin yaşlarını silmeyi
Sessiz çığlıklara kulak kabartmayı
Dinlemek sabaha kadar dinlemek istedim acıları kalbinin duvarlarını zorlayanları..
Anlatmak ıyi gelir, rahatlasın istedim
Öpmek istedim buz tutmuş her ne varsa
Merhamet yağsın istedim az da olsa
Doyurmak istedim aç ağlayan bütün bebeleri
Beslemek sütümle beslemek..
Şiirler okumak istedim ben bu gece
Tüm şehire...


GÖRDÜM BUGÜN HEPINIZI

Akvaryumda balık şapsiklikleri 
Sıladan uzak gurbetçi özlemleri
Çayı şekersiz içen insan havaları
Bir şarkıda kalbi asılı duran kadınları 
Bir çocuk merakı, dokunma dürtüsü
Elleme yavrum diyen anası 
Ya sabırlar çeken babannelerin sabrısı 
Hayat kendini kapak yapmış adam arsızlıkları 
Farkının farkında olmayan canım kızlarımız
Aşk acısıyla kalbini oyan butun insanlarımız 
Biraz şundan birazda bundan diye gezenlerimiz 
Kahvede memleket kurtaran efelerimiz
Şafak sayan ana kuzularımız
Don almış seralarımız, yolları kapanmış köylerimiz 
Göbek atan ablalarımız
Gün yapan teyzelerimiz 
Sınavın kaygısı yüklü gençlerimiz 
Sosyal medya mevzularımız 
Gecenin karasını sabaha da çalmışlarımız 
Kendi kendine konusanlarımız 
Evde yemek yapan annelerimiz 
Ayın sonunu getiremeyen babalarımız 
Komşudan gelen kızartma kokularımız 
Trafikte bunalmış insanlarımız 
Gördüm bugün hepinizi..




PENCERESİZ RUHUM....

Günün en güzel saatinde gelen virane duygu durumları
Istediğim olmayınca hemen vazgeçmelerim
Sigaranın hattâ hayatıma giren her şeyin bokunu çıkartmalarım
Omzumu iyice çökertip gömülmelerim
Midemin inen suyu bile duyarlılığı
Kilitli kalmış mevcudiyetim
Penceresiz kalmış içim
Akıl oyunlarım
Isıtmayan güneşim
Isteksiz isteksiz etrafa bakınmalarım
Soğuk duruşlarım, gidip gidip gelmelerim
Ortamlara aidiyatsızlıklarım
Kaçık ruhum...
Ne kadar yaşarım ben böyle artık..


8 Aralık 2017 Cuma

HAYAT NOT DÖKÜMÜNE BAKMIYOR YALNIZ..

Serbest piyasa ekonomisi
Mikro ekonomik dengesi
Benim tutturamadığım dengem
Namı değer gayrı safi yurt içi hasılası
Fallik dönemi, gelişim psikolojisi
Kızarsa şimşek atan Zeus, ciğerini kartallar yiyen ilk asimiz prometheus
Ortalama Türkiye ye gelen turistin sayısı
Komşunuzuda alın gelin turizm kalkındırma kampanyası
Turizmin pazarı, pastanın en büyük  payı
Selamlar, saygılar maslow amcam
Neo klasikler, post modernler
Inovatikler, russian people' lar
Vergiciler, yatırımcılar
Verimli çalışma yollarıymış
Ay güldürme beni
Sonuç dam üstünde saksağan
Salçalı ekmek valla
Umduğum bulduğun, hamdolsun
Gam dolsun yani.. yani hocam.

Halka açık kalbim..

Yanık türkülere vurduğum ruhum
Sahibinden perte çıkmış yüreğim
Umarsız pozlar kesen bedenim
En güzel gülen yüzüm
Çökmüş içim
Şiiri merhem bilmiş canım
Maskelerim
Içi halka açık kalbimle
Inandirmaya çalışmalarımla
Duruyorum gün batımına karşı
Üşümüş ellerim ceplerimde
Yolcu ediyorum onu taki kapıdan çıkıncaya dek.

BAŞIMI KOYDUĞUM DİZELERİM..

Hayatın her verdiğini yüzüme çarpması
Bütün ışıklara yakalanma becerim
Çıkmaz sokaklar ihtisas alanım
Kötüyü çağırma rivayetlerim
Çağlarca kendimi arayışım
Orta-doğu düzensizliğim
Kurutulmuş, günlenmiş hislerim
Gecelere sığınmışlığım, gündüzlerle uyumsuzluğum
Geceyi tana ulaştırıp kaçışım
Kafamda ip atlayan fikirlerim
Doğaya sonsuz saygım
Dizelere başımı dayayıyışım
Yarım kalmışlık durumlarım
Önerilmiş bir şeyler hissi
Unutup bakmadığım..
Içimde ağırladığım konuklarım
Darmadağın hep cümlelerim..
Orda burda kalbim, aklım..






DUYURU..

Sabaha kadar çektiğim mide ağrılarının içinde hayat midemden ibaret gibi gelmişti. Kalp ağrısı da böyle bişey işte o sancı geçinceye kadar hayat kalp ağrınmış gibi geliyor. Aslında atalarımız bunuda düşünmüş ağrı nerdeyse can da ordadır diyerekten. 
Şimdi ben buraya nasıl geldim niye geldim onu da unuttum. Yalnız mide ağrısına ilaç yapan bilim insanlarının kalp ağrılarımıza da çare bulması dileğiyle ( sayın ısviçreli bilim insanları çok tembel gördüm sizi).

BİZ HALLAEDERİZ..

Herşeyimiz var aslında kendinizden başka. Güçlüyüz yaparız aslında; yenilgimizde, acizligimizde, zulmümüzde kendimize. En büyük zararları biz verdik, en iyi biz üzdük bizi. En çok biz vaadlerde bulunduk, ellerimizle arzulara biz teslim ettik.. kimseye ihtiyacımız yok bizim acı için. Aklımızla kurar oynar, inanır üstüne bir güzel de üzülürüz... Biz hallederiz.. kendi kendimize.

7 Aralık 2017 Perşembe

ANLIYORSUN DEĞIL Mİ..

Ama hayat, dimi.. dedikten sonra oluşan o sessizliği doldura bilirim bugün. Ukde gibi dikiliyorum hayatın ortasında.. keşkeler biriktirmişliğim de yoktur hani. Bildiğimi okumuşluğum çoktur,  yanılgısı da..
Kışın ayazına yüz sürsem resetler mi beni. Dik dursam, bağırsam, titremesem, öz güvenli bir kesinlikle götürsem sigaramı ağzıma.. dikmesem ceketimin yakasını, kambur durmasam hayata karşı.. tırsar mı ayaz benden? Isıtır mı güneş.. yetisir mi bir umut kış güneşinin altında. Düşer mi dilimden hava ayaz mı ayaz, ellerim ceplerimde  şarkısı.. anlıyorsunuz değil mi... vazgeçmiştik hani anlaşılmaktan?
...

6 Aralık 2017 Çarşamba

YIRTIK PALTOLU ÇOCUK..

Zamansız bir çocuk
Yeni nesil Rus edebiyatı karekteri sanki
Boş sokaklarda meczup dolanan
Evlerde ki sessizliğin seslerini duyan
Şiirler dökülen dudaklarından
Ceplerinde güzel sözler taşıyan
Sevdiği kıza sakladığı göğsünde mendilimsi
Dünyaya söyleyecek çok sözü olan
Gölge gibi aramızda gezinen
Bütün evreni kaplayan bir çocuk
Dedim ya yeni nesil bir Raskolnikov
Vicdanı elinde yaşayan
Göre bilene denk gelmesi dileğiyle.


DAHA ÇOK ERKEN..

Vazgeçmek için çok erken
Dur bakalım daha kaç patikadan geçecen
Kaç çıkmaz sokağın önünde yeni yollar düşlüycen
Çok toysun umutlarını asmak için
Sen daha küçücüksün
O koca gövdeye gizlenmiş korkak gözlerle seni izleyen ufaklığı korkutma artık
Hadi! Tozunu silk üstünün ve kalk.


MÜMKÜN MÜ...

Bir çocuk berraklığıyla göre bilmek hayatı
Hesapsız atmak adımları
Bodoslama yaşamak
Stratejiklerden uzak durmak
Aynı dilde konuşmak
Aynı anda şiirler yazmak
Yıldızlara tutunmak
Sınırları altüst etmek
İnanmak hep inanmak..
Böyle çok inanmak
Kırılmadan.. kırmadan
Mümkünmüdür yaşamak sayın Tanrı.

MÜLTECİ BİR ACI..

Bilmediğim bir dilde acı çekiyorum sanki
Anlatamam.
Canıma batan bir kıymık parçası
Gezinen içimde..
merkez üssü kalbim
Dağılır bütün vücuda
Arçcı bir titreme
Yavaş yavaş korkutarak süre gelen
Yerle bir etmeyen
Hani huzurda bırakmayan insanda
Bilmediğim bir dilde
Tedirgin eden, dile gelmeyen
Yabanıl, anlayıpta anlatılamayan
Derin düşen..
Mülteci bir acı..

5 Aralık 2017 Salı

SERESERPE..

Bütün dengesizliğimle yazdığım kelimelerin içinde kayboluyor
kağıtta düşük ve eksik,
sereserpe  duruyordum
Yanlış imla yanlış dizilimlerle
Duyduğum her inlemeye kalbimi çeviriyor
Davlumbaz gibi ciğerlerime çekiyor
Hayatın şiirsel bir acısı olduğunu biliyordum
Bu kadarların bir bedeli olmalı biliyorum
Ölmek mi bazen ihtiyaç duyuyordum
Çabuk tükeniyor çabuk doluyor
Kağıda düşmeye hazır
bir elimde kalem
Bir elimde çuvaldız
Rüzgârın önüne düşüp, savuruyordum harfleri
Kalanlarıyla bulgur pilavı yapıp
Yiyordum..

KORKAK!

Yaşamaya, sevmeye korkak insanlardan uzak durun. Onların kendine hayrı olmaz ki ki kalbe hayrı olsun. Üzerler.
Kalbinize mukayet olup nereye koyduğunuza dikkat edin gençler kırarlar!
Acıtırlar üstüne basıp geri bile bakmazlar.
Ne diyim Tanrı sizi aşkla kutsasın.

KİFAYETSİZ DURUMLAR SARMALI

Bu ne çok acı ama
Bu ne kadar da bu kadar olmaz ama
Bu nasıl bir kifayetsizlik
Bu nasıl bir haksızlık
Bu nasıl bir ağrı ılgıt ılgıt sancır
Yürekden kaynar sular boşalır
Dillenecek gibi durmuyor
Kalem tükeniyor
Söz bitiyor
Hayat donduruluyor
Kıştı.. ve üşütmüyordu
Durum elzem
Ve bunu kimse görmüyor senden başka..


4 Aralık 2017 Pazartesi

BİLDİNİZ Mİ...

Eteklerimden kuşlar havalandı
Saçlarım rüzgara karıştı gitti
Yıldız tozu üfledim üzerinize
Gördünüz mü..
Şarkılar fısıldadım kulaklarınıza
Masallar anlattıp sokak çocuklarına
Ninniler söyledim tüm şehire
Duydunuz mu..
Sizi yalanlarla uyuttular
Hergün diri diri gömdüler
İstatistiksel bir rakamdan ibaret oldunuz
Bildiniz mi..
Siz kadın çığlıklarını,türkülerini Duydunuz mu?







YOL BOYUNCA...

Sarp kayalar, ağaçlar, yollar geçti
Far ışıkları arasından hayatın sonu
Ufuk çizgisinde yaşamak
Kitabın ortasına kalbimi kurutup koymak
Omuzunda son nefesimi vermek
Gülerek bakan gözlere minnet
Şuracıkta sızmak
Insanlardan olabildiğince kaçmak
Dağ başkalarında tütmek
Şarkının sözlerine kalbimi asmak
Herhangi bir yerde inmek
Otogarın birinde kendimi unutmak
Varlığımı inkar etmek geçti içimden
O yol boyunca..






3 Aralık 2017 Pazar

UYANMAK İSTEMEDİĞİM ZAMANLAR...

Uyanmak ve bu hayata dahil olmak istemiyorum.
Fütürsuzca yaşadığım hayat beni üşütüyor
Azıcık ölüyorum sanki
Ellerim ayaklarım buz, kanım çekiliyor
Uyanmak istemediğim, dışarı çıkmak istemediğim günler gittikçe artıyor.
Aklımdan geçenleri bilseler deli derler
diye kaçıyorum.
Sığ sularda boğulmaktan korkuyorum belkide
Derinine iniyorum herseyin.
Kimsenin beni üzmesine de gerek yok aslında..
Ben kendi kendimi üzüp geliyorum zaten
Icimde Titanların savaşı
Ve ben her gece malup giriyorum yatağa..
Acılarla sızıp kalıyorum.
Çuval gibi kalkıp
Öğlene biraz uyanıyorum
Başlıyorum yaşamaya çalışmaya.


SALAK

Oturdumda salaklığıma yandım..
En çokta bu hayatta ben ona yandım.
Bu dünyaya ait değilim
Bak beni çok eziyorlar diyorum ya
Onu bir kez daha anladım..

İÇİM GİTMİŞ...

İçim bile benimle konuşmuyor
Öyle tenha bir sessizlik
Ya bıktı ya da sıkıldı benden
Çekti gitti..
Kolay mı herseyi sorgulamak
Kafaya takmak
En iyisini yaptı.
Kolay mı tek bedende iki kişi yaşamak.
Canımda sıkılıyor şimdi
Uykumda geliyor sıkıntıdan.
Bak hala tek kelime etmiyor
Geleceği yok..
Neyse bende susayım bari.

ÇOCUK KANDIRAN...

Yalancı bir güneş, çeldirici
Baharı anımsatan, akıl bulandıran
Çocuk kalan yerlerini kandıran
Kış ortasında yazlık forma
Sokağa topa koşturan
Badem çiçeklerini aldatan zamansız açmaların katili
Umutumsu ama değil
Şair yüreği hoplatan
Adı üstünde yalancı güneş..
Yalancı bahar çocuk kandıran
Kış bahara kaçmış. .
Hepsi bu.



2 Aralık 2017 Cumartesi

KAYBETTİK

Önce sabah uykularını
Sonra gece uykularını
İçimizde ki küçüğü
Sesimizde ki neşeyi
En sonda sesimizi kaybettik
Herşey bulaşmışlığı bitkin
bir Türkçe kulağımıza değen..
Kaybettik ve geride çekilmiyoruz...
Daha çok ne halimiz varsa görürüz
Bitmeyen tüketim ihtiyacıyla
Ne dersin üstad?

1 Aralık 2017 Cuma

SANCILI KAFA..

İçimde yarım kalmış değil, hiç yapılmamış konuşmaların huzursuzluğu
Gün ortasında aniden değil uyanır uyanmaz çöken bir yorgunluk..
Günün ilk kahvesini içememişim sıkıntısı
Ikiye yarılacak gibi duran, doğum sancılı bir kafa gövdemin üstünde
Çıkartıp köşeye bırakamadığım düşünceler
Dökülür parmaklarımdan sızım sızım
Tükenmez, yetmez hep mi bir mahsun
Sabah uyanmak istemez
Gece yat bilmez.. anne lafını dinlemez çocuk bedenim..
Bir yoğunluk ruhumda beni de duy beni de dinle diye diye beni bitiren..
Iki kelama izin vermez..
Silinmemiş maskemin ağırlığı yüzümde
Dislerimin arasına sıkısmış sözlerim uykuya düşüyor.. uykular çağırıyor..


GECENİN DEMİ..

Metroda unutulmuş bir valiz
Tamamlanmamış bir şiir
Uyku tutmamış bir gece
Yanlış nota, yanlış insan
Dağılmış sözcükler her yere
Yuvarlanmış harfler kafasını kırmış bi kalp
Yo! belki de yayvan kelimeler
Sonu olmayan bir roman
Ölü kelebekler
Sususuz çiçekler
Renk renk ruhumun içinde
Ne gezerler her hecenin her gecenin deminde..




TÜRKÜ DEĞDİ CANA..

Yüreğime bir türkü ağırlığı çöker
Bağlamanın telleri vurur göğnüme göğnüme..
Türkü türkü yandımda o yare de ben
Ne söndüm ne de döndüm küle ben
Boğazımda bir yumruk nefesim keser
Doldumda gökler gibi de yağamadım ben
Türkü türkü sızıladı göğnümde bir bakışında düştümde nara ben
Türkü değdi canada
Kimseciklere hiç birşey  diyemedim ben..




VEDA PORTRESİ.

Bu sesini daha önce hiç duymamıştım
Ellerine bakıyor sürekli
Gözlerinide kaçırıyor
Aramızda ki şu mesafeyi
Beş yaşında çocuk bile sezer
Gözlerinden gitmek geçiyor
Görüyorum.
....
Gidecek misin?

DIŞARI ÇIKARMAYIN..

Kendimi dışarıya çıkarmaya ikna etmek çok zor oldu..
Yoruyor çünkü beni insanlar, sesler, ışıklar..
İşde zaten fazlasıyla maruz kalıyorum buna
Zor duyuyorum kalabalıkta dünyanın, onların sesini
Karmaşanın içinde seçmekte zorlanıyorum.
Ben geceleri kalkıp dinliyorum insanların çığlıklarını..
Geceleri türküler söylüyorum.
Doyuruyorum karnı aç bebekleri
Üstlerini örtüyorum yüreği üşüyenlerin
Söndürüyorum ışıkları
Topluyorum içimi
Çekiyorum perdelerini evrenin..
Sonra çekiliyorum yatağıma..
Çıkarmayın beni insan içine.
Böyle iyi..

30 Kasım 2017 Perşembe

BEN BUYUM..

Kurşun yiyip yere düşende
küçücük ayaklarımla sokaklarda dolananda
Kocasından dayak yiyip ağlayan da
Kandıralan da benim, soyulan da
Hunharca sevilen de
Aşkı gözlerinden taşıranda
Aşkını bir türlü söyleyemeyen de
Sebepsiz terk edilen de
Meczup gezinen de
Evde patlıcan kızartan kadında benim
İşde çalışan da
Yetim de benim öksüz de
Analı da benim, babalı da
Toroslar da benim, mezopotomya da
Yıldızları gören de benim
Kafasını göğe kaldırmayan da
En iyi yaşayan da benim
yaşamayı bir türlü beceremeyende..
Hepsi bu..




29 Kasım 2017 Çarşamba

KALBİM KIYILARINDA..

Sesine değil soluğuna bile razı
Aşkın gölgesine sığınmış
garip bir sığınmacı kalbim
Suya şiirler bıraktım
Vurdumu kıyılarına
Ben hep dolaşırım endişeli, dalgın..
Meyilli, melankolik
hayatın uçurumlarında
Aklım havada hâlâ çiçekte, böcekte
Akıllanmadım anlayacağın
Acıyor hala insan kalan yerlerim
Takıntılıyım hala kimsenin takmadıklarına
Bir de senin boşluğunu heryere seni koyarak doldurdum
Gittiğimiz her yerde sen varsın
Ben yine yokum yani yanında..
Yokluğun seni binle çarptı
Şehrin her yeri tıka basa sen doldu
Ben yine yokum..


İLİŞMEYİN!

İyi değilim ve bu konu hakkında konuşmakta istemiyorum.
Yoruldum beni işinize geldiği gibi anlamanızdan.
Yoruldum benden davacı her sözümden
Yıldım sizin mükemmelliğinizden
Benim anormalliğimden
Her kavgada bombanın elimde patlamasından.
İzninizle ben şuraya susayım.
İlişmeyin...

HAYAT SEVINCE GÜZEL..

Bir yeşilçam ezgisi mi o yüreğimin üstünde
Kuşları uçuşturan şarkı
Hayat sevince güzel diye diye raks ettiren..
Bahar mı bu yaşadığım gri göğün altında
Herşey ne kadar da muazzam Tanrım!
Çiseliyen yağmur bile bugün yüreğime yüreğime yağıyor sanki..
Bir şair geliyor kulağıma şiirler mırıldanıyor.
Gülüşümü o.. güneş gibi karşımda duran.
Aşk belirtisi mi bu midemde ki kelebekler
Gülüşünün güzelliğinin farkında mı ki
Benden başka kimseye böyle bakmamalı
Kesinlikle bakmamalı.
Aşık olunur bu bakışa, içinde okyanuslar taşıyan bu mavide ne de güzel alabora olunur.
Hayat sevince güzel.. çok güzel!
Gözlerinden bir görebilsem kendimi
Acaba onda da aynı ezgiler çalıyor mu ki..
Bahar gelmişmidir ona da bu gri göğün altında
Yeşilçam ezgileri çalıyormudur şimdi onun da yüreğinde..
Seviyor mudur ki kana kana o da beni?






28 Kasım 2017 Salı

AYRI AYRI AYNI

Aynı şarkıya kulak vermiş
Aynı sözleri mırıldanmış
Aynı kitabı okumuş
Hatta aynı cümlelerce kalplerimizin altını çizmişken
Bizi hiç birşeyin ayırmasına izin vermeyelim
Sadece insan olarak görelim birbirimizi
Büyük adamların bizi sen şucu sen bucusun diye ayırmasına izin vermeyelim.
Hepimiz ayrı ayrı güzel
Ayrı ayrı aynıyız.
İnsanız.. hepsi bu.

TANIŞMAYALIM..

Tanıdıkça soğudum insanlardan
Biz seninle hiç tanışmayalım
Sevdiğimce acıdım
Inandığımca yanıldım
Yaklaşma! Dur!
Orda kal
Biz seninle tanışmayalım
İnanıp inanıp kırılmayalım..
Pul pul dökülür yalanların
Zihnimde kalır her sözün
Uyutmaz olur..
Yedirmez icirmez olur.
İnanmam der, akıllandım der
Yine kanarım..
Bu mesafe iyi yaklaşmayalım
Benim uzun zamandır zaten takatim yok
Biz seninle hiç tanışmayalım.
Taş koysunlar yollarımıza
Kavuşmayalım...


UTANMAZ..

Gün utandı geceye döndü
Bulut utandı yağmura
Deniz utandı da çekildi
Bir insan oğlu utanmadı ettiğinden..

YAŞAYAMAMA

Boyun eğdik ya bir kere yaşama o yüzden yaşamayı beceremiyoruz..

27 Kasım 2017 Pazartesi

DÜŞÜK ŞİİR..

Umarım halletmişsindir
benle olan sıkıntını
Ben halledemedim de..

ÖPÜNCE GEÇTİ..

Buranın oksijeni bozuk anne
Elma yiyorum anne elma..
elma bile lezzetsiz.
Bir haz bırakmıyor damaklarımda...
Ceza verdiler bana anne
Suçumsa bir nefes çalmakmış hayattan
Aklım almıyor.. icimse
Neyse.. neyse anne
Geçen gece sahile indim anne
İnan gemi sürdüm yarım saat
Parka gittim at bindim sonra
Hiç eğlenmedim anne..
Küçük bir kız geldi yanıma
Gülümsedi bana anne
Öptün sandım anne
öyle bir sıcaklık yanaklarımda...
Hiç birşeyim kalmadı anne
geçti öptüğün yerden..

BİLECİKTİK...

O masallar mutlu sonla bitmeyecekti hacı.
Bitmeyecekti ki bizde ömrümüzün sonuna kadar mutluluğun peşinden koşmayacaktık. Soracaktık annemize niye kavuşamadı prensle prenses.. diyecekti hayat böyle iyi şeylerde kötü şeylerde var.
Soracaktık Kraliçe niye öldü diye.. anlatacaktı annesiz çocukları. Bilecektik hayatın masal olmadığını. Bilecektik acıyı.
Ömrün ortasında meczup dolanmayacaktık.. bilecektik.

26 Kasım 2017 Pazar

HABERİ YOK.

Kalbimi şöyle iyi bir sıkıp bıraktı..
Organlarda bir şaşkınlık
Neyse..
Haberi yok.

ALTINCI PARMAĞIM VE BEN..

Soğuktan titreyen, sıktığım dişlerimin
Şakaklarıma bıraktığı ağrısı
Kapalı hava sahalarının yasaklısı
Ben ve sigaram.
Leş gibi kokar kirletiriz temiz dünyanızı..

İÇİMDE Kİ YOLCULUK...

Acıya sıcak sulara girer gibi bıraktığım bedenim
Çocukluğumun dehlizlerinden vahi gibi inen berbat sahnelerim
Acıyarak baktığım o küçük kız..
Ağaçlar, yollar ve far ışıklarının arasından
Bana el sallıyor sanki..
Sağımda bana muhteşem bir hayranlıkla bakan oğlum.
Küçük bana, hayat çok güzel anne der gibi bakışı..
Öpüp yanaklarımdan..
aklımın birden çapraz koltukta ki kadının bitmeyen telefon görüşmelerine takılışı
Nereye gittiğimi bildiğim bu yolculukta beni yine saran o bilinmezlik sanrısı
Gözümü diktiğim karanlıkta aklıma Donkişotun gelişi
Ona kafayı yedirenin kitaplar olduğunu düşünüp kitaplarını yok ediyorlardı..
Düşündümde haklsız sayılmazlardı hani
Ilk başta doğru..
iyi geliyorlardı..
Şuan pekte öyle görünmüyor sanki
Onların katkısı azımsanamaz kafamda ki
Bitmeyen bu film sahnelerinde...

*****

Sesime inanmıyorum artık
Sustuklarımı anlamak zorundasın.

SESIMDE Kİ SAMİMİYETSİZLİK..

En son neyi çok istemiştim
Bütün tutkular nasıl bir fırtına sonrası terk etmişti beni..
Sesimde ne varlığı önemini yitirip
Sustuklarıma ne ara odaklanmıştım
Dudak oynatmadan bu kadar konuşmayı
Nasıl da öğrenmiştim..
Biliyorum.
Kulaklarımla duydum hepsini
Bana yabancı bir tını sesim, icimle örtüşmeyen
Yalan söyleyen sesimden nefret etmiştim.
Ben sesimden yalanlar duyduğum an
Susmuştum.
Uzun uzun susmuştum...
Mideme ağır gelen onca lafıysa
Zamanla kâğıtlara kusmuştum..
Ben sesimden yalanlar duyduğum gün
Kendimden aşağı çok sert düşmüştüm..

******

Beni neden merak ediyorsunuz
Ben bile beni merak etmezken..
Yok olmamak için
Bu dünyada tekmişlik hissinden kurtulmak
Çürümemek için, tutunmak adına
Yürek işçiliği yapan bir sızıyım...
Hepsi bu.

AH ÇOCUK AH...

Üstünü örtebilsem çocuk
Saçlarını okşasam, öpsem çocuk
Sarsam seni ceketime
Ellerini alsam ısıtsam
Öpsem o ellerini
Kitabını alıp masallar okusam
Ben okusam.
Öpsem yaralarını...
Ah! Çocuk ah!
Çok küçüksün sen, fazla küçüksün
Girmek için bu çetrefilli ekmek kavgasına
Ah çocuk ah..
Yaktın yüreğimi şu ayazda
Iyi geceler çocuk iyi geceler..

25 Kasım 2017 Cumartesi

KENDİNE KIZAN BİR HİS..

Bir his var garip, sinir bozucu, insanı salak gibi hissettiren..
Bir türlü kendini tanımlamama izin vermeyen..
Kelime dağırcığımın kafi kalmayacağını düşündüğüm
Boktan bir his...
Manası sonradan gelen..
Karşındakine değil en çok kendi saflığına yandığın.
Onca telkinlere rağmen, kandırılmıyacağına inandığın o an.
O an var ya işte ordan gol yemen.
Bir his var beni incinten, bileyleyen
Kendime kızdıran bir his..


BOZKIR HAVASI..

Bozkır ayazımı o içimi ürperten
Yüzümü yalayan, o soğuk tanıdık rüzgar
Umutla ıssıttığım bedenim
Çayla ısıttığım parmaklarım...
Eski bir emek gelir aklıma
Bozkırda kuru bir ağaca bağladığım çaput..
Yine bildik koynumda kalan eller mevzusu
Şimdi beni bu bozkır ayazında ne ısıtabilir ki
Bir kardeş selamından başka.

24 Kasım 2017 Cuma

BECEREMEDİM..

Bir sürü çiçek ektim
Kimseyi kırmamaya çalıştım
Acılarla dalga geçmedim.
Sevmeye çalıştım
Aşık oldum
Aşk büyüttüm içimde ilk aşk tazeliğinde
Satmamaya çalıştım.
Kimsenin emeğini yememeye çalıştım
Bütün mevsimleri yaza yaza geçtim ben
Güneşi selamladım, ayın üstünü örttüm
Kitaplarda kendimi aradım
Bütün bebekleri kokladım
Iyi bir anne olmaya çalıştım
Saygısızlık etmemeye..
Ama beceremiyorum ben
Hiç birşeyi beceremiyorum
Her seferinde ama her seferinde yine benim sevgim acıyor...

HOŞGELDİN..

İmlam bozuk benim
Düşüncelerim hep orda burda
Sana da ayıp oldu ama
Dur bekle iki dakikada toplarım
Ortalığı...
Geç otur sen kalp senin
Pardon! Mekan senin
Kahve ister misin?

SUSTUM..

Kulağımda mutlu insan sesleri; kuş cıvıltıları gibi. Bense çaresiz bir baba gibi çökmüşüm yere, hayattan günlük azarımı yiyip... anlıyorum hepinizi, herşeyi anlıyorum diyorum..
Hepiniz o kadar haklısınız ki, haksızlığımı koyacak yer bulamıyorum.

SIĞAMIYORUM...

Kendime sığamamışım,
Şehrime sığamamışım
Benim bir kendim bile yokken..
Ey adam! sen beni nasıl
Nasıl o küçücük kalbine sığdırdın..

ETKİSİZ ELEMAN..

Sen bakma bana
Bende bakmayayım bana
Kimse bakamasın bana
Yok sayılayım ben.

ZAMANSIZIM BEN..

Eskiyim ben şu milattan önce bilmem kaç yıllarından kalma.
Kırık, su altında bırakılmış bir mozaik
Belkide eski dönem Tanrıçası
Hera tarafından lanetlenmiş..
Ya da bir zaman makinesi tarafından gönderilmişde olabilirim.
Yo yo..!
Eskiyim ben hiç bir zamansızlığımla
Eğreltiyim bu zamana.
Garibim ben, yabaniyim bu diyarlara
Yersizim, yurtsuzum
Kendimsizim ben.


ÖLÜ TOPRAĞIM...

Papatyalar yansırken gözlerimin perdesine
Vücudumda ki bu ağırlık, bu boşvermişlik niye?
Tanrım ne yaman bir çelişki
Üstümde ki gök kubbenin hatırına
Canım neden yaşamak çekmiyor...
Ne ola ki bu kanımdaki burukluk?
Ispatladım halbuki daha tazecik dalında, ayağa tekrar kalka bileceğimi
Tutarsam yine koparabileceğimi
Ben bıraktığım için balonun uçtuğunu..
Şimdi neden bu yorgun spartacus durumları?
Çiçeklerin hatırına, güneş ananın hatırına
Ne bu üzerimde ki ölü toprağı...
Bak yine uykular.. uykular çağırıyor beni
Gitmem lazım...
Gitmem.

23 Kasım 2017 Perşembe

Psikolojik savaş..

Yaptığını sandığı işkence beni daha güçlü kılmaktan başka hiç bir işe yaramıyor. Çünkü bende haklılığın onuru ve gururu var.
Sonuç; ben şair oldum o da şiir!

YAZAMADIM..

Kahve tadı damakta
Aklım yazın hamakta
Ahmet abinin sesi hep kulakta
Seni ise daha yazamadım yazamadım
Şu yanda ki blogta
Kadın hep mutfakta
Fikri komşunun yeni aldığı yatakta
Ben ise hâlâ seni yazamadım yazamadım
Yolda giden adam da
Atar tutar içinde
Aklı camda siyah filmde
Ben ise hâlâ zamları yazamadım yazamadım...
Şu karşıda ki gemide
Angut gelmiş bellice
Aldı kenti ağır bir kokarca
Ben hâlâ seni yazamadım yazamadım..







22 Kasım 2017 Çarşamba

....

Sen bana bir baksana
Sence ben yaşıyormuş gibi mi duruyorum?
Iyi bak iyi!
Şey..
Ama tokaların..
Ne var tokalarımda?
Rengarenk ve ayıcıklı...
...

Sevgili kendim..

Hiç haketmeyen insanlara yaptıklarını, hakedenlere de yapman
Hakkını araman, susmaman, kendini ezdirmemen, herkesin hakkını avucuna usulca bırakman
Herkesi hakettiği yere koyman
İki yüzlü yavşaklardan uzak durman
Kafanda olayları kurmaktan
Değerinin ve farkının farkına varmandan
İçinde ki dağınıklığı toplaman
Sabahları da sevmen, umutlu şeyler yazman,
Kendini rahat bırakman dileğiyle..
Kendine iyi davran.
Herkese selam sana hasret.

AH!

Yanlış durakta bekliyormuşum huzursuzluğu kaplı,
bütün hücrelerimde.
Mideme kuru kayısı yapışmış gibi bir his
İç gıcıklayıcı, tarifsiz...
Ellerim buz, avucumsa ter
Kontrolünü kaybetmiş duygu durumlarım
Aklımın yetemediği mevzulara kalbimi uzatmaya çalışmalarım..
Beynimde susturamadığım o lanet olası diyologlarım
Kaç kere konuşup içimden, bir kere konuşmadıklarım.
Sabaha geçmeyen ağrılarım
Ah! Delirmeyen aklım.
Ah!ben.. ben..
Yıldım..yıldım sürümekten kendimi
Hadi kalk gidelim demekten
Elleme, sus demekten
Ah! Yıldım.



21 Kasım 2017 Salı

KİMSE KALMADI DİMİ..

Çekildi mi el ayak
Gitti mi herkes
Uyudu mu takıntısız insanlar
Kaldı mı gece bize
Duymaz görmez kimse bizi dimi
Açalım mı müziğini,
Açalım mı kapılarını düşüncelerin
İzleyelim mi ayı, yıldızı..
Ağlayalım mı iç çeke çeke
Hevesimizde, yüreğimizde kalanlara
Icelim mi şu son kalan sigarayıda
Uyuyalım mı sonra acıya
Bırakalım mı sabaha herşeyi..

SEÇİM KAMPANYASI..

Absürd vaatler veriyorum kendime
Söz diyorum sana kışın ortasında baharlar getiricem
Çiçek çiçek açacaksın
Yeniden doğuşun simgesi olacaksın
Bağıra bağıra şarkılar söyleyip
Çıplak ayak dans edeceksin diyorum
Herşey güzel olacak
Bütün sorunları halledeceğim
Sıfır problem, sıfır sorun
Gözlere gölge bile düşmüyecek diyorum
Bütün satış pazarlama politikalarını uyguluyorum ona..
Inandı.. inanır, saftır o.

20 Kasım 2017 Pazartesi

SUYA BIRAKSAM..

Organ düzensizliğine yol açan bütün hislerimi,
Kafamda ki çevre kirliliğini,
Bana yavaş yavaş gün ortasında ninniler söyleye söyleye çağıran şu uykuyu
Kara bulutlar kaplı pis suratımı
Anlaşılmazlığımı
Ahraza şarkılar söyleme çabamı
Bırakmak istiyorum suya..

MEMLEKETİMDEN YAĞMUR MANZARALARI..

Göl olan hayaller
Kapanan yollar
Su baskınına uğramış günler
Gideri kapalı rögarlar
Her yağmurda su basan zemin kat duygular
Suda mahsur kalmış korkular bu korkular..
Ceviz büyüklüğünde kafama düşen nasihatlar
İz bırakanlar..
Belediye tarafından mı yapılmış lan benim bu geceler...
Dere yatağına site kurulmuş cümleler
Hep bu cümleler..
Romantik yağmıyor bu şehre yağmur sayın büyükler!!



19 Kasım 2017 Pazar

SEVIYORUM INSANLARI!!!

Kaç kere sordum bu soruyu kendime
Ben insanları seviyor muyum, yoksa nefret mi ediyorum diye..
Dün bu soru direkt yönetildiğinde bir çırpıda çıktı kalemimden cevabı.
Anne gibi seviyorum dedim.
'Hem içime sokmak istiyorum bazen, bazende ağzının üstüne şöyle bir çarpasım geliyor' dedim.
Yani dedim ki çok seviyorum, iyi olsunlar istiyorum. Ahlaklı, dürüst, çalışkan, saygılı, sevgili çevresine duyarlı bir annenin evladından istediği gibi şeyler..İyiliklerini istiyorum. Hata yaptığında da tepkimi koymak onu uyarmak, kızmak, bağırmak ama onu asla bırkamamak.. canından bir parçaymışcasına. Seviyorum insanları!

18 Kasım 2017 Cumartesi

TEMİZ KAFA..

Kafamdaki şu dağınıklığın N. Tarafından itinayla düzenlenmesini ve D. tarafından da domestosla canı çıkartılıncaya kadar temizlenmesini istiyorum.. silinsin, tozu alınsın bütün tozlu raflarının beynimin, bulamasın aradıkça hiç birşey...
Fesleğenler dikilsin kalbimin kenarına böyle oksandıkça kokular salan. Begonviller tarafından ele geçirilmiş bir vücut istedigim üstünde kelebekler uçan, arılar konan.
Bayramlık kafalar çekiyor canım, anneler tarafından dağıtılmasına izin verilmeyen.. kimsenin sokulmadığı salonlarcasına.. tertemiz, yerli yerinde..  düzenli kafalar. Hepsi bu..

KAFESTE Kİ KUŞ..

Dokunamamak, düşlemek ananın,babanın kokusunu.. unutmaktan korkmak
Benzetmeler yapmak..o kokuyu tanımlayamadan istediğin kadar.. kafi kalmaması kelimelerin, burnun ucunda saklayıpta diline yetirememek..
Hasret kalmak.. suya, göğe, cigaraya, yare
Hasret kalmak mevsime, güne, geceye, tene
Düşlemek geceler boyu kuşu, kelebeği
Düşlemek geçmişi geleceği
Sarılmak kitaplara,
mektuplara dökmek hasreti, satırlara döndüğünce dilin.
Eksik kalması cümlelerin hislere
Düşlemek baharı, hasatı
Hayale sokulup tutmak bir yerinden yaşamın..
Güzellemeler yapmak demir parmaklıklara
Budağından yakalamak hayatın...
Hasret kuşu salmak sılaya..



CILIZ UMUT IŞIĞI..

Yorgunum..herşeyi karınca titizliğinde içime taşımaktan.
Lime lime parçaladığım yüreğimi bir bakışa, bir gülüşe, bir susuşa bırakmaktan.
Cennet yaşının sınırlarında kandillerini söndürmek hayatın
cılız mum ışığında umutlar yetiştirmek...
Tutmak bir eli, gülmek bir çocuğa
Ufacık mutluluklar yakalamak
Saklamak zihnin derinliklerinde, yansıtmak kalbin perdelerine..
Küçücük banyo penceresi kadar yerden gökyüzünü izleyenlerin umudunu düşlemek.
Şiirler okuyup tavana, şarkılar armağan etmek geceye..
Kavuşturmak geceyi şafağa benimkisi..

17 Kasım 2017 Cuma

AVUCUMDAKİ ACI..

Acıyı üretmeye başlayınca
Acıyı elle tutulur hale getirince
Kelimelerce..
Açtığım bu tünelden yaşama tutundum.

BİR SÖZCÜK..

Aradığım tek bir sözcük var sanki
Bulsam onu bitecek bütün yazılar
Belkide acılar..
Anlaşılacak dünya
Bitecek oyun, inecek perde
Bense gururlu ama mağrur,
mutlak bir huzurla uyucam artık..
Beklemiyceğim şafağı..

HELİKOPTER..

Ben ne arıyorum burda
Herkes neden koşuyor 
Niye neden bu kalabalık 
Bu telaş niye
Aynı sahne hergün 
Ilk kez sahneleniyor gibi
Aynı resmiyet 
Aynı piyes 
Ama her seferinde aynı 
Keskin ve hiyerarşik
Beynim.. 
beynim yanıyor 
Hayatın niye üçüncü boyutundayım
Beni içine niye almıyor hayat 
Yo yo ben girmiyorum kesin!
Benim aklım martıda,
Böcekte börtüde benim aklım
Zaten benim fikrim önemsiz
Benim sesim yok
Benim sesim kısık
Ve..
Benim burda harcayacak ömrümde yok..



MEDCEZİR BU..

Önce bir kalp hızlanması
Sonra buruk bir sızı,
hafif kan sızdıranından..
Yerini bilen, boyun büken yürek..
Sonra..
Gereksiz bir mutluluk,
Sebesiz..Taşikardi yapanından
Aklına gelmesi olanlar
Yerini bilen yürek...
Ve çöküş.

16 Kasım 2017 Perşembe

FARKI..

Size basit geldi, bana ağır.
Size göre komikti, bana acı.
Size rüküştü, bana sempatik.
Size sığ düştü, bana derin.
Size Ütopyaydı belki bana hayat..
Siz duydunuz geçtiniz, ben hâlâ orda kaldım..
Siz uyudunuz, ben bekledim..
Anlıyacağınız; bana siyah daha siyah
Mavi daha mavi geldi
Hepsi bu..

RUHUM FİRARDA..

Baktım dayanamıyorum ortama,
Ruhumu pencereden uçurdum.
Koş! kaç kurtar kendini
Ben sana sonra yetişirim dedim..
Geçenlerde aşırı bir yürek ağrım var
Ne yaptıydam dindiremiyorum
Çıktım balkona, öylece durdum kenarına
Attım yüreğimi aşağıya..
Geçti sıkıntısı sancısı...
Hafifledi baya.
Mutluydum! seyrek bir gün benim için
çok mutluydum!
Üç kere yazdım, on kere okudum..
bana bu egrelti kelimeyi
Kıyamadım ruhuma,
yüzdürdüm onu sazlıklarda..
bıraktım geldim.
İşte oluyor bana bazen..

15 Kasım 2017 Çarşamba

AKLIMI KOYAMIYORUM BIR YERE..

Anlam veremediğim bir hayatın içine sıkıştırılmış gibi hissediyorum..                      şu masanın ayağına sıkıştırılmış kağıt parçası benden daha işlevsel duruyor...
Aklımı koyamıyorum bir yere, koysamda devriliveriyor hemencik.. Mekâna ait değilmişim duygusuyla iyice gömülüyorum koltuğa, saklanmak görünmez olmak istiyorum..
Kelimelerle boğuşuyor, her insana takılıyor yere düşüyorum. Anlaşılmasın kafamadakiler diye  insanları taklit etmeye çalışıyorum. Ama o kafada olamıyorum. Onaylıyor muş gibi yapıp hayata muhalefet düşüyorum. Aynı görmüyor, aynı duymuyor aynı bile hissetmiyorum.. eteklerimi, saçlarımı sonsuz  bir rüzgârla savurmak istiyor, küçük bir kız çocuğu gibi sallana sallana şarkılar söylemek istiyorum.  Şarkıda ki gibi çıkam dağlara da kurt yesin beni diyorum.  Birgün diliyorum Tanrıdan tek birgün insanlara takılmadan yaşaya bileceğim..

****

İçim toplanmaz benim..
Ben dağınık seviyorum.

14 Kasım 2017 Salı

AYNA AYNA SÖYLE BANA..

Kelimelerimin lal olduğu o anda
Aynaya baktım...
Belki o söylerdi nasıl olduğumu
Baktım görünmüyorum,
dinmeyen huzursuzluğuma çocuk kokusu sürdüm biraz..
Kendimden uzaklaşmaya karar verdim
Film açtım her sahnesini ezbere bildiğimden..
Içinde yer edinemedim.
Uzak durdum cümlelerden değmesin canıma
Haberlere hiç ilişmedim
Susturdum dünyayı
Kendimi susturmayı başaramadım...
Başaramadım dedim de
Neyi başara bilmiştim ki..




13 Kasım 2017 Pazartesi

MASALLINI KAYBETME KÜÇÜK KIZ..

Uçup gitti kelebekleri ruhumun
Belki de öldüler
Bayadır görünmüyorlar..
Bende hayatı mala bağladım
Herşey flue...
Icimdeki o küçük kız çocuğu can çekişiyor
kimsenin duyası yok
Masallar anlatıyorum ona
Görmesin, duymasın
beni bırakmasın diye.
Prensesin masalını..
Bir küçücük aslancık şarkısını söylüyorum
Sıyrılsın mekandan, korkmasın istiyorum
Ne kadar oyalaya bilirim
onu da bilmiyorum
Naz yapamıyorum hayata
Sertleştirmeye çalışıyorum kabuğumu
Dahada kolay dağılıyorum.
Ağzı diyorum şu adamın..
Üstüne kürekle vursam, rahatlıycam
Biliyorum..
Ama kibar kadınım.
Siddete Hayır diyerekten
Icin için kuruyorum.
Dolduruyorum dolduruyorum..
taşırmıyorum
Yok ola yok ola ilerliyorum...


KIZLAR MASAL ZAMANI

Esas kız kırmızı elbisesiyse kapıda görünüyor ve bütün gözler ona çevriliyor, o merdivenlerden inerken hayat ağır çekime geçiyor.. herkes mest oluyor acaba bu güzel kız kiminle  dans edecek düşünceleri kafalarda.. tabiki de salonun  en yakışıklı erkeği esas oğlanımızla başlıyorlar vals yapmaya.. kelebekler gibi bir oraya bir buraya salonu doldurarak uçuşuyorlar, sonsuz bir saadet ićerisinde.. çirkin kadın Halide çirkin kızlarını kakalayamadığı için hasetten çatlıyor bu esnada. Güzel çiftimiz sonsuza kadar o zamana haps oluyorlar. ah ah... böyle klasik bir hayalin içinde yer almaya ihtiyaç duydum. Şu kargaşa ve paniğin içinde.

12 Kasım 2017 Pazar

AKLIN GÖLGESİNDE..

Aklın verdiği sınırsız özgürlüğü seviyorum.
Şimdi ben, beni hergün zorla tıkdığınız şu binada değilim mesela. Evsiz martılara takılıp gittim çoktan, ruhunuz bile duymadı. Dolaştım avare gökle deniz arası yerlerde, gök doldurdum yüreğime... Geçende takıldım kelebeklere çiçek çiçek gezdik, koku topladım bol bol.. Güllere uğradık biraz, bizi büyük bir sevgiyle misafir ettiler. Çok memnun kaldık.
Yine geleceğimizi belirterek, uçup gittik pır.

******

Sen gittin benden
Ve ben
Yaşamayı becerememekten başka
Hiç birşey yapmadım sevgilim..

Kül oldum..

Dün gece içimin bütün  camları yere indirildi...
Kış ortasında camsız kaldım annem..
Açıkta kalan şu fakir gönlümse dondu
Yağsa yağmur kırardı soğuğunu
Yağmadım.. yağamadım
Tuz buz, öksüz, yetim kaldım..
Gecenin ayazında
Cayır cayır yana yana üşüdüm
Düştüm toprağa biçare
Yaşamayı becerememekten başka
hiç birşey yapmadım sevgili..
Gör beni.. kül oldum.



11 Kasım 2017 Cumartesi

ÖLÜM GİBİ..

Hiç birşey hissetmiyorum
Ne ağlaya biliyor nede bağıra biliyorum.
Ayaklarım beni taşımıyor artık
Kollarım kendini omzumdan aşağı asmış.
Gözlerim boş boş bakıyor boşluğa, delercesine..
Lanet olası hayat film şeridi gibi geçmiyor bile gözümün önünden.
Bugün hissetmiyorum.
Yarın yerle yeksan olur, un ufak olurum biliyorum..
Ben bu hissizligi çok iyi tanırım..
Enkazını kürümesi zor bu hissizligi, dönüşü olmayan bu yıkımı çok iyi biliyorum... korkuyorum.

BİR TEK..

Bir kitap aldım elime sayfalarca kendime rastladım.. daraldım. bıraktım kitabı. Oksijene sardımda tütünü ictim, içtim.. boğdum ciğerlerimi. Bir türkü açtım notalarca hırpalandım, acıdım, çöktüm oracığa. Gerçekten, dönüp dolaşıp kendime çarpmaktan.. Herşeyin kalbime dokunmasından..yoruldum kelime oyunlarından. Yoruldum cepleriminde ki sözcüklerin ağırlığından. Yoruldum en çokta umuttan.
Anlayacağın ben yoruldum hayat, ister üstüme gel, ister yanıma otur.. ama bak en iyisi sen bir tek alda karşıma otur.

9 Kasım 2017 Perşembe

GÜZEL DÜNYA..

Gün güzel doğuyor istisnasız hergün, onu mahveden biz sevgili insanlar. Güneşin doğuşunu anımsayın; tatlı tatlı bakar size, yeni gözünü açmış sevgili hafifde nazlı... Rüzgar çıksa ağaçlar el çırpmaya başlar, çocuklar gibi şen. Üzgün bahar sararıp düşerken nasıl mahsun bir tabloya dönüşür. Doğa; ustasının elinden itinayla çıkmış bir resim oluverir. Yeşilin beyazla o muhteşem ahengine ne dersiniz, tarifsiz kılar kendinii.. ah ne muazzam.
Ben hergün dünyanın en güzel tablolarının birinin içine dahil oluyorum.. yumurta sarısı güneş, denizin üstünden palmiyelerin arasından gülerek karşılar beni. İştahsız iştahsız bakarım yüzüne. Hoşgeldin derim kendi kendine dehlizine, tak maskeni çık. Şov başlasın. Halbuki icimde boğulma hissiyle beraber ordan koşarak çığlık basa basa denize koşma arzuyla dolarım hergün. Bazen kafamı bile kaldırıp bir kere bile bakmadan, o muhteşem manzaraya kaç mesai bitirdim.. isteksiz isteksiz dolu dolu gözlerle ne kadar baktım denize, martılara inan sayılacak gibi değil.. Yani derim ki dünyayı zindana çeviren onu ah'lar ağacına çeviren biziz. Burnundan getirmeyin hayatı birbirinizin. Bırakın hissetsinler, dokunsunlar, gülsünler kahkahalar atarak karşısın insanlar bulansınlar neşeye. O bunu demiş, şu böyle olmuşları atın sırtınızdan. Bırakın herseyi doğasına. Bak gün batıyor giymiş mavisini turuncusunu bütün şehvetiyle geceye bırakıyor kendini. Sessiz olun, sessiz olalım ve izleyelim dört mevsimi.

8 Kasım 2017 Çarşamba

SESİMİ BULMAM LAZIM..

Kendi sesimi arıyorum
Bu kadar kalabalığın içinde
Bu bilgi kirliliğinde
Kendimi arıyorum
Benden ötede ki beni bulmam lazım
Özümü, aslımı..
Onun bana anlatacakları
Benim ona söyleyeceklerim var
Konuşmam lazım onunla muhakkak.
Çok önemli!
Kendi sesimi buluncaya kadar
Arınıncaya kadar diğer herşeyden
Pes etmek yok.
Bulucam onu ve çıkarıcam insan içine.

İYİ DEĞİLİM..

İyi değilim.
Hiç iyi değilim
Olamıyorum.
Damarlarımdan geçen
kanı duyuyorum
Gündüzler neyse de..
Geceleri bitiremiyorum işte
İçim eziliyor.. böyle acıyorum
İstila edilmiş ve savunmasızım
Ve en acısı
kendime tahammül edemiyorum
Soluyorum..
Peki siz nasılsınız bayım.

GECENİN GÖRESELİ

Karanlığı büründü gece
Çarşafını giyindi deniz.
Başıma dikildi ay
Bir tek yıldız desen yok.
Gitti bütün telaşlı adımlar eve
Pijamasını çekti üstüne
ayağını uzatıp
kumandayı bile çoktan aldı eline
Bense..
Üşüyen havaya sokulup
Hayalle gerçek arası çizgide
Dünyaya kulak kesilip
Zangır zangır titreyerek
Halka açık yerlerde serbest olan
belki de tek şey olan
Sigara üstüne sigara gömüp
Midemide bulandırmayı başardıktan sonra
Sıcağına sokuldum dünyanın..

YAŞAMLA ARAM..

Nefsime hiç bir hüküm yok
Resmen doğaçlama yaşıyorum..
Valla iyi yaşıyorum.

7 Kasım 2017 Salı

KENDİMLE HASBIHAL 3..

Karısının ördüğü yeleği giyen adam naifliği,
Kaldımı böyle dedirttiren
Eşine kahve yapan adam inceliği
Kuşlara simit atan insan mutluluğu
Sefer tasıyla yemek götüren adam hoşluğu
Boşluğa bakan insanın o boşluğu düşüncelerle dolduruşu
Kalbe vuku bulan bir parça insan samimiyeti
Sevdiğim yazarın kitabının elinde gördüğüm insanın iyi biri olduğunu düşünüşüm.
Evde ki çiçeğin adının kalonchoe oluşu yeni bir bilgi öğrenmenin sevinci.
Hakkının avucuna bırakılışı usulca
Idraktan sonra yaşanan o rezalet çöküntü
Leş tütün kokan sevgili ben..


SEVGİLİM..

Sonbaharın hüznü içinde radyoda çalan yazdan kalma anlamsız şarkı kadar saçma bu hayat.. uyum problemim baş edilemez boyutlara ulaşıyor. Kendimi narkozsuz açık kalp ameliyatına alınmış gibi hissediyorum. Bazen neyin acısını çektiğimi bilmiyorum ama daimi acı çekiyorum. Sen ki kuşları taşırsın içinde, çiçeklerden güzel kokar, yaşama yer verirsin yüreğinde. Ey memleket gözlüm...
Ben ölücem ve sen benden sonrada hayatın var olduğunu keşfedeceksin sevgilim..

6 Kasım 2017 Pazartesi

BATAKLIĞIM..

Derin bir bataklıkta debeleniyorum
Çıkmaya çalıştıkca sendeleyip düşüyor
Ve tekrar batıyorum.
Çabalarımın boşuluğundan
belirsizlikten, koyun gibi bekleyişlerden
yorgun düşüyorum.
Saçma buluyorum burada ki herşeyi gökkuşağının altında hazine yok diyenler kadar saçma buluyorum.
Kafamı kaldırdığımda gördüğüm mavi kızıllıktan medet diliyorum..
Gönlümü eylemekten başka bir yardımı olmasada umuyorum işte.
Unutuyorum küçücük bir an olsada içinde olduğum derin çukurumu..
Ben hep gökten medet umuyorum.
Kuşlara sesleniyor, kedilere dert anlatıyorum.
Anladıklarını biliyorum..
Insandan daha çok anladıklarını en azından..
Ama anlatamadıklarınada..
Teşekkür ediyorum onlara
Umut oldukları, anlayan gözlerle bakıp saklı cennetlerini sundukları için
Teşekkür ediyorum.
Kaldığım yerden devam ediyorum..

*****

Harf harf düştü içimden hayat
Uyum sağlayamadığım bu yaşamı kusuyorum sanırım..

DOLANDIM DÜNYADA..

Hiç bir çiçeği atlamadan selamladım
Sözlerini kesmeden dinledim insanları
Güneşe buladım her yerimi
Iyice yedirdim tenime
Takıldım kanatlarına kuşların
Peşinden gittim karıncaların
Cama tırmandım kedilerle, çimlerde yuvarlandım..
Yağmur sesi dalgaya karıştı
O mükemmel seranadı dinledim gözlerim kapalı, kendimden geçerek..
Ay' a anlattım geceyi, o hiç bilmez gibi..
Koşmaya başladı bir an şaşırdım..
Gitti batıya seslenmedim..
Ah, şu Doğuluların batı meraki işte diye söylendim ona ardısıra..
Arkasına bile bakmadı.
Yıldız tozu yuttum bir sürü
Taşımak için onu gözlerimde
Şeker verdim çocuklara
Izledim nasıl da acımasız olabildiklerini
Gülümsedim su gibi saflıklarına
Annemi de aradım bugün
Hiç bir şeyi ihmal etmedim.
Gezdiridim kendimi orda burda
Her yerde, her şeydeydim yine
Ama kendimde değil..

5 Kasım 2017 Pazar

DUDAĞIM KIPIRDAMADI..

Çıkarın beni burdam diye için için çığlık attım
Aaaa! yeter kes sesini diye bağırdım geçen
Aptal değilim bir kerede anlıyorum dedim
Başım şişti sus dedim başka birine
Herşeyi nasıl olurda sen bilirsin dedim
Ben böyle yalaka görmedim dedim bir diğerine..
Yalanını seveyim ne güzel atıyorsun dedim adama
Bu kadar art niyetli bir pislik olmazın, iğrençsiniz diye bağırdım ötekine
Köle değiliz para kazanıyoruz diye bastım çığlığı..
Çığlıklar birikti içimde, olup olmadık yerde çığlık attım da..
Dudağım kıpırdamadı..

MİTOSUM..

Beni sarıp sarmalayan
Içinde ben'i unuttuğum
Işığı yüzümde
Elleri kalbimde
Bende unutulacak
Aklımın her köşesinde
Yalın, uzak, benim
Ezgisi ruhumda çalan
Benim bildiğim
Sadece benim gibilerin bildiği
Kıyısına kayık bağlı
Saçında meltemi
Mitos birsey..
Şimşekleri gözlerinde
Bütün insanlığı ciğeri pahasına
Kucaklayan..
Korkusuz, sahiplenici
Eski zaman kahramanı
Belki anonim ama benim
Dizine başımı koyduğum
Derin bir mavi..



GERI CEKILIYORUZ..

Anlatacaksın..
Anlamıyacaklar
Sen yine anlatacaksın
Onlar yine anlamıyacak
Çarpıtacak, aldatacak
Dalga geçecek
Bilmedikleri klişe kavramları
giydirecekler üstüne
Şaşıracaksın, anlamlandıramıycaksın
Bu kadar da olmazların hepsiyle karşılaşacaksın.
Susacaksın..
Uzun uzun..
Belki aylarca, yıllarca susacaksın
Daha çok kendine daha çok sana dönecek
İçine çekileceksin.
Sonra onlar bunu da anlamıycak
Sen de bir daha anlatmıycaksın
Vazgeçeceksin..
Dünyayı değiştirme hayallerinden
Ama gördüğün en ufak umuda takılma
huyundan asla vazgeçmeden
Sürüyceksin bu hayatı..
Şarkılarla, kitaplarla yol alacaksın.
Eskisi kadar istekli değil
Ama asla vazgeçmemiş
Bunu sadece kendin bilerek
Devam edeceksin..

İÇİM ÇEKİLİYOR

İçim çekiliyor, içim geçiyor
Bir uyuşma beni esir alıyor
Ve ben yine aynı yerden
Devam ediyorum
belki de edemiyorumdur
Onuda bilmiyorum..
Ölemiyor, deliremiyor, hiç birşey yapamıyorum.
Içim çekiliyor, ellerim uyuşuyor..
Ve ben canıma sarılıyorum
Nefes nefese..
Birikiyorlar toplayamıyorum
Her yere dağılıyorlar
Sonra yağmaya başlıyorlar
Sicim sicim..
Gitmiyorlar..
Bitmiyorlar
Gitmiycekler biliyorum..

ANNEM..

Hata yaptığımda, yoruldugumda
Hayatı elime yüzüme bulaştırdığımda
Anneme koşmak
Eteğine dolanmak isterim
Biliyorum o beni korur
Yaralarımı üfler, sarıp sarmalar
Ne olursa olsun geldir o benim için
Ben seni böyle de severimdir.
Acımı yüreğine yük edenimdir
Ellerinde ki her nasıl bir şeyse
Beni sustura bilen, güven veren
Ve tekrar hayata uçuran
Meleğimdir o benim..

4 Kasım 2017 Cumartesi

DUYGU ÇOCUK

Ben duygularla değil onlar benimle baş ediyor.
Herşeye üzülüyor, seviniyor
Üstleniyorum.
Herşeyi hissediyor yılıyorum
Üç yaşında bir çocuk sanki
Arkasından koşmaktan
Dağınıklığına yetişememekten
Gerçekten cok yoruldum.

3 Kasım 2017 Cuma

KASIMDI AŞK..

Kasımdı üşümüştü hava
Üşümüştü burnum
Kasımdı soğuktu gece
Isıtmamıştı nefesim elimi
Kasımdı aşk başkaydı
Sen yoktun..
Üşümüştü aşk
Tek şey ısıtırdı aşkı
Şarap birde sen..
Ikisi de yoktu.

DOSTLUK..

El ver dostum kaldıralım benim şu yere düşen hayali..

2 Kasım 2017 Perşembe

ŞEHRİN UYANIŞI..

Uyandırdım tüm bir şehri
Müziğini açtım
Kahvesini yaptım
Selamladım saygıyla..
Kalk dedim yeniden başlayalım!
Uyuttum tüm şehri
Üstünü örttüm
Masalını okudum
Eğildim kulağına
seni seviyorum dedim.

ŞİMDİ UYUMAM LAZIM..

Benim kendime iyi gelmeyen bir yanım var.. o daha çok acıtıyor beni. Huzursuzluk yayılmış her zerreme.. hiç bir yerde değilim, olamıyorum. Kendime sığamıyorum. Yerim yok gibi geliyor bu evrende. Davranışlarım kadar yersiz, dengesizim. Uykular çekiyor beni şimdi kar uykusu gibi, uyursam ölecek gibi.. sanki huzuru bulacak gibi. Uykular çağırıyor beni. Uykular.

ÖNEMİ YOK..

Çok yorgunum herhangi bir hayale yeleken açamayacak kadar. Sağ elimin sol elime faydası kalmamış. Bütün yelkenlerimi indirmiş gelen bir rüzgarın savurmasını bekliyorum.. nereye, nasıl, ne zaman hiç bir önemi yok. Aslında benimde hiç bir önemim yok. Dünyanın da bir önemi yok. Başarmanın, kaybetmenin de önemi yok. Gördüm kazananlar da kaybedenler gibi.. mutsuz. Insan soyu hep mutsuz.. daha daha fazlası için mutsuz. Kimse yerini sevmiyor. Kimse hakettiği yerde değil. Hepsi kandırılmış, kırılmış.. birbirine yapmış. Acı değmemiş bir tek beden yok. Insanın denklemi çok basit. Yenilmiş, baş edememiş, ben yaşadım onlarda yaşasın. Ben mükemmellik abidesiyim onlar kötü. Insan derin bir ah! İç cekmelisinden, oksijene nikotin karıştırılmasından. Ben sadece yorgunum.. ve uyumak istiyorum hepsi bu..

Nasıl çiçeklendin..

Ben bütün yapraklarımı atmışken
Sonbaharı giyinip kuşanmışken
Kendi karanlığımda boğulurken..
Yok olmakla burun buruna,
gözgöze gelmişken
Ruhumu uçurmuşken balkondan aşağı..
Meraktan..
Sen nasıl çiçek açtın?

YERLEŞİK HAYAT..

Niye hergün aynı yere gidiyoruz
Yada aynı yerden geliyoruz
Niye saati belli herşeyin
Niye aynı akşama kavuşuyor
Aynı düne uyanıyoruz..
Sahte gülüyor
Samimiyetsiz konuşuyoruz..
Bu atalarımın;
Yerleşik hayata geçme fikrini
Hiçte başarılı bulmuyorum
Beni yerleşik ruh halinden kopardı
Düzen tutmuyor hiç bir yanım.

1 Kasım 2017 Çarşamba

GÖKTE Kİ KUŞ..

Koca dünya zindan geldi yine bana
Ölecek gibi olduğum
Ölemedigim anlardan biri..
Yasamak için;
Bir yudum özgürlük dilendim
Gökten..
Sonsuz mavinin içinde bir kuş gördüm
Heybetli, özgür, gel der gibi baktı bana
Açtı kanatlarını böyle kocaman..
Dedim kuş beni de götür.

SEVGİLİ BLOGUM..

Burayı seviyorum burda huzur buluyor, seviniyor, bağırıyor çağırıyor, ağlıyorum. Bazen artıp, bazende azalıyorum.. bu blog benim sesimin yankısına durduğum inim... Kimi zaman bütün dünyaya ulusal yayın yaptığımı sandığım, kimi zaman kendime bile söyleyemediklerimi söylediğim, aglama duvarım.. Bazen bağırmak istediğim sesimi duyan var mı diye.. bazende sessizce fısıldadığım kimseler duymasın modunda. Paylastığım, yıkıldığım, icime döküldüğüm, hissettiğimi, gördüğümü, bulduğumu, aklimda kalanı yazdığım yer. Sigaramı içmeyi unutucak kadar kendimden geçtiğim yer.. Burası benim.. burası benim dünyam. Ben secerim kahramanımı.
böyle sonsuza kadar kalmak istedigim yer.. inim.

31 Ekim 2017 Salı

AH BEN..

Üst üstüne yaktığım sigaralar
Daha hiç birşeyin çözümü olamadı
Kimseyi suçlamıyorum
Daha çok benim sorumsuzluğum
Icime içime bunalıyorum
Çözüm mü..
Müphem bir buse çizelim şuraya
Tabiki de yok.
En iyisi mi bir sigara daha yakalım..

29 Ekim 2017 Pazar

PARDON İÇİM SÖKÜLDÜ..

Ne olacak benim bu dökülmüşlüğüm
Belkide artık sökülmüşlüğüm
Olmamışlığım, olduramamışlığım
Dünyayı bırak kendi içime sığamamışlığım
Ne olacak bu hiclik bende ki..
Pul pul dökülüyorum
Toplamaya çalışıyorum pullarımı
Yapıştıramıyorum..
Geceyi sırtlanıyorum
Gündüzleri mi kaybediyorum
Hangi.. hangi kişisel gelişim uzmanı gazlar beni..
Kaç siir sonra anlatırım kendimi, derdimi..
Ne zaman biter bu sorular
Mutsuzluk içimdemiydi
Kafamın içindekiler susar mı birgün
Ben niye uyuyamıyorum meselâ
Hüzün sırtımdan düşer mi
Saçlarım boy boy böyle
Gözlerim de yıldızlar tutunur mu
Bende bir şarkıyı tekrar tekrar dinlemeden geçer miyim..
Kelimeler beni de teğet geçer mi.
Bir zirvede benimde sorularım masaya yatırılır mı küresel bağlamda..
Şu sorular sorunlar son bulur mu..




İNANIRIM BEN BAZEN..

Yalan yok.. bazen bende inanıyorum insanlara, çocuklara, namı değer güzel günlere. Güveniyorum çocuk saflığında. Uzun sürmüyor geçiyor sonra, bişey oluyor yine geliyor bu duygu durumu sonra, yine gidiyor.. geliyor ve gidiyor. Bu durum bende kısır bir döngü oluşturuyor. Neydi bunun adı. Dur söyliyeceğim şimdi. Umut.. umut dimi. Düşmeyen yakamızdan, belki de düşmemesi gereken bir kötülük..

28 Ekim 2017 Cumartesi

YOKUM ARTIK..

Öyle öyle yokum ki kendimde
Öyle öyle yenik düşmüş
Bırakmış ucurtmanın ipini
Gidişini bile izlemeyecek kadar
Vazgeçmiş..
Çürüyen varlığım.
Anlam kaymasına uğramış
devrik bir cümleyim artık.
Öyle öyle yokum ki kendimde
Yağmuru bile hissetmeyecek kadar
Çekmiş beyaz bayrağı
Teslim olmuşum tüm kavgalarıma.
Yenik, yıkık, dökük..
Tüm dünya köşelerinde.
Öyle öyle ben yokum ki.
İçimde aynalarda görünmeyecek kadar..

BOKTAN BIR HIS..

Kursakta kalmış birşey
Gitmeyen.
Umutumsu böyle başına dikelen
Tanrım..
Ben hep ama hep aynı çaresiz döngünün
Içinde buluyorum kendimi..
Hayat beni bir adım bile ileri atmıyor.
Bak yine o aynı his ablukası altındayım..
İçime bunalıyorum.

27 Ekim 2017 Cuma

ESKİ ÇOCUK..

Ben o eski çocuk
Sokakta hâlâ eli yüzü kir için de
Geç kalmaktan korkan eve
Ben o eski çocuk
Korkak.. hayalperest,
Yağ tenekesinden davul çalan
Ben o eski çocuk
Annesini babasını yücelten
Dayak yemekten korkan
Ben o eski çocuk
Duyduğuna inanan
Sevgisini paylaşan
Ekmeğini bölüşen
Ben o eski çocuk
Annesine kır çiçekleri toplayan
Camda babasını gözleyen
Küçük kalbiyle büyük dualar eden
Ben o eski çocuk
Unutulmuş sokakta
Unutulmuş okulda..
Uyuya kalmış bir masalda..

YALNIZ ELLER..

Tutsaydın şu yalnız buz gibi
Umutsuz elimi
Hadi diye bilseydin
Korkmasaydın gelirdim elbet
Anın değil yanın olurdum
Solun, sonun olurdum..

26 Ekim 2017 Perşembe

SOLMAK İSTEDİM..

Geçenlerde yine canım çok acımıştı
Dindiremedim sızısını, ağrısını
Solmak istedim..
Balkona gittim benim gibi
Acı çekiyor saksıda ki çiçekler
Fesleğen düşürmüş boynun önüne
Sulamasanm da hep beraber solsak mı
Ne kadar bana benziyorsunuz
Diye seslendim.
Kıyamadım.
Belki kendime, belki de bize.

25 Ekim 2017 Çarşamba

YAĞMUR DANSI..

Yağmur yağmur yağmur yağmur Tanrının doğaya bıraktığı başka bir mucize daha. Cama balkona koşar tuhaf bir mutlulukla izleriz kendilerini. Yakalamaya çalışırız onu çocuksu bir sevinçle. Yağmur yağıyor arap kızı camdan bakıyor dönemlerimden beri. Bazen de yağmurun hüznüne bakar film şeridi gibi düşürürüz düşünceleri. Böyle damla damla geçer içimizden fikirler. Masal anlatır kimi zaman yağmur, yatak döşek seni çeker. Gelde uyu hissetmiyor musun huzuru der gibi. Sonra al gel bakim şu sonra okurum dediğin kitaplardan hadi başla der. Biraz  yağmur anlatır biraz  biz. . Bazen de sokağa dâvet eder, gel hisset beni dokun bana görmüyor musun her yerde hürriyet diyi verir. Ve başlar büyülü yağmur dansı.. büyülü yağmur dansı. Bak bu kulağa çok hoş geliyor. Yağmur güzellemelerinden bak bu cekici geldi.. bunu yapa bilirim şuan.

24 Ekim 2017 Salı

*****

Yalan söylemek günahsa cehennemde iyiyimlerden rahat on yıl yatarım var.
Yalnız sen iste bak ben hemen iyi olurum.

İyiyim ben ya..

Yağmur bulutları var gözlerinde
Puslu bakıyor
Iyiyim dedi
Bende inanmış gibi yaptım
Uzun bir sessizlik sonrası
Anlatmadı bişey  ama ben dinledim
Tüm susduklarını
Gitmesi gerektiğini söyleyip
Döküle döküle gitti
Izledim arkasından uzun uzun..

ACAYİP İYİYİM..

Aşırı kurallara uyuyorum.
Ne söylerlerse yapıyorum
Düşünmüyor dolayısıyla muhalefette etmiyorum.
Uzayda da yer kaplamıyor,
Böyle sonsuza kadar mal mal durmak istiyorum..
Hiç halim yok..

HİS KAYBI..

İçimde kocaman bir boşluk
Hiç dolmuyacak cinsinden
Kalbim boğazımda atarken
Ağzıma kadar doluyken
Icimde kocaman bir boşluk
Gözlerimde yağmur sonrası
Dinginliği belkide serinlik
Toprakda kokuyor muyumdur acaba
Ölüm gibi..
Ellerim titrek nikotin ister
Yakın şairin şiirini
Çeksin içine toprak gibi
Koklamakta günahdır derler atalar
Niyeyse, bak cevapsız bir soru daha
Çözmem gereken
Tütünümde geçiyor
Yalnız bu sıralar tütünüm hep geçiyor..
Ben gideyim en iyisi
Yerin dibine..



OLAY YERI..

Bombalar patladı içimde..
Şarabnel parçaları her yerimde
Gözlerimde taşkına uğramış Göksu
Baraj kapağı açılmış, durdurulamaz yaşlar.
Yayın yasağı gelmiş hislerime..
Anlatamamış derdini bir türlü bebek ağlamaları.
Içimde kanlar içinde yatan onlarca yaralı
Ölü.
Faili meçhul bir hisler cinayeti.
Olay yerinden şimdilik bu kadar
Sayın okuyucular..
Iyi aksamlar.

23 Ekim 2017 Pazartesi

KENDİMDEN DÜŞERİM..

Insanın asili filan değilim, vasat olanındanım.
Öyle bileninden değil, öğrenmeye çalışınındanım.
Sıfır ego filan değilim, burnumun havalarda olduğu zamanlar az değil hani.
Görmezden geleni değilim bak herkesin derdi banadır.
Korkağımdırda insanın en afillisinden.
Sevdiklerimi kaybeteme durumuna empati bile kuramam. Doğru bildiklerimi susarım bazen en çok o zaman nefret ederim kendimden. Görmek bile istemem yüzümü.
Yastık bastırırım ruhuma o zamanlar boğulsun diye..
Kafamda hiç birşeyin yeri yoktur, ortaya karışık, karman çormandır herşey.  Düzenli olmasını istermiydim dur bakıyım. Cık, bırak dağınık kalsın, dokunma.
Düşerim bazen ama en çokta kendimden. Kendimden aşağı yuvarlanışlarımdan yara bere içindedir ruhum benim. Kabuk tutmaz, beresi eksilmez. Şiir sürer sürer uyurum geceleri.



22 Ekim 2017 Pazar

ŞİİRİSİN KALBİN..

Sen şiirisin kalbimin
Gözlerin denizleri
Kirpiklerin ağları balıkların
Takılır kalırım savunmasız
Kokun kekikleri taşır bana..
Hele de buluştumu gözlerin gözlerimle
Gök en güzel mavisini giyer üstüne
Bayramlık seyranlık olur.
Gider bütün insanlık yok olur
Sen kalırsın bir de ben..
Zaman durur orada.
Yüreğimden martılar havalanır hep bir anda.
Yanağım bir yangın yeri..
Kontrolsüz uzuvlarım..
Sen şiirisin aşkımın
Ne söyleyebildiysem
Az gelir sevdalım.



21 Ekim 2017 Cumartesi

CEBIMDE KI CÜMLELER..

Cümleler arıyorum cümleler
Parka gitmiş, ip atlamış, top koşmuş cümleler..
Çocukca, çocuk gibi cümleler
Kaygısız, sorumsuz cümleler..
Acıları bisikletten düşmek, topu ağaca takılı kalmış cümleler..
Öyle saf öyle takıntısız, sokakta oyun oynayan, yemek yemeyi unutmuş cümleler..

20 Ekim 2017 Cuma

NERDEN NEREYE

Postacılar mektubunu getirmez oldu zamanlarından internet paketin mi bitti aşkitom zamanlarına geldik. Mektubun ulaşıp ulaşılmama sorunsalı mavi tikle haloldu.
Cüzdanlarda taşınan, öpe koklaya saklanan vesikalıklardan instaya geçildi. Aç bak bin tane fotoğrafı var beybisinin.
O platonik aşkıların da işi kolaylaşdı, stalklama devri açıldı. Oh doya doya baksınlar sevdiceklerinin fotoğrafına.
Aşk acısı da hafifletildi elbette Demet Akalın'ının giderli şarkılarıyla klüplere taşındı göbek atıldı baya rahatlanıldı. Sevdiceğinin ışığı söndümü diye cam kenarında beklemede de çağ atlandı. Whatsappa girilip son görülmesine bakılıp yatıldı.
Elimde yok adresin bilmem şimdi nerdesin sorunsalı kökten halledildi yer bildirimleri hizmeti sayesinde. Herşey kolaylaştırıldı, hafife alındı ve önemini yitirdi.


SİNEMALARDA

Oturdum izliyorum
En çok satan insanlar filmini
Yalakalık, yavşaklık ve kurnazlık baş rollerde..
Saz arkadaşları adaletsizlik ve yalanın
O muazzam uyumuyla..
Izliyorum.
O her sahnesinde yaşadığım akıl tutulmaları, kusma isteğiyle.

SEN NE ÇALIYORSUN..

Ne çok yalan söyledik
En çokta kendimize
Kandırdık gecelerce
Masal gibi okuduk
Ah, ne gemiler yaktık
Gönül denizimizde
Ne çok sevdik be!
Herkesi..
Ne az sevildik
Kaçıncı vazgeçişti bu..
Henüz saymadık
Kıyısında dolandık
Göğe baktık
Toprak kokladık
Yağmura dokunduk
Hani korkmadık..
Cesurduk!
Eksiltmedik.
Ziyadesiyle eksildik.
Çok tutulmalar gördük
Kalp tutulması, akıl tutulması
Ay tutulması..
Manası yokmuş, yok!
Şimdi anlıyorum..
Ben ne söylüyorum
Sen ne çalıyorsun be hayat..


19 Ekim 2017 Perşembe

KOPUYOR FILM..

Sular berrak geliyor
Deniz göğe kesiyor
Kalpler uçuşuyor etrafta
Umutlar heybetleniyor
Büyüyor da büyüyor
Hayal kesiliyorsun.
Sonra
Su kabarıyor, dalgalanıyor
Korkuyorsun insansın
Hükmedemediğinden
Korkuyorsun..
Bişey oluyor epey sonra..
Sen içine kapanıyor
Inine çekiliyor,
değil insan aynadakine tahammül edemiyorsun..
Karanlık gün, sular bulanık
Balonunun ipi kaçmış
Öyle bir çaresizlik..
Günlerce, aylarca belki..
Sonra yine garip bişey oluyor
Bir gün ansızın çıkıyorsun ininden,
Kimse ummazken..
Kopuyor bişeyler, ufalanıyor sanki içinde..
Ve sen daha güçlü, daha umarsız
Takıntısız dönüyorsun hayata.

18 Ekim 2017 Çarşamba

Aşk-ı tarif..

Aşk; saftır, sektir, katışıksızdır öyle hesabı kitabı olmaz!
Kum saati gibidir böyle, o kalp doldukça o beyin boşalacak! Şöyle olursa böyle olur değildir, güzel kardeşim. Yalnız sen ve bendir. Şimdidir.
Aşk; mevsimlik falan da değildir ömürlüktür. Yok yaz aşkı, kış aşkısı yoktur bunun.
Ekinler bitince , burçak boy verincesi yoktur.
Bir kişinin ana baba, memleket olmasıdır.
O şahsına münhasırın etkisiyle bütün dünyayı sevmektir.
Aşk; beni öldürmektir.
Soldan gelen yangındır. Aklın tatile çıkışıdır.
Benim aşktan anladığım budur canım kardeşim.

16 Ekim 2017 Pazartesi

ŞURAM DA..

Bir sızı ama ince bir sızı
Şuramda hayır buramda
Yersiz.. her yerimde.
Boğazımda bir yumruk
Yutkunmak acı
Hüzünlü herşey fazla hüzünlü..
Boş bomboş dünya..
Kuşların uçmayı unuttuğu
Batan güneşle batmak istediğim
Gücümün tükendiği
Dizlerimin tutmadığı
Sözlerin ağlamaklı düştüğü..
Nefes almayı unuttuğum bir gün sonu.
En iyisi şuandan sonra
Çekip sonbaharı üstüme
Uyumak gibi görünüyor..


DÜNYA MI KARANLIK..

İnsanlar satılıyor dost meclislerinde
Kimsenin bilmediği yok herkeste bir aydınlanma, beyin yakarcasına.
Aşklar sıkışmış kalmış diş arasına
Bir kürdanlık canları..
Herkes işine yaradığınca var hayatlarda
Tüketilmiş ne varsa insanlık namına
Etik halt getire, devir günün beyliği beylik devri.
Ağızlarda beylik laflar, paçalardan akarken zavallılıklar.
Dünya mı karanlık yoksa ben mi görmüyorum diyor bak Ferdi baba.
Yaşlanıyorum aklımin durduğu her insanlık sahnesinde.. on'ar on'ar çıkıyorum yaş merdivenlerini..


15 Ekim 2017 Pazar

DÜŞSEL AŞK..

Hayaller diyorum hayaller!
Ne güzel, biz seninle hayallerde mi yaşasak.
Denize karşı uyansak
Yağmurlarla yıkansak
Şiirle arınsak, şu dünyalık mevzulardan.
Çiçeklensek, ıslansak,
Duysak melodisini dünyanın
Dalga sesinde dans etsek
Aylansak, kumların üzerinde
Bir tatlı huzurun içinde erisek
Artı sonsuza kadar kalsak.
Biz seninle hayallerde yaşayalım,
Olur mu?
Şöyle sen manzaralısından..



*******

Her umrumda değil birazda zoruma gittidir.

GÜNÜN ANLAM VE ÖNEMİ..

Hayatın bir espirisi varda ben o espiriyi kaçırmışım gibi.. sanki insanlar gülerken ne oluyo ya bana anlatın der gibi bakıyormuşum.. böyle hep bir Fransız kalmışım hayata gibi.
Mutfağa gidip mutfağın ortasında durup, ben buraya niye geldim diye düşünüyormuşum gibi. Aynı şarkıda takılı kalmış, bir plakmışım gibi gibi olduğum bir günün sonuna daha geldik..

BİR İNSAN NELERE KADİR

Bir insan bir insanı böyle içine katmak da istermiş...
Kokusunu hapsetmek ciğerlerine,
Kaybolmak da istermiş bakışlarında, omzunda.
Gün doğumundan güzelde bakılırmıymış, ey Allah’ım!
Elini tuttuğu o an... Kalbi avuçlarinda da atarmış insanın.
Bir insan başka bir insan olmadan nefes alamayacak,
Hayati fonksiyonlarını yerine getiremeyecek halede gelirmiş.
Bütün hataları, yanlışlarıda görünmez olurmuş bir insanın...
Bir insan, bir insanın kalbinin orta yerinde, aklının merkezinde de otururmuş...
Bir insanla tutunulabilirmiş hayata,
Bütün herşeyi, onunla yeniden çoğalarak da severmiş.
Bir çift göz memleket de sayılırmış...
Bir insan, bir insanı cebinde taşınmak da istermiş..


14 Ekim 2017 Cumartesi

YAMAN GECELER..

Dinlerde şu geceler tek kelam etmez mi insana, etmez. Sen anlatırsın o dinler, sen anlatırsın o dinler..
Kendi çalar kendi söyler bu saatten sonra hayalleri kotalılar. Bir de cesaret verir ki şöyle yapıcam, bak gör şöyle davranacam bak bunu diyecem yarın görürsünler.. blablabla yani.
Gece bu aslan kesilen ruhlar sabah kaldığı yerden devam eder. Gece gündüz arası cesaret farkı diye birşey var.. en pahalısından. Hadi annem yatın şimdi.


MESAFE AŞKI

Hiç tutmadığım elini özledim meselâ..
Hiç içime çekmediğim kokunu özledim.
Doya doya hiç bakmadığın gözlerini özledim..
Hayret, beraber çekilmiş tek kare fotoğrafımız bile yok.
Sanki fotoğrafımız varda yakmış gibi..
Seninle çekilen yaktığım fotoğrafını özledim..

13 Ekim 2017 Cuma

KALDIR KENDİNİ..

Tuttum yüreğimin elinden kalk dedim kalk!
Ne demek gelecek ay Şubat mı ekimin ortasında.
Yeter yattık olmadı, yine yattık
yazarlarla dolaştık başı boş kafayı sıyıramadık.
Ağladık, hüzünlendik..
Çıkart artık şu depresyon hırkanı.
Kalk da bak kendine
En azından aynaya.. bu mudur?
Kalk artık deniz mavi gözlü bir çocuk gibi mahsun bakıyor
Ağaçlar dimdik, sulamadığın çiçekler solgun..
Miden gurul gurul..
Tut ruhunu kaldır yerden.
Kalk hadi yaparsın!


GÖNÜL KUŞUM

Ömrümde gördüğüm en güzel fotoğraf bana göndermiş olduğunuz bu fotoğraf  bayım..
Yalnız arkanızdaki deniz sizi kıskanmış gibi duruyor.
Bana böyle güzel havalar gönderirseniz memnun olurum zira hasta düştüğüm şu karanlık odaya bir güneş gibi doğuyorsunuz.. size iyi eğlenceler.

######

Ve hikayenin sonunda iğrendiğim insanlara dönüştüm.